Sümeyra Şengül eşlik etti. Hepimiz kendisine hayran kaldık. Nasıl güzel ve özel bir gündü.
Çorum il toprakları tarihi devirlerin en başından beri insan yerleşimine sahip olmuş en önemli şehirlerimizden. Hitit'lerin başkenti
Hattuşaş Çorum’da.
HATTUŞA-HİTİTLER-KADEŞ
Hattuşa 1986 yılından beri
UNESCO’nun “
Dünya Kültür Mirası Listesi’nde burada bulunan çivi yazılı tablet ise 2001 yılından itibaren “
Dünya Belleği Listesi’nde” yer alıyor. Tarihte bilinen ilk yazılı barış antlaşması olan ve Hititlerle Mısırlılar arasında Yapılan
Kadeş Antlaşması’na ait çivi yazılı tablet buradaki kazılarda bulunmuş.
Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı Hattuşa’nın en etkileyici
kutsal mekânı. Çorum’da mutlaka buralara ve Çorum Müzesi’ne gitmelisiniz. Bu müze 1966 yılında açılmış, bölgeden çıkan
Kalkolotik, Eski Tunç, Hitit, Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler sergilenmekte.
Bu kadar Antik çağ içeren bir başka müze yok herhalde. Hiç içinden çıkmak istemeyeceğiniz harika bir müze.
ÇOCUKLARA ARKEOLOJİYİ SEVDİRMEK
Bu müzede Türkiye’de belki de Dünyada ilk kez olan bir uygulama gördüm. Son derece etkileyici. Çocuklarımızın tarih ve arkeoloji ile ilgili yönlerini geliştirmek ve aynı müzenin yanında onları konuk edecek, çeşitli aktiviteler gerçekleştirecekleri bir konaklama, atölyesi ve tarihle iç içe yaşama alanı oluşturulmuş.
Öğrencilerimiz öğretmenleri ile birlikte gelip burada ücretsiz konaklıyor. Buraya gelirken yalnızca kullanacakları gerekli malzemeyi almaları gerekiyor. Onlara bir yetkili eğitim veriyor ve ilgileniyor. Yeme- içmeyi kendileri karşılıyor.
ÇOCUK ATÖLYESİ
TV’nin, teknolojinin olmadığı birkaç gün geçiriyor. Kimisi para basıyor. Kimisi bez baskı, kimisi de dönemlerine ait çanak çömlek yapıyor ve ürünleri orada sergileniyor.
Son derece güzel bir uygulama. İnanın hayran kalacak ve burada geçirdikleri iki gecelik bir süreyi ömürleri boyunca büyük kazanım olarak hayatlarına koyacaklar.
YÖRESEL YEMEKLERİ
Dulkadiroğlu Konağında harika bir öğle yemeğimizden sonra tarihle buluşmalarımız devam etti. Ancak neler mi yedik, bunu söylemeyi sevmiyorum. Çünkü atalarımızın bir sözü var “ yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüğünü anlat” diye.
Gerçi son zamanlarda pek öyle olmuyor. Ancak yöresel yemekleri nelerdir; bilinmesi için belirteyim.
Yöresel öğle yemeği menüsü;
Arap aşı çorbası (çok güzel)
madımak,
kaz dolması, Kaz eti suyuna yapılmış bulgur pilavı, sebzeli yoğurt, hoşaf.
Akşamda
Kâtipler Konağı’nda;
Çatal aşı çorbası,
İskilip dolması,
keşkek,
cacık,
has baklava,
kuru mantı,
kuşburnu şerbeti…
Hala hepsinin tadı damağımda. Çok lezzetli ve çok güzel mekânlarda, harika sunumlar eşliğinde güler yüzlü çalışan arkadaşlarımızla her şey şahaneydi. Tekrar teşekkürler…
ALACAHÖYÜK VE ATATÜRK
Sonra ne mi yaptık. Tabii ki,
Alacahöyük Ören Yeri ve
Müzesi’ni gezdik.
Atatürk’ün emriyle
Türk Tarih Kurumu adına 1935 yılında
R.O. Arık hocamızın yönetiminde başlayan
Alacahöyük kazısı, Türkiye’nin ilk
ulusal kazılarından olmuş.
Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu- Osmanlı dönemleri bu kazılarla açığa çıkarılmış.
ÇORUM MÜZESİ
Türkiye’nin en görkemli tarihi müze binalarından birine sahip olan
Çorum Müzesi, Kalkolitik Çağ’dan ( MÖ 6000-3000 ) başlayarak
Doğu Roma dönemine kadar uzanan eserleri barındırıyor.
Müzenin
Etnografya bölümünde ise, Çorum’un yakın tarihine ait eserler sergileniyor. Mankenli
dekorlarla hazırlanmış olan üç bölümde; kentin
kahvehane kültürü,
leblebi ocağı ve
bakırcı işçiliği çok güzel sunulmuş.
Burada da
müze müdürümüz ile tanışmanızı tavsiye ederim. Mutlaka
zenginleştiğinizi hissedeceksiniz. Çorum
müzecilik anlayışı ile benim bugüne kadar gördüğüm en zengin, en donanımlı en özel şehirlerden diyebilirim.
Dönüşte istediğiniz çeşit
leblebiyi ve meşhur
Osmancık pirincini almayı da sakın unutmayın…
Bircan Şahin Tağıl / Özel Haber