Hayvanları koruma kanunu olarak da bilinen 5199 sayılı yasada yapılan düzenleme geçtiğimiz günlerde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girerken, yeni tartışmaları da beraberine getirdi. HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) İzmir Temsilcisi Esin Önder, çıkartılan yasasının sorunları çözmekten uzak olduğunu ve ısrarla dile getirdikleri birçok talebin görmezden gelindiğini belirterek sitem etti. Kamuoyunda uzun süren tartışmaların ardından resmen yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’na dair değerlendirmelerde bulunan HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder, "Çıkartılan yasanın ilgili bir maddesine göre eziyet gören ya da şiddete maruz kalan sokak hayvanları için vatandaşlar şikayette bulunamayacak. Ancak ilçe tarım müdürlükleri veya il tarım müdürlükleri şikayette bulunabilecek. Yani yetki onlarda. Yasanın belki de en kötü maddesi bu. Bu kurumlar bu gibi durumları nasıl takip edecekler? Bunu yapmamak için böyle bir madde koyduklarını düşünüyor. Zaten adliyeler çok yoğun diye bir türlü kanunu çıkartamamışlardı. En sonunda da bunu buldular. Nasıl olsa bu makamlar şikayet etmezler diye düşünmüş olmalılar. Ancak bizim gibi sivil toplum örgütleri bu gibi istenmeyen durumların ve üzücü olayların takipçisi olur, baskı kurarsa, yetkili il ve ilçe tarım müdürlüklerine şikayette bulunursa bir şeyler yapılacak. Belki o zaman zorla şikayette bulunurlar. Artık bu yasa böyle çıktı. Bunun güncellenmesi ya da yeniden değişikliğe gidilmesi beklemiyoruz. Yasa bu hali ile tam bir AKP yasası olmuş. Onca komisyondan, onca tartışmadan sonra çıka çıka böyle bir yasa çıktı. Dernekler, HAYTAP olarak bizler sürece dahil olmaya görüşlerimizi ve taleplerimizi sunmaya çalıştık. Ama ancak bu kadarı oldu. Hiçbir görüş kabul edilmedi. Kendilerine göre bir şeyler yaptılar, oldu. Yasa mevcut hali ile hayvanları korumaktan ve koşulları iyileştirmekten çok uzak. Bir tek işlenen suçlar kabahatler kanunundan çıktı ve suç oldu" dedi.

‘YAPTIRIM YOK’

HAYTAP İzmir Temsilcisi Önder şöyle devam etti:"Çıkan bu yasa ile birlikte yerel yönetimlere sorumluluklar yüklenmesini ve görevlerini yapmayan kurumlara da yaptırım uygulanmasını bekliyorduk. Ancak bunda da bir gelişme yok. Sadece 25 bin nüfusu geçen ilçelerde barınak açma zorunluluğu var. Fakat bu noktada görevini yerine getirmeyen ilçelere yaptırım yok. Özellikle nüfusu az olan yazlık ilçelerde her yıl yaşanan sıkıntılar aynen sürecek gibi duruyor. Bunun dışında evcil hayvanların üretimi ile ilgili yapılan somut hiçbir şey yok. Sadece ve sadece pet shoplar içerisinde hayvan satışı kısıtlanmış ama bunun yerine de kataloglar üzerinden satılabilir ifadesi getirilmiş. Yani gidip pet shopta katalogdan evcil hayvan beğeneceksiniz, onlar da gidip çiftlikte üretilen canlıyı getirip size para karşılığında satacak. Biz, en az beş yıl ya da uzun vadede on yıl üretim durdurulsun demiştik. En azından bu süreç zarfında barınaklardan ve sokaklardan hayvanları sahiplenmek cazip hale getirilebilirdi. Kısırlaştırma ve tedaviler bu yolla belediyeler aracılığı ile bir süre ücretsiz yapılır, hayvan sahiplenmek teşvik edilebilirdi. Deve güreşleri halen serbest. İsmen hayvanat bahçeleri olmasa bile doğal yaşam parkları halen açılabilecek. Aslında bu ikisi aynı şey. Tüm bunlar bir yana, evcil hayvanların kayıt edilmesiyle ilgili gelişmeler gerçekten ilginç. Evcil hayvanlara çip takılmaz ve kayır edilmez ise ceza getirilmiş. Ama bu zorunluluk değil, isteğe bağlı. Evinize aldığınız bir hayvanı sokağa attığınızda bunun cezası iki bin lira civarında komik bir rakam. Bunun yeterliliği ise tartışmalı." Erman Şentürk / Özel Haber