Genel Başkanlığını eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun üstlendiği Gelecek Partisi’nin illerdeki teşkilatlanma çalışmaları sürüyor. Gelecek Partisi İzmir Kurucu İl Başkanı olarak Cem Kavur, partisinin çalışmalarını ve gelecek hedeflerini Ege Telgraf’a anlattı. - 23 Ocak’ta yola çıktınız. Neredeyse iki aylık bir süreci geride bırakıyorsunuz… Kuruluş gününden bu yana çalışmalarınız nasıl gidiyor? Kurulmadan önce de bir altı aylık çalışma sürecimiz vardı. Bu süreç içinde arkadaşlarımızla güçlü bir ekip oluşturarak belirli komitelerin zeminini hazırladık. Bu komitelerimizle toplantılar ve Ar-Ge çalışmaları yaptık. Bu çalışmalar esasıyla hareket ettik. Normalde yönetimlerin 45 günde teslim edilmesi lazımdı. Ankara’da bu kentin yapısının diğer kentlere nazaran çok daha farklı olduğunu bu yüzden de farklı bir çalışma yöntemi izlemek istediğimi dile getirdim. Herkes yönetimi kurar, sonra teşkilatı oluşturur. Ben de ters bir yöntem izlemek istedim. Çünkü burası İzmir. Önce teşkilatı oluşturuyoruz, teşkilattan bize isimler gelecek. Teşkilat eğer hazır olursa sahada da sizler hazır olursunuz. O yüzden öncelikle teşkilata önem verdik. Herkese kızma, darılma ve gücenmenin olmaması gerektiğini, kim en iyi hizmet edecekse onunla yola çıkılacağını söyledik. Çok kısa bir süre içinde yönetimimizi teslim edecek ve bununla da birlikte 4 ila 5 ilçemizin başkanlarını açıklayacağız. İlk hedefimiz 11 Nisan’a kadar 10 veya 11 tane ilçe başkanını atayıp teşkilatlarımızla birlikte Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nu karşılamak. Böylelikle tam anlamıyla İzmir’de kurulmuş olacağız. Umarız, istediğimiz gibi tüm çalışmalarımızı tamamlarız. Mayıs ayı veya nisan sonunda da kongremizi gerçekleştirerek, haziran ayındaki büyük kongreye hazır olacağız. - Henüz il binasının resmi açılışını gerçekleştirmediniz ancak burada gördüğümüz kadarıyla şimdiden aktif bir çalışma ortamınız var… Henüz il binamızı açmadık ama çok dostumuz, misafirlerimiz var. Hemen hemen iki günde bir toplu rozet takımı gerçekleştiriyoruz. Her bölgeden insanımıza ulaşmak, onları ekibimize dahil etmeye çalışıyoruz. - Biraz Gelecek Partisi’nden bahsedelim… Gelecek, Türkiye için ne ifade edecek? Parti tüzüğümüzün birinci maddesi insan üzerine. O’su, bu’su, şu’su yok. Sadece insan. Bize göre sadece iki çeşit insan var; iyi ve kötü. Biz iyi insanları bulmak için yola çıktık. Ben Konak’ın Eşrefpaşa semtinde doğdum, büyüdüm… Orada bir yanda Giritli göçmenler, bir yanda Romanlar, bir yanda doğudan gelen kardeşlerimiz, bir yanda da levantenler vardı. Biz çocukluğumuzda hiç kimsenin kimseyi dinini, dilini, ırkını sorduğunu görmedik. İzmir bu yüzden ayrı bir şehir. Şunu söylemek istiyorum; yaklaşık 4 ila 5 senedir İzmir’de bile insanlar birbirini sorgulamaya başladı. Gelecek Partisi’nde gerçek İzmir’in mozaiğinin olduğunu görüyorum. İlk defa bir Roman, bir Ermeni ve bir Hristiyan vatandaşımız bir siyasi partinin kurucular kurulunda yer alıyor. Partimiz, İzmir gibi… - Daha önce de siyaset üzerinde çalışmalarınız oldu. Sizin Gelecek Partisi’ne geçmenizdeki en önemli neden neydi? Ben Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu ile 2015’ten beri sürekli görüşüyorum ama son 1.5 senedir birlikte hareket ediyoruz. Bugüne kadar kendime hep vatansever diyordum ancak Genel Başkanımızla tanıştıktan sonra onun vatanseverliği ile benimkinin arasında bile çok büyük fark var. Onu görmeden önce bir insanın vatanını bu kadar sevebileceğini aklımın ucundan bile geçirmezdim. Tam bir vatan sevdalısı. Bu ülke için ne yapması gerektiğini 24 saat düşünen bir kişi. Kadrosu ciddi akademisyenler ve halktan oluşuyor. Tam anlamıyla iki tarafı harmanladı. Akademisyenler, aslında siyasette zorlanılan bir ekiptir. Normalde sokağa inmeyi çok bilemezler. Ancak, partimiz içindeki akademisyenlerin sokakta ne kadar başarılı olduğunu gözlerimle görünce istisnaların da olabileceğini fark ettim. Tüzüğümüz ve yönetimlerimiz hazırlanırken Politika İzleme Birimi kuruldu. Şu anda bütün bakanlıkların gölge kabinesi var. - Bu konuyu biraz daha açıklar mısınız? Politika İzleme Birimi neler yapıyor? Örneğin, şu anda İçişleri Bakanlığı için partimizde bir izleme birimi var. Birimimiz, bakanlıkta ne yapılıyorsa, tasarılar, kanun hazırlıkları veya o gün insanların başına gelen vakalarla ilgili araştırmalar yapıyor. Yapılan araştırmalar sonucunda bir sonuç hazırlanıyor ve ne yapılması gerektiği ve çözüm önerileri konusunda çalışmalar yapılıyor. Tüm bakanlıklar için bir gölge kabinemiz var. Bunu ben de İzmir’e uyarlamaya çalışıyorum. - Anladığım kadarıyla ‘Biz kurulduk, artık varız’ diyerek siyaset içinde yola çıkmış bir anlayış izlemiyorsunuz. Toplumla ilgili projeler üreterek fayda sağlamaya da çalışıyorsunuz… Kesinlikle. Ziraat Fakültesinden 15 tane hocamızla çalışmalar yapıyoruz. Onlar tarım ve hayvancılık üzerine kentimizin eksiklerini belirleyerek proje üretmek amacıyla emek sarf ediyorlar. Bu da hem geleceğe yönelik politikalar üretmemizde faydalı oluyor hem de yaşadığımız coğrafyayı daha yakından inceleme fırsatı buluyoruz. Ben önce kendi şehrime bakıyorum. Önce kendi şehrime elimden ne geliyorsa yapmam lazım. Benim zaten burada ürettiğim proje doğru ve yararlıysa, ülke geneline yaydığımız zaman zaten işimizi yapmış oluyoruz. - Araştırmalar yaptığınızı söylüyorsunuz. Peki, o zaman şu anda İzmir’in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ve şunu sormak istiyorum; elde ettiğiniz sonuçlar sonrasında belirli temaslarınız olacak mı? Ben kendimi profesyonel İzmirli olarak değerlendiriyorum. Sadece siyasetin içinde de değil, dışında da profesyonelim. Kentimize baktığımızda ilk önce söyleyeceğim şey yaşadığımız kentin belirli bir markası yok. İzmir liman şehri mi? Turizm şehri mi? Değil. İzmir aslına bakıldığında her şey olabilir; liman şehri, turizm şehri, sanayi şehri… Ancak hiçbir şey değiliz. Bunun da nedeni tek bir konu üzerine odaklanamamamız. Kentimizin bir sağlık şehri olmasını çok isterim. Keşke yaşadığımız şehir, sağlık turizminin en üst düzeyde yapıldığı bir yer olsa. Termallerimiz var ama kullanamıyoruz. Dünyanın en iyi oksijenine sahip Karaburun var, kullanamıyoruz. Doğru düzgün bir konaklama yerimiz dahi yok. Emekli şehri gibi… Bunu sadece hükümetten de beklemek doğru değil. Belediyeler de ellerinden geleni yapacak, kente yatırımcı getirecekler. İkinci sorunuza gelecek olursak, elbette ki temaslarımız da olacak. Ben hazırladığım projeyi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de götürürüm, hükümet kanadındaki yetkililere de… Tüm çalışmalarımızı kentimiz için yapıyoruz. İzmirli zaten doğru iş yapanı görür. Doğrudan hiçbir zaman şaşmamıştır. İzmir’le zıtlaşmayacaksınız, onu zorlamayacaksınız. İzmirli ne yapacağını her zaman bilir. - Genel merkezin İzmir’e bakış açısı nasıl? Türkiye’de Konya var, İstanbul var ama genel merkezimiz belki de en yüksek oyu alabilecekleri şehir olarak İzmir’in görüyor. ‘Çünkü samimiyiz, doğruyuz’ diyorlar. Yönetimler kurulurken Genel Başkanımız ile aramızda çok sıcak bir diyalog oldu. Kurucular kurulundan üyelerimiz, genel başkan yardımcılarımızın isim vermesini planlanıyordu. O an Genel Başkanımız bana, ‘Size liste verecekler ama sen istediğini al. Siz İzmirli’siniz’ dedi. Daha koordinatörümüz bile İzmir’e gelmedi. Çünkü İzmir’in İzmirliler’e ait olduğunu düşünüyorlar. Bugüne kadar kentimizde yaşanılan en büyük sıkıntı bu. İzmirli, kendini Meclis’te temsil eden vekillerinin neredeyse hiçbirini tanımıyor. Daha da acısı, teşkilatlar kendi partilerinin milletvekillerini tanımıyor. Biz İzmir’de bunu istemiyoruz. İzmir’de siyaset bloklar haline gelmiş. İnanıyorum ki bu süreçte kentimize yakışır bir siyaset izleyeceğiz. Zaman zaman görüyoruz, bazı siyasiler kentin faydası için ortak bir masaya oturuyor. Ben de kendi adıma şunu söyleyebilirim, bu vatana hainlik yapmayan herkesle aynı masaya otururum. Hatta bunu gururla yaparım. - Parti olarak şu anda gündeminizde erken seçim var mı? Eğer böyle bir durumla karşılaşırsak, Gelecek Partisi olarak potansiyelinizi nasıl görüyorsunuz? Bana göre var, bence genel merkezimizin de gündeminde erken seçim vardır. Süreç iyi gitmiyor, ekonomi çok kötü. Ayrışmalar başladı. İç ve dış politikalarda sıkıntılar var. Olur mu, olmaz mı çok bilinmez ama bana göre süreç oraya doğru gidiyor. Çok da uzak bir zaman olmayacağa benziyor. Gelecek, bize çok şey gösterecek. Partimiz çok kısa bir süre önce kuruldu. Ancak baktığınızda söylenen rakamlar ve yapılan anketlere göre şu anda baraj civarında olduğumuzu söyleyebilirim. Bize göre yüzde 9 ila 11,5’luk bir kotadayız. En son dışarıda yapılan anketlerde 6,5 olarak görülüyordu. Bakın bu noktaya 0,1’den geldik. Bu kadar kısa sürede bu rakamların gayet iyi olduğunu düşünüyorum. Şu anda halkta büyük bir tepki var. Yüzde 35’lik bir kararsız kesim var. Biz o kayıp olan oya talibiz. - Son olarak İzmir’e bir mesajınız var mı? Geleceğimize sahip çıkmak istiyorsak iyi insanlar siyaset yapmalı. Hangi parti olursa olsun, mevcut olan siyasi partilerin tamamında iyiler görev alsın. Eğer bir söz söyleme hakkımız olacaksa bunu siyasetle birlikte yapacağız. Biz de bu yüzden kentimizdeki tüm iyi insanları da aramızda görmek istiyoruz. Yağmur Gülü / Özel Haber
Editör: TE Bilisim