Bu sene ilk kez uygulanan belli yerlerde iki saat kırk dakika molalar vererek misafirlerimize unutulmaz bir yolculuk yapma fırsatını da sunuyor. Yaşanmadan hiçbir şey bilinmiyor. Bu molalar nedendir, nereleri gezilebilinir, bu kadar kısa zamana ne sığdırılır diye düşünenler olabilir elbette.

TAM BİR KÜLTÜR TURU

Ancak yaşamak çok başka. Büyüleyici bir yol hikayesi. Hangi güzergah olursa farketmez. Kars’a gelirken veya dönerken. Tek yapmanız gereken Turistik Doğu Ekspresi ile bu yolculuğa çıkmanız. Çünkü gerçek anlamda cennet gibi bir ülkeye sahip çok şanslı insanlarız. Bunu da tabii ki, gezip görerek öğrenmek tarif edilemez bir duygu. Eğer Ankara’dan TURİSTİK DOĞU EKSPRESİ ile yolculuk yapar isek yolculuğumuz adeta bir şölen.

İLİÇ-ERZİNCAN-ERZURUM

Sabah saatlerinde İliç, öğle saatlerinde Erzincan ve akşam saatlerinde de Erzurum’da molalarımızı veriyoruz. Bu yerlerde bizleri bekleyen araçlarımıza binerek hemen gezilecek yerleri geziyor üstüne bir de yeme-içme, küçük alışverişler yapma imkânı da bularak trenimize geri dönüyoruz. Yol boyunca yaşadığımız güzellikler ise bu yolculuğumuzu adeta taçlandırıyor.

DİVRİĞİ-BOSTANKAYA

Turistik Doğu Ekspresi yolculuğumuz Eğer Kars’tan başlıyor ise bu kez de öğleye doğru Divriği ve akşama doğru da Bostankaya’da molalarımızı veriyoruz. Bu gün sizlere dönüş güzergâhımızdaki Divriği’den söz edeceğim. 15-19 Ocak tarihli turumuzda Kars’ta gerçekleşen, herkesi şaşırtan ve keyiflendiren gezimizin ardından 17 Ocak’ta trenimize bindik. Trenimiz iki saat rötarlı olarak Divriği’ne geldiğinde caddelerinden hızlıca yol alarak, ancak gitme fırsatını bulamadığı Divriği caddelerinden hızlıca yol alarak Mühürzade Konağı’na gittik.

MÜHÜRZADE KONAĞI

Yurdu demirağlarla ören, Nuri Demirağ Buradaki yetkililerden hem konağı tanıtan hem de Nuri Demirağ’ı tanıtan bir sunum harikaydı. Türkiye’deki demiryollarını döşeyen bu kişiye Atatürk tarafından Demirağ soyadının verilişini, ilk uçak fabrikasının kuruluşunu hayretler içinde dinledik. İnanılmaz örnek girişimcimizi tanımaktan çok mutlu olmuştuk. Bir sonraki yazımda daha geniş yazacağım burayı. Çünkü bu gün sizlere Divriği- Ulu Camii’den de söz etmek istiyorum.

ŞAHESER

Hızlıca Mühürzade Konağından çıkıp Ulu Cami’ye geldik. Çünkü anlatım başlamıştı. Geldiğimizde restorasyonda olan içeri girilmeyen bir şaheser ile karşılaştık. Anlatım Mustafa Yıldırım tarafından yapılıyordu. Öyle bir şaheser vardı ki, karşımızda herkesi fazlası ile büyülemişti.

EVLİYA ÇELEBİ

Aslında önemli başyapıtlarımızdan biri olan bu tarihi camii ve hastane için en doğru ifadeyi Evliya Çelebi kullanmış. Evliya Çelebi "Elhasıl medhinde diller kasirdir." (Övmek için söz yetişmez.) (1650) demiş Divriği Ulu Cami için. Anadolu Selçuklu döneminde yapılan Ulu Camii, Süleyman Şah'ın oğlu Mengücekli beyi Ahmet Şah tarafından, Darüşşifa ise eşi Melike Turan tarafından yaptırılmış. Yapımı 15 yıl sürmüş ve 1243 yılında tamamlanmış. Baş mimarı Muğis oğlu Ahlatlı Hürrem Şah. Darüşşifa Camiye bitişik olan bu bölüm içerideki kanal ve havuzdan gelen su sesi ve tasarım harikası akustiğinde çalınan ney ile akıl ve sinir hastalarının tedavilerinde kullanılmış. Daha sonra da medrese olarak hizmet vermiş. Camiyi yaptıranların aileleri ve mimarların kabirleri de burada yer alıyor. Divriği Ulu Cami, nasıl bir değer olduğu bilinmeden kasaba cami olarak uzun yıllar hizmet vermiş. II. Dünya Savaşı sırasında Dolmabahçe sarayından bazı eşyalar buraya taşınmış ve depo olarak kullanılmış. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmış. MEŞHUR ETLİ PİLAV Emine Karagöl’de yenir… 800 yıllık bir geçmişi olan bu etli pilavı yanında hoşafı ile bakır sinilerde yemeden asla dönmeyin. Bayram ve düğünlerin vazgeçilmezi. Tarihi çarşıdaki kadın girişimci Emine Karagöl’de bu lezzetle buluştuk.. Tadı hala damağımızda.. Mutlaka ama mutlaka buralara gelin, görün, yaşayın… Sevgi ve sağlıkla… Bircan Şahin TAĞIL / Özel Haber