Gerek küçükbaş gerekse büyükbaş hayvancılık ile geçimini sağlayan üreticiler, artan maliyetler karşısında büyük sıkıntı yaşıyor. Ulusal Süt Konseyi tarafından en son geçtiğimiz yıl açıklanan 2 lira 80 kuruşluk litre başı alım fiyatı üreticileri tatmin etmezken, artan yüzde 60’lık maliyetler nedeniyle besiciler elindeki hayvanları en verimli döneminde nakit paraya çevirmenin derdine düştü. Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, Türkiye’de yüksek hayvan sayısına karşılık verimin oldukça düşük miktarda olduğuna dikkati çekerek, “Bugün üreticilerimiz elindeki hayvanı ister istemez kesime göndermek zorunda kalıyor. Çünkü maliyetler kendisini kurtarmıyor. Hayvanlar kesime gidiyor, bu bir gerçek. Aslında üretici kolaya kaçmıyor, tam tersine zorlanıyor. Masraflarını karşılamakta zorlandığı için ve bir yandan da hayatını idame ettirebilmek için elindeki hayvanları üretimde kullanmak yerine kesime gönderiyor. Buna özellikle dişi hayvanlarda rastlıyoruz. Hayvancılarımız elindeki hayvanları beslemek yerine maliyetler ile baş edemediği için bu yolu seçiyor.” dedi.

YÜKSEK MALİYETLER…

Yem fiyatlarının yüksekliğine vurgu yapan Çiftçi, “Yemin hammaddesinde tamamen dışarıya bağımlıyız. Mera hayvancılığımız düşük olduğu için ilave yem bitkileri üretiminde de zorlandığımızdan ötürü bunu yaşıyoruz. Elimizdeki yem bize yetersiz, maliyetler yüksek. Son zamanlarda yaşadığımız bir olay var; yem maliyetlerinde meydana gelen artışlar süt fiyatlarımıza yansımadı. Ulusal Süt Konseyi yeterli bir fiyat açıklamadı. Bu da üreticinin beklentilerini karşılamadı. En son bir yıl kadar önce açıklanan 2 lira 80 kuruşluk fiyat halen değişmedi. Ama süt fiyatları aradan geçen 12 aya rağmen değişmezken, yem fiyatları ise yüzde 60 arttı. Üreticinin yüzde 40’a yakın zararı var. Çiftçilerimiz üretmek yerine hayvanlarını kesime gönderiyor. Bu durum böyle devam ederse, ileride hayvancılığımızı olumsuz etkileyecek. Biz buna benzer bir durumu 2015-2016 yılları arasında yine yaşamıştık. 24 ay boyunca sabit kalan süt fiyatları üreticiye darbe vurmuştu. Şu anda üretici bu fiyatlar altında eziliyor” diye konuştu.

PEKİ, NE YAPMALI?

Çiftçi, üretimi artırmaya yönelik çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: Hayvancılarımızın süt, et gibi ürünler üretmesi daha karlı. Süt hayvancılığında üretici sütü iyi bir fiyattan satarsa üretim yapmak onlar için elbette daha karlı. Zaten üretim sezonunun sonunda, hayvanlar sütten kesildikten ve verim düştükten sonra bu hayvanlar ete dönüşecek. Ürettikten sonra ister istemez elindeki hayvanları kesime gidecek. Verimlilik bittikten sonra. Hayvanlarımız en verimli zamanında kesime gidiyor. Bizim asıl sıkıntımız bu. Daha sonraki süreçte üretime elverişli olan yaşı küçük dişi hayvanlar, yani düveler kesime gidince bu durum gelecek sezonun üretimini de etkiliyor. Bu durumda çiftçi üretime devam etmiyor. Ama bu hayvanların optimum verime gelene kadar beslenmesi lazım. Tabii bu üreticiye masraf. Biz bu durumu 2008 ve 2009 yıllarında meydana gelen krizlerde yaşadık. Bu durumu her dört beş senede yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz 2019-2020 yılı dönemi içerisinde de benzer bir durum söz konusu. Geçtiğimiz yıl bu olayı daha fazla yaşadık. Çiftçi üretmektense hayvanını erkenden kesime göndermeyi tercih etti. Bu hayvancılık alanında gelecekte tehlike arz ediyor. Yani benzer bir kriz kapıda diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

HAYVAN İTHALATI

İthalata dayalı hayvan sayısında artış olduğunu belirten Ferdan Çiftçi “Hayvan sayımız arttı ancak bu durumun kaynağı ithalata dayandığından hayvancılığa yansımadı. Bugün baktığımızda üretimimiz diğer ülkelere göre yüksek çıkabilir. Ama verimlilik açısından değerlendirdiğimizde ülke olarak gerideyiz. Bizde üretimdeki et ve süt miktarı çok düşük. Et alanında neredeyse Avrupa ülkelerinin üçte biriyiz. Hayvan başına aldığımız süt oranında daha kötü bir durum söz konusu. Süt verimliliğimiz halen birçok ülkeye göre düşük. Yeteri kadar ürün alamıyoruz. Bunun en büyük sebebi de üretim maliyetlerinin yüksek olması ve üreticinin hayvanını kesime göndererek bir an önce nakit para ihtiyacını karşılamak istemesi. Ortaya çıkan rakamları hayvan sayısı üzerinden değerlendirmek yanlış. Bu noktada verimlilik baz alınmalı. Canlı hayvan sayısında son yıllarda ithalata dayalı yapay bir büyüme yaşıyoruz. Et üretimi için de büyükbaş hayvancılık yerine küçükbaşa dayalı üretime geçmemiz gerekiyor. Çünkü yem maliyetleri yüksek. Alınması gereken bir diğer acil önlem ise meralarımızı ıslah etmek ve korumak.” dedi. Erman Şentürk / Özel Haber