Birsu Raca Arıkan… Asıl mesleği avukatlık olan genç anne sosyal medyada anneliğe, çocuk yetiştirmeye dair hemen her konuda yaklaşık 70 bin takipçisine tecrübelerini anlatıyor, önerilerde bulunuyor. Preeklampsi sonucunda erken doğuma alınan ve 26 gün kuvözde kalan bebeğine hasret çeken genç anne yaşadığı zorlu süreçten influencerlığa uzanan hikayesini anlattı. Öncelikle kısaca sizi tanıyalım. Instagram’da 70 bin takipçili Birsu Raca Arıkan kimdir? Bursa doğumluyum 29 yaşındayım. Asıl mesleğim avukatlık ama bir süredir sizin de dediğiniz gibi influencerlık yapıyorum. 2 yaşında bir oğlum var adı Emir. Sakin bir çocuktur. Sanırım bana benzemiş… O yüzden annelik beni hiç zorlamadı. Aksine anne olmak için doğmuşum diyorum bazen. Bu hayatta en mutlu taşıdığım sıfat "Anne"lik. Başarılı bir avukatlıktan influencerlığa uzanan bir hikayeniz var. Aslında tüm bu yolculuğun fitilini hamile olduğunuzu öğrenmekle ateşliyorsunuz. Neler hissettiniz anne olacağınızı öğrenince? Anne olacağımı öğrendiğim andan itibaren her şeyden mutlu olan ve olumlu düşünen bir birey haline geldim. Anne olmayı hep çok istemiştim. Bu sebeple öğrendiğim gün yeniden doğdum aslında. Böyle üzüldüğüm mutsuz olduğum anlarda karnımdaki miniği düşünüp "Boşver Birsu, bak anne olacaksın" deyip tüm kötü enerjiyi atıyordum. Hamilelik sürecimde haftanın 3 günü spor yaptım ve çok sağlıklı beslendim. Aktif bir hamileydim ve kusursuz bir hamilelik geçirdim diyebilirim. Her şey kusursuz ilerlerken Emir Bey erkenden gelme kararı aldı ve daha 34. haftadayken aramıza katılmak istedi… Doğumun beklediğinizden erken gerçekleştiğini söylediniz. Emir neden erken doğdu, bu süreçte neler yaşadınız? Hamileliğimin 33. haftasında aniden vücudum ödem toplamaya başladı. Ben normaldir diye düşündüm ancak bir sabah uyandığımda göz kapaklarım ödemden birbirine yapışmıştı, elimle açmak zorunda kaldım. Yataktan kalkmamla birlikte sıradan baş ağrılarından çok daha şiddetli bir baş ağrısı hissettim. Beynimin içinde uğultular vardı. Genelde baş ağrısı yaşadığım için hamilelikten şiddetinin arttığını düşündüm. Tansiyonum da yükselmeye başlayınca hemen doktorumuzu aradık ve hastaneye gittik. Preeklampsi olduğumu ve acil doğuma alınmam gerektiğini ve doğumdan sonra bebeğin kuvözde kalması gerektiği söylendi. O an yaşadıklarımı hissettiklerimi ifade edebileceğim hiçbir cümle yok. Çok ağladım. Her şey güzel giderken, sorun yokken bir sabah kalktım ve kendimi doğuma giderken buldum açıkçası. Emir doğdu ve ben sadece 5 saniye görebildim, hemen kuvöze aldılar. Ciğerleri gelişmemişti ve entübe ettiler. O gün doktor beni doğuma almasaydı Emir de ben de yüksek ihtimal ölürmüşüz. Her gün süt sağıp götürdüm. Sadece 10 dakika camın arkasından izleyebiliyorduk eşimle birlikte. Doğum yapıp evladını almadan hatta dokunamadan eve dönmek kelimelerle ifade edilemeyecek kadar zordu. Neyse ki minik adam savaşçı çıktı çok çabuk toparlandı. Ve 26 günün sonunda evine sağlıkla geldi. Sonrasında hiçbir sıkıntı yaşamadık çok şükür. Gayet sağlıklı bir 2 sene geçirdi. Dilerim bundan sonrada sağlıklı bir ömrü olur. Ve dilerim ki Allah kimseyi evladıysa sınamaz. Gerçekten kötü günler yaşamışsınız. Peki, biraz da influencer olma sürecinizden