Tüm dünyada devam eden ticaretin büyük bölümü gemiler aracılığıyla sürdürülüyor. Bu nedenle jeopolitik konumu ile öne çıkan ülkemizin lojistik pastasından aldığı payda oldukça önemli. Dünya ticaretinde önemli figürlerden biri olan Türkiye’nin sadece alınıp satılan ürünler değil, bu ürünlerin lojistiği konusunda da özne konumunda olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yeryüzündeki hemen hemen tüm sularda Türk gemiler bu alanda çalışıyor. Ancak denizciliğe gerekli önemin verilmemesi, artan maliyetler ve personel sorunu son dönemde Türk armatörün bayrak tercihlerini büyük ölçüde değiştiriyor. Dünya denizcilik filosunun yüzde 1.2’si Türk armatörlere ait ancak bu sayı giderek düşüyor. 2018 yılında yaklaşık 8 milyon olan Türk bayraklı gemi sayısı, 2019 yılı sonu itibariyle 7 milyon 100’e düşmüş durumda. Türk armatör yabancı bayrağa kayarken, ülkemizdeki gemilerin yaş ortalamasının da 18.8’den 19.2’ye çıktığı görülüyor. Filoların 1 yıl yaşlanması Türk armatörünün gemi filolarına yenilerini eklemediğini ortaya koyuyor. Kısacası Türkiye, uygulanan ya da uygulanmayan politikalar nedeniyle önemli bir gelir elde edebileceği bu alanda treni kaçırıyor.

‘BAŞKA BAHARA’

Konuyla ilgili konuşan İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mihri Çelik istatistiklerin Türkiye’deki filoların yenilenmediğini ve çok sayıda armatörün Türk bandrolünden kaçtığını gösterdiğini söyledi. Ortaya çıkan tablonun dikkate alınması gerektiğini aktaran Çelik İkinci Sicil Kanunu’nun kadük kalmasını işaret etti. Türk bayraklı gemide yabancı personel çalıştırmak istediğinizde sorun oluyor diyen Çelik, “2001 yılında benzer bir durum yaşadık. Ruslardan aldığımız bir gemiyi kaldırmak istediğimizde yabancı personel nedeniyle izin verilmeyerek çalışma izni alınması gerektiği söylenmişti. Personele bu izni almak uzun bir süreçtir. Bizde kritik noktaların dışında Türk personele döndük ancak 1.5 yıl dayanabildik. Gemiyi geri sattık. İkinci Sicil kanuna uygun olarak yabancı personel çalıştırabileceğimiz söyleniyor ancak bunu realiteye dökemiyoruz. Türk personelin iş imkanlarının azalmasını istenmemesi nedeniyle kanunun bir noktada önünün tıkandığı söyleniyor. Yani burada bir zorlama var. Ve armatör bundan kaçıyor. Aradan 19 yıl geçti, şuanda hiç Türk personel çalışamıyor. Demek ki zorlayarak bu süreç yönetilemiyor. Durum değişir mi? Bir sonraki bahara inşallah. O zamana kadar Türk bayraklı filo kalır mı? Onu da hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullandı.

‘KAÇIŞ GÖRÜLÜYOR’

Türkiye’nin denizcilik duayenlerinden Tufan Süslüer de ‘Deniz Ticaret Kanunu’ ile ‘Ticaret Kanunu’ birbiriyle uyuşmaması nedeniyle uzun yıllardır personel konusunda sorunlar yaşandığını armatörün bu sorunlardan kaçtığını belirtti. Yetişmiş, kalifiye Türk personel bulmanın zor olduğunun altını çizen Süslüer, “Personelin sağlık kontrolleri yapılıyor deniyor ancak tam bir denetim yok, yani kişilerin o gemide olması diğer kişiler ve yapılan iş için güvenli mi kontrol edilmiyor. Bu nedenle armatörler bayrak değişimine gidiyor. Biz Filipinler, Hindistan gibi personel ihraç edemiyoruz. Çünkü Türk insanı maalesef denize uygun değil. Personel olarak işe başlayan kişi gemi yola çıktıktan sonra bambaşka biri oluyor, bıkan armatörler de bayrak değişikliğini bir kaçış olarak görüyor” dedi.

‘TÜRK BAYRAKLI KALMAZ’

Son dönemdeki ekonomik gidişatın da ortaya çıkan tabloda önemli nedenlerden biri olduğunu belirten Kaptan Süslüer, Türk armatörünün artan maliyetlerle baş edemediğini aktardı. Süslüer şunları söyledi: “Kriz başlamadan önce Yunanistan’ın dünya deniz ticaretindeki payı yüzde 22’idi, bugün ise yüzde 33. Onlar bu süreci fırsata çevirdi. Bizde ise tersi bir gidişat oluştu. Denizcilik dinamikleri regülasyonlarla ayakta duruyordu. Ancak gittikçe bu destekler sıkıştırılmaya başladı. Bunun yanında ise pek çok yeni yatırım gerektiren düzenleme meydana geliyor. Örneğin 1 Ocak’tan itibaren denizcilikte yeni yakıt sistemine geçiliyor. Ülkemizdeki armatörlerin gemileri eski, bu yatırımlar büyük maliyetler ve soru işaretleri yaratıyor. Bu yüzden armatörler markette de yeterince para kazanamadığı için dökme yük gemilerini elden çıkarıyor. Ve yeni yatırım yapılamıyor yani filolar yine küçülüyor. Diğer sektörlerde olan durağanlık denizciliğe de etki ediyor. Türkiye bu kararlarda, bu bakış açısıyla denizciliği yürütmeye devam ederse yakında Türk bayraklı gemi kalmaz. Utkucan Akkaş / Özel Haber