3 Mayıs Dünya Basın ve İfade Özgürlüğü Günü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1993 yılında aldığı bir karar ile tüm dünyada Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanmasına karar verilen tarih. Bugünün kutlanmasındaki amaç; basının demokrasiyi korumaktaki rolünü vurgulamak, etik gazeteciliği ön plana çıkarmak ve dünyada basının aşırı sansür edildiği ülkelere bir mesaj göndermek olarak karşımıza çıkıyor.

‘ÇOK İHTİYAÇ VAR’

35 yıl gazetecilik yaptığını söyleyen İzmir CHP Milletvekili Tuncay Özkan, ülkemizdeki durumu değerlendirerek “Özgürlüğe, adalete, barışa ihtiyaç var. Gazeteci keyfe göre yayın yapan kişi değildir. Hakikatin peşinde koşan kişidir. Gazetecinin yaptığı şey bilgi vermektir. Güneydoğu’da Sur’da ne olduğunu anlatır. Hangisini tercih ettiğiniz sizin tutumunuzu ortaya koyar. Avrupa normlarını getirmek özgürlük demektir. Medya patronlarını sınırlamak ve özgür haberle adaletle kucaklaşmayı sağlamak demektir. Sadece dergi çıkararak buralara gelen insanlar var. ‘Gazeteciyim’ diyen herkese gazeteci denmez ama sen gazeteci değilsin lafını da 35 yaşında ki kişiye gazeteci diyemezsiniz. Sizin verdiğiniz basın kartı siz ile gazetecinin ilişkisini belirler. Evrensel gazetecilik kuruluşlarıyla ilişkisini belirlemez. Özgürlük alanı daralırsa kredi alamazsınız” dedi.

“154’ÜNCÜ SIRADAYIZ”

Sınıf Tanımayan Gazeteciler örgütünün raporuna göre 180 ülke arasında basın ifade ve özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 154. sıralamada olduğunu belirten İzmir CHP Milletvekili ve gazeteci Atila Sertel de, ülkemizde 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü’nü özgürce kutlayamadığımızın altını çizdi. “Bir dönem emperyalist güçler tarafından yamyam ülkesi olarak adlandırılan Uganda’da 90’lı sıralarda. 2000 yılının ilk üç ayının bazı rakamlarını anlatmak istiyorum. 3 ay içerisinde 121 gazeteci yargılandı. 33 gazeteci göz altına alındı. 4 gazeteci saldırıya uğradı ve haklında işlem yapılmadı. 12 gazeteci yaptığı Korona virüs haberleri nedeniyle içeri alındı. İlk üç ayında Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılıç, Ferhat Çelik, Aydın Keser mit sırlarını paylaştı gerekçesiyle tutuklandılar ve 19 yıl ağır hapis cezası ile yargılanacaklar. Hakan Aygün bir twit attı diye tutuklandı... Silivri’nin yolunu tuttu. 5 yıllık süreye baktığımızda ise 61 gazeteciye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle ceza verildi. Haberciliği düzgün ve gerçeklere yakın yapmaya çalışan kanallara RTÜK tarafından ağır cezalar yağdırıldı ve yayın durdurma cezaları verildi. Bu hükümetin yalnızca istikrarlı olduğu bir alan var. O alanda özgürlük ihlalleri konusunda istikrarlı yükseliş görülen bir alan. Ne tarımda ne insan haklarında istikrar var. Gazeteci tutuklamaları ve özgürlük kısıtlamalarında istikrar var” diyen Atila Sertel, gazetecilerin özgür bir gelecekte gerçeklere uygun habercilik yapmasını dileyerek sözlerini noktaladı.

‘TUTUKLU OLDUĞU BİR ÜLKE…’

CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Gazetecilerin tutuklu, düşüncelerin özgür olmadığı bir ülkede basın özgür olamaz!” dedi. Demokrasi için özgür basının ön şart olduğunu dile getiren Serter, basının özgür olması hem adaletli hem de özgür bir toplumun vazgeçilmezi olduğunu söyledi. Ülke içinde barışın sağlanmasının da ancak özgür basın ve özgürce yazabilen gazetecilerle mümkün olabileceğinin altını çizen Serter, “Türkiye'de insanların en çok izlediği TV kanallarına, televizyon habercilerine, gazetecilere ceza yağdıran iktidar ancak gerçekleri saklamaya çalışmaktadır. Oysaki gerçekler mutlaka gün yüzüne çıkar. Halkın haber alma özgürlüğünü sonuna kadar savunacağız” dedi.

‘CEZALAR SON BULSUN’

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner de yaptığı açıklamada ‘basın özgürlüğünün demokrasinin sigortası olduğunu’ bildirdi. Hüner, gazetecilerin mağdur milyonların sesi olurken kendi sesini ise maalesef duyuramadığını ifade ederek sözlerini şöyle bitirdi: “Yerel medya ise uzun süredir devam eden ekonomik krizde yaşam savaşı vermekte. Anadolu medyası, halkın habere ulaşabilmesi için sergilediği çabalarında, devlet ilanlarının da adaletsiz dağıtılması ile çaresizliği yaşıyor. Gazetecilerin yazdıklarından dolayı tutuklanmadığı, özgür yayın yapan gazetelerin, TV’lerin, radyoların, internet sitelerinin kapanmadığı, yayın durdurma, ilan kesilme cezalarının son bulduğu 3 Mayıslar’da Özgür Basını Günü kutlanabilir. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü bugün, buruk bile kutlayamıyoruz.” Rana Beyza Öztürk / Özel Haber