Doğa, yorgun, kırgın ve mutsuz... Neredeyse her gün gerek dünyanın farklı yerlerinde gerekse yaşadığımız coğrafya özelinde tehlike çanları çalıyor. Yaklaşan tehlikenin hangi boyutta olacağını anlatmak için ekosistemde gerçekleşen değişimler ise kendini giderek daha net hissettiriyor. İşte, tam da bu nedenle gelecekte ‘Keşke’ dememek için harekete geçen çevreciler, yeni bir mücadele başlattı. Henüz yeni bir ifade olarak hayatımıza katılan ‘ekokırım’ kavramının ‘suç’ olarak yasalara girmesi için çalışmalarını sürdüren çevre gönüllüleri, ekokırımı suç sayan yasa tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunmak üzere imza kampanyası başlattı. Çevre neferlerinden avukat Arif Ali Cangı, konunun önemini ve yürüttükleri çalışmanın detaylarını Ege Telgraf’a anlattı. Bütün dünyada ekokırım suçunun tanınması için çalışmalar yapıldığına dikkati çekerek açıklamalarına başlayan Cangı, “Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren soykırım ve insanlığa karşı işlenen savaş ve şiddet suçlarına yeni bir kavram olan ‘ekokırım’ suçunun da eklenmesine yönelik mücadele ediliyor. Bu konudaki çalışmalar ‘Ecocide’ yani ‘çevre kıyımı’ olarak tanımlanıyor ve bu alanda faaliyet gösteren vakıf çerçevesinde dünyanın değişik ülkelerinden çevreci aktivistler bir araya gelerek bu yıkımı önlemeye yönelik adımlar atıyor. Kısacası, dünya genelinde ekolojik yıkımın yasalar çerçevesinde suç olarak kabul edilmesine yönelik çalışmalar var. Geçtiğimiz günlerde bu noktada İstanbul’da İklim Adalet Koalisyonu ve Ekoloji Birliği’nce konferans düzenlendi. Konferansta uluslararası çalışmalardan bilgi alındı ve Türkiye’de nasıl bir yol haritası izlenileceği görüşüldü. Sonuç itibariyle, şu anda Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımış olmadığından mücadele bizim için daha zorlu olacak. Diğer yandan günümüzde ekolojik yıkım had safhaya ulaştı ve artık ateş bacayı sardı... Bir an önce önlemler alınması gerekiyor. Bu önlemlerin en önemli ayaklarından bir ise ekokırım niteliğindeki eylemlerin suç olarak kabul edilip yargılanması ve cezalandırılması” dedi. arif-ali-cangaBİR ‘İLK’ OLACAK” Ekokırım’a giren eylemler hakkında da bilgiler veren Cangı, “Örneğin, Marmara’daki müsilaj sorunu bir ekokırım oluşturuyor. Çünkü deniz ekosisteminde geridönüşü mümkün olmayacak ya da çok zor telafi edilecek bir yıkım oluşmuş durumda. İzmir özelinde değerlendirecek olursak; Bergama Kozak Yaylası’ndaki altın madenleri o bölgenin tüm ekosistemini değiştirecek boyuta ulaştığında o da ekokırıma örnek olacak... Yani ekosistemin bütününde kısa vadede dönüşü olamayacak eylemlerden bahsediyoruz. Biz de bunu Türk Ceza Kanunu’ndaki soykırım ve insanlığa karşı suçlar bölümüne ilişkin bir yasa teklifi çalışması yapmak için yola çıktık. Bu konudaki farkındalığın toplumsallaşması ve toplumsal basıncın da oluşması adına bir ilki denemek istedik. Bunun sonucunda da yurttaşın bu teklifi hazırlaması ve teklifi yine yurttaşın Meclis’e sunmasını istedik. Bazı ülkelerin anayasalarında böylesi yasal düzenlemeler var. Örneğin, 100 bin imza ile yurttaş Meclise yasa teklifi verebiliyor. Bizde böyle bir düzenleme yok ancak her vatandaşın TBMM’ye dilekçe verme hakkı var. Bu haktan yola çıkarak dilekçemizi ‘Ekokırım Yasa Teklifi’ olarak hazırlayalım ve Meclis’e verelim istedik. İmzaları sunduktan sonra da yasama üyelerine ve milletvekili adaylarına dönüp verdiğimiz yasa teklifinin seçimden sonra yasalaşması için onlara görev verdiğimizi ileteceğiz. Seçim sürecinde bu hususta bir kampanya yürüteceğiz” ifadelerini kullandı. ‘HERKES SAHİP ÇIKMALI’ Teklifi hazırlarken Türk Ceza Kanunu’nun genel mantığına uyumlu olması için de çalıştıklarını söyleyen Avukat Arif Ali Cangı, “Ekokırım suçlarını henüz oluşmadan, yıkım daha başlamadan önlemeyi içeren bir eylem planı hazırladık. Ve amaç önleme olduğu için buna uyulmaması halinde de ağır cezalar verilmesini öngördük. Ekokırım suçunun Türkiye toplumunda ve siyasetinde yasa metni haline gelmesi için ne kadar imza toplayabilirsek o kadar önemli. Aslında yaptığımız yurttaştan yurttaşa bir davet. Şu anda herhangi bir kurum ve imzacı grup söz konusu değil, herkes bu harekete sahip çıkabilir. İmzaları toplayacak, Meclis’e doğru yol alacağız. Yurttaşın bu hususta harekete geçmesi katılımcı demokrasiyi de güçlendirecektir. Sosyal medya hesaplarımızda hazırladığımız metni paylaştık. Herkes bu metinlerin çıktısını alarak çevresindeki 10 kişiye imzalatıp, örneğin İzmir’de bana ulaştırabilir. Bu hususta önümüzdeki günlerde EGEÇEP’te (Ege Çevre ve Kültür Platformu) de bir koordinasyon yapıp ülke çapında duyurularımızı yapacağız. Çocuklarımızın geleceği ve gelecekte yaşanılabilir bir dünya için hepimizin sorumluluğu var. Bunun için bir imza atarak da büyük adımlar atabilirsiniz” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER