Seferihisar merkezli 6,9 şiddetindeki deprem İzmir’de, üzerinden yıllar geçse de etkisi devam edecek yaralar bıraktı. Bayraklı'nın çeşitli noktalarında süren hasarlı binaların yıkım çalışmaları etrafında meraklı kalabalıkları topladı. Ancak, hemen her köşe başında rastlanan ağır ve orta hasarlı bu binaların yıkımı esnasında çevresinde toplanan vatandaşların tehlikeli seyrinin yanı sıra, bölgede yaşayanlar da gizli bir tehlike ile karşı karşıya. Bina enkazından havaya karışan asbest gazının uzun vadede solunum yolu hastalıkları ile kansere yol açabileceğini hatırlatan çevre mühendisleri bölgenin özel alan ilan edilmesi için çağrı yaptı, vatandaşları da dikkatli olmaları konusunda uyardı.

‘KONTROLLÜ YAPILMALI’

Deprem sonrasında Bayraklı'da yaşanan çevresel tehdide ilişkin Ege Telgraf'a önemli açıklamalarda bulunan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay “Biz bölgede yapılan enkaz kaldırma ve yıkım çalışmalarına dair henüz detaylı bir bilgi alamadık. Bu faaliyetlerin planlı bir şekilde, belli bir program çerçevesinde yapılmasından yanayız. Bunun kontrollü bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini ifade etmiştik. Şu anda ilgili idareler yıkım çalışmalarının ne kadar süreceği ya da nasıl işleyeceğine dair resmi bir açıklama yapmadı. Bu açıdan bir şey söylemek zor. Hepimiz doğal olarak depreme odaklandık. Büyük acılar yaşandı. Fakat deprem sonrasında yürütülen çalışmalar programlı, sağlıklı ve kontrollü şekilde yürütülemezse, bunun çevre boyutu eksik bırakılırsa çok daha farklı sorunlar ile karşılaşabiliriz. Hem çevre sağlığı, hem de halk sağlığı açısından yeni tehditler söz konusu olabilir. Şu anda bölgede ciddi bir yıkım çalışması var. Bu alanların etrafı yerleşim alanlarıyla çevrili. Yine bölgede çadırlarda kalan çok sayıda vatandaşımız var. En basitinden bir binanın yenilendiği kentsel dönüşüm sürecinde dahi bina yıkımları sırasında oluşabilecek olası hasarlardan, zararlardan hep söz ediyorduk. Normal koşullarda bile atık envanterleri, asbest envanterleri ve benzeri envanterlerin çıkarılarak ona göre koruyucu önlemler alınarak yürütülmesi gereken çalışmalar olduğunu söylemiştik. Şu anda karşımızda hasarlı binalar var. Burada aynı şey söz konusu değil. Haliyle o bölgede evi olan, orada yaşayan, yıkımları izleyen insanlar ve orada çalışanların çok daha kontrollü olması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

‘YILLAR SÜREBİLİR!’

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil İnay Kınay, yıkım faaliyetleri tamamlansa dahi depremin etkisinin yıllarca süreceğini hatırlattı. Kına, şöyle konuştu; “Bu konuda özellikle vatandaşlarımıza büyük görev düşüyor. Bu açıdan bakıldığında enkazın çevresinde hem can güvenliği açından, hem de sağlık açısından bulunulmaması gerekiyor. Bunu özellikle söylüyoruz. Yıkım işlemini gerçekleştiren ekiplerin de özel koruyucu önlemler alması lazım. Afet yönetimi, çevre ve risk yönetimi bir uzmanlık sürecidir. Her türlü eksik ve aksaklık burada kendisini gösteriyor. Yaşanan bu durumun daha büyük sorunlara yol açmamasını diliyoruz. Bu süreç aslında yılarca devam edecek. Yıkımlar esnasında anlık olarak zaten etrafa bir toz bulutu salınıyor. Ancak bu çalışmalar devam ettiği için yoğunluğu farklı olacak şekilde fark ettiğimiz ya da fark etmediğimiz birçok maddeye maruz kalıyoruz. Çalışmalar devam ettiği müddetçe bu çevresel etkileri de devam edecek. Bu zamanla azalabilir, artabilir de. Bu tamamen çalışmaların yoğunluğuna ve süresine bağlı. Tüm bu işlemlerin koordineli ve koordineli biçimde yürütülmesi lazım. Sonuçta ciddi bir toza maruz kalınıyor. Enkazdan çıkan bu tozların içerisinde binalarda kullanılan malzemelerin ortaya çıkmasıyla birlikte özellikle asbest ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Solunum yoluyla vücuda giren asbestin solunum yolu hastalıkları ve kansere varan etkileri olabilir. Bunlar anlık olarak ortaya çıkmasa bile uzun vadede o etkiye maruz kalma süresi ile birlikte karşılaşılacak riskin boyutu da artabilir. Asbeste ne kadar maruz kalındığına göre yaşanacak olası sağlık risklerinin boyutu da değişebiliyor. Bu bölgenin özel alan olarak değerlendirilmesi ve yürütülen çalışmalara yönelik tedbirlerin alınması, ayrıca uzmanlar kontrolünde sürecin sürdürülmesi gerekiyor.” Erman Şentürk / Özel Haber