Alışveriş merkezleri, devlet kurumları, işyerleri, restoranlar ve kafeteryalar, tatil mekanları yavaş yavaş açılıyor, tüm Türkiye'de hayat normale dönüyor. Ancak yeni normalleşme süreci ve pandemiyle ilgili ikinci dalga olasılığı bazı zoru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Milyonlarca öğrenci ve yüz binlerce öğretmenin gözleri şimdi okulların yeniden açılacağı 31 Ağustos tarihine çevrildi. Eğitim Sen öğrencilerin ve öğretmenlerin yaşanan belirsizlik nedeniyle büyük bir riskle karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Ders zili değil, tehlike çanları çalıyor" diyerek uyarıda bulundu.

İKİNCİ DALGA ENDİŞESİ

Ege Telgraf'a yeni eğitim öğretim yılıyla ilgili süreci değerlendiren Eğitim Sen İzmir 4 No'lu Şube Başkanı Şuayip Vayiç, "Şu anda sadece Milli Eğitim Bakanı'nın yaptığı açıklama haricinde neyin ne olacağıyla, bizi nelerin beklediğiyle ilgili hiç kimsenin bir bilgisi yok. Okullarda ne yapılacak, ne gibi tedbirler alınacak bilmiyoruz. Eğer virüsle ilgili ikinci bir dalga yaşanırsa eğitim yeniden sekteye uğrar, okullar açılamaz. Zaten yeni eğitim öğretim döneminde yarım gün ve öğrenci sayısına dayalı kısıtlı, esnek bir model öngörülüyor. Ancak henüz netleşmiş bir şey yok. Hem öğrenciler, hem öğretmenleri çok zor bir süreç bekliyor. Okul öncesi eğitim, ilk ve orta okullar ile liselerde ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Sağlıkçılar, bilim inanları şimdiden planlamaları iyi yapmalı. Pandemi tamamen sıfırlanmadan okulların açılması eğitimciler ve öğrenciler açısından çok sakıncalı. Bunu savunmamız mümkün değil. Okula giden küçük çocukları düşünecek olursak, ilkokul öğrencileri, okul öncesi eğitime giden öğrenciler aralarında mesafeyi nasıl ayarlayacak? Teneffüsler, yemek saatleri ne olacak? Okul ve eğitim çok ciddi bir konu. Pandemi bitmeden okullar açılmamalıdır. Bu süreç nedeniyle yatılı okullar da kapatılmıştı. Bunlarla ilgili bir çalışma da yok. İdareciler de dahil olmak üzere kimsenin ne olacağıyla ilgili bir bilgisi yok. Yatılı okullarda, yurtlarda, yemekhanelerde hijyen koşulları nasıl sağlanacak? Muhtemelen Milli Eğitim Bakanı da 31 Ağustos'a ilişkin açıklamayı yaparken bu işin nasıl olacağıyla ilgili bir bilgiye sahip değildi. Bunun planlaması Ağustos'tan önce yapılmış olmalı. Sadece sınıfları, okulu, yemekhaneleri, laboratuarları, tuvaletleri dezenfekte ederek, maske takarak tehlikenin önüne geçemeyiz. Okullar bu virüs karşısında kontrol altında tutulabilecek alanlar değildir. Bugün en iyi okulda bile sınıflar en az 30 kişilik. Bu çocukları hijyen kurallarına nasıl uyduracaksınız? Kronik hastalığı olan öğrenciler ve öğretmenler ne yapacak? Kaldı ki bu koşullarda, daha bunlara çare bulmadan nasıl eğitim öğretim faaliyeti yürüteceksiniz? Bu kadar çok soru var, ancak hiçbirisinin cevabı yok. 31 Ağustos'ta bizi ne bekliyor, bu çok ciddi bir soru işareti. Bir yola çıktık ama gideceğimiz yer belli değil. Belli olan tek şey sadece tarih. Özel sektör ve kolejler uzaktan eğitim modeline devam edebilir, peki ya devlet okulları ne olacak?" diye sordu.

‘YEMEKHANE VE YURT’

Vayiç, özellikle yemekhane ve yurt gibi kalabalık alanların büyük risk barındırdığına dikkat çekerek, bir diğer sıkıntının ise özel eğitim kurumlarıyla ilgili olduğunu belirtti ve şunları söyledi: "Özel eğitim okullarıyla ilgili de ne yazık ki belirsizlik var. Yatılı eğitim gören binlerce öğrenci var. Onlar bu eğitimlerinden mahrum kalacak mı? İşitme engelliler, görme engelliler ve zihinsel engellilerin eğitim gördükleri çok sayıda yatılı okul ve gündüz okulu var. Otizmli öğrencilerin gittiği özel sınıflar var. Onların da okulları bu süreçte kapatıldı ve eğitimleri aksadı. Onlar için ne yapılacak, daha büyük bir çıkmaz söz konusu. Çünkü özel eğitimle ilgili hiçbir duyuru ya da açıklama yok. 31 Ağustos tarihi onların okullarını da kapsıyor mu belli değil. Bu durumdan mağdur olan on binlerce öğrenci var. Engelli bir çocuğa nasıl maske taktıracaksınız, mesafeyi nasıl ayarlayacaksınız? Sınıf ortamında nasıl ders yapılacak, yatılı okullarda nasıl kalacaklar? Bu konunun üzerine ayrıca özenle eğilmek gerekiyor." Erman Şentürk / Özel Haber