Çin'in Wuhan kentinde başlayarak bütün dünyaya yayılan korona virüsü Türkiye'de de etkisini göstermeye devam ediyor. Getirilen yasaklar ve yetkililerin çağrıları vatandaşın evde kalmasını sağladı. Bu durum kadın şiddeti ve cinayetlerine de yansıdı. Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu’nun yayınladığı veriler ışığında, evden çıkmama çağrılarının yapıldığı 11 Mart’tan, 31 Mart’a kadar geçen 20 günlük karantina süresince toplamda 29 kadın cinayeti işlendiği ve 9 kadının şüpheli bir şekilde ölü bulunduğu belirtildi. Raporda 23 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilemediği ve sayılara bakılarak korona virüs günlerinde kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılındığı ifade edildi.

‘ÇOK ZOR BİR SÜREÇ’

Kadın cinayetlerinin korona virüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında ev izolasyonu süresince arttığını belirten Kadın Haklarını Koruma Dernekleri Federasyonu Ege Temsilcisi ve Kadınları Koruma Derneği Başkanı Engin Demir, “Elbette sebep ve sonuçlar birbirine bağlı. Özellikle insanlar virüs nedeniyle evde kaldıklarında, sorunlar büyüyor. Erkekler ve kadınlar uzun süre evde kalmaya alışık değil, boş kalınca ne yapabileceğini bilemeyen insanlar var. Kendini oyalamak, kitap okumak gibi aktiviteler yapılmıyor. Erkekler ise eşlerine yardım etmek gibi bir durum içinde bulunmuyorlar. Kadın evde her şeyi zaten yükleniyor... İnsanların morali bozuk ve bir belirsizlik söz konusu hiç birimiz önümüzü göremiyoruz. Stres atacak bir konu olmayınca, sokağa çıkamayınca bu durum daha büyük sıkıntıların önünü açıyor” dedi.

‘HEP KADINLAR GELİYOR’

Şiddet konusunda olumlu bir tabloya sahip olmadığımızın altını çizen Demir, “Artık psikolojik danışma hatları var fakat 95 yılında yerel yönetimde ve hükümet içerisinde bir danışma merkezi bile yoktu... O zamandan bugüne değişmeyen bir şey var, bu merkezlere hep kadınlar geliyor. Şiddet konusundan vazgeçmek veya iyiye gitmek yok. Bunca sene dernek kapsamında açtığımız danışma merkezine bir tek erkeğin dahi danışmaya geldiğini görmedim. Çözüm odaklı olamıyorlar. Bu konuda öncelikli olarak erkeklerin eğitimini sağlamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘ACİL DURUM HATTI OLMALI’

Evde uygulanan şiddetin asıl nedeninin empati eksikliği olduğunu söyleyen Demir, “Çözüm odaklı olmayı denemek zorundayız. Acil durumlar için bir hattın açık olması özellikle bu süreçte yerel yönetimlerde, belediyelerde iyi olur. Çözüm odaklı baktığımızda medya yine çok önemli bir unsur. Bu anlamda, yerel yönetimlerin yerel televizyonlar açmaları bu bilincin oturmasında çok elzem. Kadınların eğitilmesine ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair programlar yapılmasını gerekli ve değerli buluyorum. Bu tarz kriz dönemleri çok uygun bu tarz değişim ve dönüşümler için” açıklamalarında bulundu.

‘HÜKÜMET ELE ALMALI’

İzmir’de 48 kadın derneğini temsil eden İzmir Kadın Kuruluşları Birliği’nin (İKKB) Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter de kadına şiddet konusunda toplumda her bireyin yapabileceği bir takım eylemler olduğunu belirtti. Serter, “Bu konuda bir strateji uygulamak gerekirse sürdürülebilir çözümler sağlayabilmek adına hükümetin bu konuya sahip çıkması gerekir. Bizler elimizden geleni yapıyoruz. Hükümetin bir politika olarak ortaya koyup, bir strateji geliştirmesi gerekir. Tüm aileler eve kapandı ama asıl olarak bu iş bittiğinde sorunlar daha görünür olacak. Hangi kadınlar hangi travmaları yaşamışlar bunları göreceğiz. Bütünsel olarak ele alınıp, aklı başında bütün erkeklerinde bu konuya sahip çıkması lazım. Herkes ekmeğin peşine, sağlığın peşine düştü ama evde olanların yansımasını bizler daha sonra çok acı bir şekilde göreceğiz. Bu nedenle bir yardım hattı oluşturulabilir elbette. Talep edilebilir, Büyükşehir Belediyesi’nin hayır demeyeceğini düşündüğüm çözüm yollarından biri olurdu bu” diye konuştu.

‘TEK TEK TAKİP EDİYORUZ’

Kadına şiddet ve cinayetin evde izolasyon süresinde dahi takipçisi olduğunu dile getiren Serter, “Kadınlar yine temizliği yapıyor, engelli veya yaşlı varsa bakıyor, yemeği yapıyor belki alışverişe bile kadınlar gidiyor... Hep birlikte başaracağız eğer başaracaksak. Kadın katillerinin aftan yararlanmasını asla istemiyoruz. Evdeyiz ama takip ediyoruz. Sesimizi çıkarmaya gayret ediyor, politikalara etki etmeye çalışıyoruz. Kırk sekiz derneğimiz ile birlikte ne yapabiliriz hep düşünüyoruz. Tabi asıl gelecekte ne yapacağız. Bu anlamda konuya odaklanmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber