İletişim fakültelerinin toplum üzerine etkisine ilişkin değerlendirmelerde bulanan Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Çeşme Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgehan Gültekin, toplumda daha güçlü iletişim sağlamak için iletişim fakültelerinin hem akademik hem de toplumsal anlamda bir ön açması gerektiğini söyledi. İletişim fakültelerinin toplum üzerine etkisine ilişkin de değerlendirmelerde bulanan Gültekin, Ege Telgraf’ın sorularını işte şu cümlelerle yanıtladı: İletişim fakültelerinin toplum üzerinde ne gibi bir önemi var? Toplumda yaşadığımız sorunlara bakarsanız; uluslararası ilişkilerde de toplumsal yaşamda da pek çok sorunun temelinde iletişimsizliğin yattığını düşünüyorum. Bu çok önemli bir çıkış noktası... İletişim fakültelerinin toplumdaki iletişim bağlarını güçlendirme ve uzlaşıya katkı sağlama rolünde olmasını çok önemsiyorum. İletişim fakülteleri toplumla birlikte, halkın içinde yer almalı. Haber üretmek, reklamcılık sektörü, televizyon, medya, sosyal medya... Bunların hepsinin temelinde iletişim fakültesi yer alıyor. Örneğin, medya sektörüne iletişim fakültesi yön veriyor. İletişimin her alanına katkı sunuyoruz. Uluslararası ilişkiler bölümü mezunları diplomat oluyorsa, siyasal bilimler fakültesi mezunları diplomaside ülkemizi temsil ediyorsa, ben de iletişim fakültesi mezunlarının toplumsal yaşamda iletişimi sağlayan diplomatlar olduğunu düşünüyorum. Daha güçlü iletişimi sağlamak için, birbirimizi daha iyi anlamak için, birbirimizi dinlemek için iletişim fakülteleri, hem akademik hem de toplumsal anlamda bireylerine ön açmalı... eu-dekani-bilgehan-gultekinTOPLUMA İLAÇ GİBİ GELECEK ” İletişim fakültesi için nasıl projeleriniz var, neler yapıyorsunuz? Topluma dokunan üç ayaklı bir stratejimiz var. Bunlardan 1'incisi, topluma dokunan yani hayata dokunan bir iletişim fakültesi; toplumla iyi iletişim kuran, toplumun da iletişimine, toplumda yaşanan iletişim problemlerine çözüm bulacak ve topluma ilaç gibi gelecek... 2'nci, ayağımız da öğrenci bütünleşme odaklı yani öğrencilerin huzur içerisinde olduğu, kendini güvende hissettiği bir fakülte. 3'üncü, ayağımız da topluma hizmet ve uluslararası ilişkiler... Topluma büyük projelerle çıkan, toplumsal yaşama, toplumsal iletişime destek veren, yapıcı rolü üstelenen bir fakülte hedefimiz var. Fakat bunu yaparken de uluslararası yapılaşmaya önem veren, uluslararası ilişkileri güçlü ve de her şeyden önemlisi teknolojik yeterliliğe ve teknolojik kapasiteye sahip güçlü bir fakülte. Projelerimiz de bu yönde. Bu saydığım üç ayaklı bir çerçeve içerisinde bir fakülte kurmak istiyoruz.NOSTALJİ KALMAMALI! ” Geçmişteki gazetecilik ile şimdiki arasında ne gibi farklar var? Dijitalleşmeden, tamamen teknolojinin hakim olduğu dijital bir medyadan bahsediyoruz. Günümüzde artık ‘vatandaş gazeteciliği’ tabiri hayatımıza iyice yerleşti. Dijitalleşme çok önemli. En büyük değişimi teknolojik dönüşümle yaşıyoruz. Elimizdeki telefonla yolda yürürken, haber yazmayı da biliyorsak hemen bir haber yapıp bunu dijital medyada kullanabiliyoruz. Tabi ki dijitalleşme ve teknolojik dönüşüm şuan geleneksel gazetecilik için en büyük fark, çok bariz. Fakat eskinin gazeteciliği de bence çok güçlü. Yazılı basının çarklarının dönmesi, o eski büyük gazetecilik üstatlarının haber yazdığı o dönem, bence sadece nostalji olarak kalmamalı. O döneme ait değerleri de günümüzde içselleştirmeli ve teknoloji ile bütünleştirmeliyiz. Şuan hepimiz teknolojik gelişmeler karşısında gazeteciliğin yaşadığı dönüşümü görüyoruz. Eskinin iletişim kodları, yazılı basımın en parlak olduğu dönemin iletişim kodlarını koruyup teknoloji ile bütünleştirmeliyiz. Dijitalleşme, dijital medya önümüzde ki en önemli gelişim. Günümüz gençliğini nasıl buluyorsunuz? Uzun yıllardır üniversitede derslere giriyorum. Gençlikle çok haşır neşirim. Hocalık vasfımı hiç kaybetmedim. Derslere giriyorum. Çeşme Turizm Fakültesi’ndeki dekanlık görevimden dolayı, dekan - öğrenci iletişimi, iletişim fakültesinde de gençlerle birlikte yaşıyoruz. Günümüz gençliğinin mizah yönünü pek çok açıdan yüksek buluyorum. Mizah yönünün yüksek olması iyi bir şey; daha çok sorgulayan, bilinçli bir gençlik olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla geleceğe yönelik onlarla ilgili umudumuz çok fazla. Şimdiki gençliği mantıklı buluyorum.

