2013 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren Avrupa Birliği Gemi Geri Dönüşüm Yönetmeliği ile asbestli gemilerin söküm ve geri dönüşüm işlemleri çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde bir dizi yazılı kurala bağlandı. Türkiye de bu yönetmeliği gerekçe göstererek gemi söküm yönetmeliğini güncelleyerek denetim mekanizmasını yasal düzlemde genişletti. Aralık 2018’den bu yana Avrupalı gemiler sadece Avrupa Komisyonu Onaylı Gemi Geri Dönüşüm Listesi’ne giren tesislerde söküme gidebiliyor. Avrupa’da çevre mevzuatındaki gelişmeler ve sıkı denetimlerin artmasının ardından geçmişte gemi sökümü ve geri dönüşümü yapan Avrupa ülkeleri bu alandaki işlemleri durdururken dünyada Avrupa kıtasına en yakın konumda gemi sökümü yapan tek ülke ise Türkiye. 2020 yılı rakamlarına göre dünyadaki gemi söküm işinin yüzde 70’i Hindistan, Bangladeş ve Çin’de yapılıyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 200 civarında gemi sökülüyor. Asya ülkelerindeki gemi söküm tesisleri Avrupa Birliği’nin belirlediği çevre ve iş sağlığı kriterlerini karşılayamadığından Avrupa ülkelerinde hurdaya çıkarılan birçok gemi son yolculuğunu daha ekonomik olması ve işçilik maliyetlerinin ucuzluğundan dolayı Türkiye’de gemi söküm ve geri dönüşümünün yapıldığı tek yer olan İzmir’in Aliağa ilçesine yapıyor. Türkiye’nin batısında, Ege Denizi kıyısında yer alan İzmir’in Aliağa ilçesi geçmişi 8 bin 500 yıla uzanan tarihi merkezleri, geniş kumsalları ve yeşil dokusuyla önemli bir turizm merkezi. Aynı zamanda sahip olduğu limanı ve petrokimya tesisleriyle kamuoyunda sıklıkla çevre felaketi haberleri ile de yer alan Aliağa’nın son yıllardaki en önemli gündemlerinden biri de gemi söküm faaliyetleri. Aliağa’daki gemi söküm tesislerinde mevzuata ve yasal düzenlemelere uygun olarak söküm işlemi yapılmaması ve denetimin yeterli olmaması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘Grup 1’ kanser nedeni olarak sınıflandırılan asbestin çevreye yayılması başta ilçe halkı olmak üzere çevrecileri endişelendiriyor. YETERLİ ÖNLEM ALINMIYOR’ Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eşsözcüsü Ali Osman Karababa, Türkiye'nin gemi sökümü ve buna bağlı hurda demir işleyen fabrikalar gibi çevreyi ve havayı yoğun biçimde kirleten teknolojilere ev sahipliği yapmasının yarattığı endişe karşısında merkezi hükümetin yeterli önlem almadığı görüşünde. Aliağa’ya dünyanın birçok ülkesinden gelen gemilerin önemli bir bölümünde ciddi miktarda asbest bulunduğunu belirten Karababa, miktar konusunda şeffaf davranılmadığı için endişenin boyutunun arttığını söyledi. Solunum yoluyla alınan asbestin sağlığa olan olumsuz etkilerinin 10-50 yıl içerisinde ortaya çıktığını anlatan Karababa, ‘Asbest, asbestozis, mezotelioma ve akciğer kanseri gibi geri dönüşümsüz ağır sağlık sorunlarına neden olur. Bu nedenle söküm için getirilen gemilerde çok güvenilir değerlendirme yapılması, saptanan asbestin çok sıkı güvenlik önlemleri içinde gemilerden çıkarılması ve bertaraf tesislerine taşınması gerekir. Ancak bu süreçte gemi söküm tesislerin sahiplerinin kurduğu 'Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği' adlı kurumun denetimi söz konusu olduğundan sorunla karşılaşma olasılığı çok yüksek" diye konuştu. Son olarak Brezilya donanmasına ait 265 metre uzunluğundaki ‘NAe Sao Paulo’ adlı uçak gemisinin söküm için Aliağa’ya geleceğinin açıklanmasıyla geminin gövdesindeki yaklaşık 600 tonluk asbestin uygun koşullarda bertaraf edilemeyeceği endişesiyle çevreciler ve yöre halkı geminin Aliağa’ya getirilmesine karşı çıktı. DENETİMLER KAĞIT ÜSTÜNDE’ Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASBEST-DER) Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, Aliağa’daki gemi söküm tesislerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yasal mevzuata rağmen alınmadığı yönünde ihbarlar aldıklarını, denetimlerin çoğu zaman kâğıt üzerinde kaldığını, ortaya