bahsedelim. Sosyal medyada nasıl bu kadar tanındınız? Hamile kalmadan önce kendi açtığım hukuk büromda avukatlık yapıyordum. Ancak normal bir doğum süreci yaşamadığımız için 1 saniye bile Emir’in yanından ayrılmak istemedim ve mesleğime ara verdim. Tüm hayatım bir anda annelik üzerine kuruldu. Sosyal medyada "Zinde Anneler" topluluğuna dahil oldum. Topluluğun İzmir grubunda birbirinden güzel annelerle bir araya geldik. Instagram’da @zindeanneler hesabında Emirle bir günümü paylaşmamı istediler. Bende Emirle gün içerisinde neler yapıyoruz, neler yiyoruz, hangi oyuncaklarla oynuyoruz gibi rutinlerimizi paylaştım. Paylaşımlarım tahmin ettiğimin çok üstünde bir ilgi ile karşılandı. Türkiye’nin her yerinden annelerden çok güzel geri dönüşler aldım ve takipçi sayım hızla artmaya başladı. Çevremdeki herkes neden bu yolda yürümüyorsun, enerjin çok güzel, sosyal medyaya ağırlık vermelisin şeklinde önerilerde bulunup destek olunca bende bu konuya eğilmeye başladım. Emir'e yaptığım ek gıda tariflerini kendi hesabımda paylaşmaya başladım. Aldığım oyuncaktan kıyafete memnun kaldığım her şeyi öneri olarak paylaşıyordum ve kısa sürede güzel bir kitlenin arkamda olduğunu gördüm. Takipçi sayım 10 bini geçtiğinde ünlü bir online alışveriş markası ile anlaşma yaptım ve Instagram’da beğendiğim ürünlerin linkini vermeye başladım. Influencerlığım böylelikle başlamış oldu. Şimdi 70 bin güzel takipçim var. Hesabında uyku eğitiminden bebek bakımına hatta psikolojisine kadar kendi tecrübelerinizi paylaşıyorsunuz. Bu konuda röportajımızı okuyacak annelere neler önerebilirsiniz? Siz Emir’i büyütürken nasıl yöntemler kullanıyorsunuz? Ben çok fazla kitap okuyan, makale okuyan, bebeklerle ilgili araştırmalar yapan bir anneyim. Ancak okuduklarıma bağlı kalarak çocuk yetiştirmiyorum. Öğrendiklerimizi kendi çocuğuma, aile dinamiğimize göre şekillendirip uyguluyorum. Anneliğin kurallara dayalı olduğunu düşünmüyorum. Annelikte tek bir doğrunun olduğunu da düşünmüyorum. Her çocuğun yemek yemesi, uyku saati, diş çıkarma dönemi yaşadıkları, büyüme atakları vs. hepsi birbirinden çok farklıdır. Benim çocuk yetiştirirken en önem verdiğim nokta sevgi. Annelik anlayışım tamamen bağ odaklı. İhtiyacı olduğu her an yanında olduğumu bilmeli, hissetmeli. “İleride sana bağımlı olur, özgüvenli olmaz” gibi cümlelerin gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Sevgi dolu bir ortamda büyümesi için elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklar sünger gibi her şeyi anında çekiyorlar. Bu sebeple anne baba arasındaki ilişkinin çocuk üzerinde çok etkisi var. Uyku saati ve düzeni benim için önemlidir mesela. Uyku eğitimi vermedim bu karşı olduğum bir konu. Ancak belli rutinler oluşturdum. Bir şeye "hayır yapamazsın" demektense neden yapmaması gerektiğini anlatma yolunu seçiyorum hep. Aslında size şöyle söyleyeyim; onunla gerçekten bir birey gibi oturup konuşuyorum. Her şeyi detaylıca anlatıyorum. Bunu şimdide yapıyorum 2 aylıkken de yaptım 1 yaşındayken de. O bir birey ve benim ona saygım sonsuz. 