İŞ BİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”

Gençler ve istihdam’ desek ne dersiniz? Üniversite eğitim programlarının sektör ile ortak hazırlanması, gençlerin istihdamını artıracak bir kapasite oluşturacağını düşünüyorum. Fakülteler, üniversite eğitimi verirken, müfredatı hazırlarken, öğrencilerin mezun oldukları zamanı göz önünde bulundurarak nasıl daha iyi iş bulabilirliği düşünerek yapmalı. Bu yüzden üniversite ve sektör iş birliği çok önemli. Sektör, üniversite yönetimi, fakülte yönetimi ve öğrencilerin birlikte ortak akıl geliştirdiği bir eğitim modeli yani gençlerin daha iyi iş imkanlarına kavuşacağı bir eğitim modeli geliştirmeli. Fakat herkesin iş fırsatını da kendi yakaladığı inancında biriyim. Kişisel olarak kendimizi nasıl geliştirdiğimiz, teknolojiyi nasıl kavradığımız, kapasitelerimizi nasıl daha iyi hala getirdiğimiz ve nasıl daha ileriye taşıdığımız çok önemli. Öğrenci olarak fakültenin kapısına girdiğiniz anda öğrencinin kendisine ait kariyer planı olması çok önemli. İletişim fakültesi ile aynı anda dekanlığını yürüttüğüm Çeşme Turizm Fakültesi’nde bu modeli geliştirdim. Turizm sektörü ile staj, iş protokolü anlaşmaları yaptık. Bu anlaşmalar turizm fakültesi öğrencilerinin istihdamını artırdı. Ege Turizm Rehberliği Bölümü, devlet üniversiteleri arasında en çok puan alan bölüm oldu ve gastronomi bölümünü açtık. Burada temel hep gençlerin istihdam olanaklarını fırsatlarını düşünerek bir yapılaşmaya gidiyoruz. İnşallah, iletişim fakültesi için bu modeli kurmak için çalışıyoruz. Türk gastronomisine ekimde büyük yatırım! Çeşme Turizm Fakültesi gastronomi ve mutfak sanatları bölümü, eğitim mutfağı ve gastronomi akademisi ne durumda ne zaman açılacak. Nasıl bir duygu içerisindesiniz? Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak ile bir araya gelip “Çeşme Turizm Fakültesi nasıl kabuklarından çıkıp nasıl zirveye taşıyabilir, nasıl Türkiye’de en önde gelen turizm fakültesi olmasını sağlayabiliriz?” diye konuşuyoruz. Bize kapıları rektörümüz açtı. Bunu bir kere belirtmeliyim, her türlü fırsatı tanıdı. Hocamıza, ‘Artık kendimiz aşmak istiyoruz’ dediğimizde bütün imkanları önümüze seferber eden tam destek veren rektörümüz Prof. Dr. Budak ile birlikte çok çalıştık. Rektör Hocamız ile birlikte en büyük projemiz gastronomi mutfak sanatlarının bölümünün kurulmasıydı. Hatta Rektör Hocamız bu bölümün kurulma kararı alınan toplantıya bizzat başkanlık etti. Bu bölümü kurduktan sonra da gerçekten çok başarılı iki aşama gerçekleştirdik. İnşaatını üniversitemizin üstlendiği bir eğitim mutfağı kurduk. İçindeki materyallerini de ünlü iş insanı Rahmi Koç üstlendi. Yaklaşık 2 milyon değerinde Türkiye’nin en güzel eğitim mutfaklarından biri üniversitemize kazandırılmış oldu. Bununla da yetinmedik, bir de gastronomi akademisi kurduk. Bu akademinin ekim ayında açılışını yapıyoruz. Toplam bağış miktarı 700 bin dolar. 750 metrekare büyüklüğünde Türkiye’nin gastronomi eğitimindeki görülebilecek en devasa en güçlü gastronomi akademisi inşaatı tamamlandı. Ekim ayında açılışı yapılıyor. Dolayısıyla bu rektörümüz ile ortak başardığımız bir şey yani gastronomi alanında atağa kalmış olduk. Bizde turizm rehberliği bölümünü yüzde otuz İngilizceye çevirdik. Bu eğitim dilin yüzde otuz olması, turizm rehberliği zaten çok popüler bölümdü bizi 2’inciliğe taşıdı. Dolayısıyla bütün bu yenilikler yapmış olduğumuz bu tür ataklar çeşme turizm fakültesini zirveye götürüyor. Yakın zamanda devlet üniversiteleri arasında özellikle gastronomi eğitimiyle baya adından bahsettireceğine inanıyorum. Sedat Araz-Caner Tok/ ÖZEL HABER