çıkan kanser yapıcı asbestin çevreye, denize ve havaya karıştığını söyledi. Asbestin hafif tozlu bir madde olduğunu ve rüzgârın yardımıyla kolaylıkla çevreye yayıldığını ifade eden Ensari, tesislerin çevresinden numune alınmasına izin verilmesi halinde asbest yayılımını kanıtlayabileceklerini söyledi. Ensari, Aliağa’da asbestten kaynaklı mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) vakalarının arttığını bildiklerini, çalışanlara asbest eğitimi verilmesini ve hijyen odalarının usulüne uygun olarak kullanılması gerektiğinin önemini vurguladı. HALKIN TAMAMI ETKİLENİYOR Türkiye’nin başka ülkelerin kabul etmediği atıkların gönderildiği bir çöplük haline getirilmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Çevre Mühendisleri Odası Başkanı İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, “Türkiye'nin tek gemi söküm tesisinin bulunduğu yer Aliağa, hem de ağır sanayinin bulunduğu bölge olması nedeniyle çok hassas bir bölge ve kapasitesini doldurmuş durumda. Bu nedenle özel işletim koşullarının gerekli olduğu bir yerde gemi söküm tesislerinde tehlikeli kimyasallar ve asbest ile iç içe çalışan personelin sağlık riskleri ile birlikte sadece Aliağa değil İzmir’in de çevre ve halk sağlığına yönelik olumsuz etkileri bulunuyor” dedi. opr-dr-camli-asi-karsitlarinin-carpitilmis-bilgilerine-karsi-tavir-konulmali İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Aliağa Nemrut Körfezi’nde 380 bin metrekare arazi üzerinde kurulu 22 gemi söküm tesisi olduğunu, bu tesislerde Avrupa’da çevre konusundaki yasal düzenleme ve kısıtlamaların başlamasıyla birlikte her yıl düzenli olarak artan miktarda hurda gemi sökümü yapıldığını bildiklerini belirtti. Çamlı, ‘Bu artan gemi söküm trafiği Aliağa ve İzmir için büyük bir çevre kirliliği kaynağı oluşturuyor. Bu tesislerin çevresinde yaşayanlar ve çalışan işçilerin sağlığı için büyük bir tehdit meydana geliyor. Farklı türlerde tehlikeli maddeler içeren bu gemilerin denizin içerisinde ve karada sökülerek gerçekleştirilen sökme işleminin karada ve denizde yarattığı çevre kirliliğinin yanı sıra binlerce ton metal içeren gemileri denizde ve kumsalda oksijen kaynağı ile kesme yöntemi ile yürütülen çalışmalarda hava kirletici bileşenleri atmosfere verildiğini de unutmamalıyız’ dedi. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın (IARC), insanlar için kanserojen maddeler listesinde asbesti uzun yıllardan bu yana ‘kesin kanserojen’ olarak 1. grupta tanımladığını söyleyen İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Dr. Ahmet Soysal, ‘Gemi söküm ticaretiyle ülkemiz giderek çevre ve insan sağlığı tehdidinin etkisine giriyor. Türkiye, yıldan yıla artan atık ithalatı ile dünyanın atık çöplüğü olma politikası yürütüyor’ diye konuştu. SÖKÜM FAALİYETİ ARTIYOR Yaklaşık 5 bin kişinin istihdam edildiği Aliağa’daki 22 gemi söküm ve geri dönüşüm tesisinde her yıl ortalama 900 bin ton hurda çıkarılıyor. Geçmişte İngiltere ve İspanya donanmalarına ait ömrünü tamamlamış birçok uçak gemisi de Aliağa’da sökülmüştü. Korona virüs salgının turizmi olumsuz etkilemesiyle birlikte birçok kruvaziyer gemisinin de hurdaya ayrılmasıyla birlikte Aliağa’ya yönelik gemi söküm talebi de arttı. Bir yolcu gemisini tamamen söküp parçalara ayırmak ise yaklaşık 6 ay sürüyor. Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği (GEMİSANDER) Başkanı Kamil Önal, 2020 yılında AB bayraklı gemiler dahil olmak üzere muhtelif tipte 118 geminin geri dönüşüme alındığını belirtti. Bu gemilerin toplam çelik ağırlıkları 855 bin ton oldu. 2019 yılında 654 bin ton çelik ağırlığında 128 gemi Aliağa’ya söküme gelmişti.  Kamil Önal, “Geçen yıl tesislere gelen gemilerin çelik ağırlıkları ortalama 7 bin ton oldu. 2019 yılında ise söküme gelen gemilerin ortalama çelik ağırlığı 5 bin tondu. Tesislerimize 2020 yılında kruvaziyerler ağırlıkta olmak üzere daha büyük tonajlı gemiler gelmeye başladı” dedi. A.BUĞRA TOKMAKOĞLU / ÖZEL HABER