2 yaşında şuan ve istemediği bir şeyi yapmamaya dikkat ediyorum. Fikirlerini önemsiyorum. Kitap okuma alışkanlığı benim için çok önemli. Emir çok küçükken başladım ona kitap almaya, okumaya. Her gece uyumadan önce mutlaka kitap okuma rutinimiz vardır. Kısacası aslında; her anne kendi evladına mükemmeldir. Annelere vereceğim en büyük tavsiye dışarıya kulaklarını tıkamaları ve tamamen kendi evlatlarıyla yollarını şekillendirmeleri. Herkes mutlaka her konuda fikir veriyor, eleştiride bulunuyor. Kurallarla değil de içgüdülerinizle ilerleyin. Annelik içgüdüsü diye bir gerçek var çünkü. Sizce pandemi süreci çocukları nasıl etkiledi? Pandemi süreci maalesef ki herkes gibi çocukları da çok olumsuz etkiledi ve bunun çocuklar üzerinde ki etkilerini aslında zamanla daha ayrıntılı göreceğiz. Mesela Emir tam etrafı keşfetme, arkadaş edinme, oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşmayı öğrenme, yaşıtlarıyla oyun oynama dönemindeyken eve kapandı ve sadece aileyle zaman geçiriyor. Yabancı insanlara karşı hep tedirgin. Yaşıtlarıyla oynamak nedir bilmiyor. Hiç arkadaşı olmadı. Bu süreç bittiğinde adapte olamamasından tedirgin kalmasından endişe ediyorum. Maalesef çocuklarımız kötü bir döneme denk geldi. Sosyal medyada geniş bir kitleye hitap ediyorsunuz hiç negatif tepki aldınız mı? Geniş bir kitleye hitap etmek zor. Çünkü birçok farklı görüşe, zevke sahip insana hitap ediyorsunuz. Bu nedenle bir yazı yazarken 3 kere düşünüp yazarım. Birilerinin kalbini kırıp, üzer miyim acaba diye düşünürüm. Örneğin paylaştığım şey “Doğru böyle ve bunu yapmalısınız" şeklinde değil de "Bu durum bizde böyle gelişti" şeklinde yaparım paylaşımımı. Bu nedenle hiç kötü yorum almadım diyebilirim. Aksine her gün beni mutlu eden birçok mesaj alıyorum. Günümüzde çocuklar çok erken yaşta yeteneklerini keşfetsinler, bir beceriye sahip olsun diye kurslara, özel derslere gönderiliyorlar. Anne babaların bu tutumuna nasıl bakıyorsunuz? Baskı kurmak değil ancak yönlendirme yapmak bence doğru. Ben ona seçenekler sunmalıyım ki o hangi alanda yetenekli olduğunu hangi alana yönelmek istediğini keşfetsin. Emir’in sporla ilgilenmesini çok istiyorum. Ata binmesini, müzik aleti çalmasını, yüzmesini, dansla ilgilenmesini isterim. Ancak ben bunları istiyorum diye onu istemediği bir alana yönelmesi için zorlayamam. Kısaca özetlemem gerekirse; bence çocuklar ilgi alanlarını kendileri keşfetmeli ve aileler de bu konuda fırsat tanımalı. Babalar sizce bu hikayenin neresinde kalıyor? Babalar çocuk büyütürken nasıl davranmalı? Babalar bu hikayenin baş kahramanlarından birisi bence. Annenin tam yanında. Çünkü bir anne olarak istediğiniz kadar güzel şeyler öğretin sevgiyi, saygıyı öğretin, eğer çocuk evde baba figüründe bunları görmüyorsa maalesef eksik kalıyor. Anne tek başına yeterli olamıyor. Annenin öğrettiği her şeyi, babanın evde eşine çocuğuna ailesine karşı olan davranışları pekiştiriyor. Bu sebeple bir çocuğun yetişmesinde anne kadar babanın da rolünün çok fazla olduğunu düşünüyorum. Preeklampsi nedir? Preeklampsi, yüksek tansiyon ve başka bir organ sistemine, – en sık karaciğer ve böbreklere – verilen hasar belirtileri ile karakterize edilen bir gebelik komplikasyonudur. Genellikle kan basıncı normal olan kadınlarda 20 haftalık hamilelikten sonra başlar. Tedavi edilmezse anne ve bebek için ölümcül olabilir. Esra KAPAR / Özel Haber