‘Hem nalına hem mıhına vuracağız’
Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı, 2.943 TL'lik brüt asgari ücretin 308 Euro’ya gerilemesine yol açtı. Türkiye’de 2020 başında asgari ücret 440 Euro, Bulgaristan’da ise 311 Euro’ydu. Bakanlığın Türkiye’de asgari ücretle çalışanların tam sayısı 7 yıldan beri açıklanmazken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2014 yılı verilerine göre, Türkiye’deki kayıtlı işçilerin yüzde 41’i asgari ücretle çalışıyor. Yılbaşında Türkiye’de brüt asgari ücret Euro bazında Bulgaristan’ın üzerindeyken, yıl içinde TL’de meydana gelen değer kaybı ile Bulgaristan’ın gerisine düştü. Türk Lirası’nda giderek artan değer kaybı uluslararası alanda da takip ediliyor. Türk Lirası, geçen hafta da değer kaybederek 1999 yılından beri en uzun süreli haftalık düşüşünü yaşadı. O yıl yaşanan 1999’daki ekonomik çıkmaz, 2001 yılındaki ekonomik krize neden olmuştu. Dokuz haftadır Türk Lirası’nın ABD Doları’na karşı değer kaybetmesinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bu hafta verdiği faiz kararının etkili olduğu belirten Ekonomist Çoşkun Küçüközmen, “Dolar ve Euro borcu varken Fransa boykotu, Suudi Arabistan'ın yaptıkları ile Türkiye çok hızlı balık olmak zorunda. Kurtuluş reçetesi ise ancak dijital ekonomide olabilir” dedi.
Uzundur konuşulan ve gündemi meşgul eden bir soru var. Türkiye’de olası bir kriz dönemi mi var?
Bizler şu an ayrışan bir Türkiye’yiz. Fakat ilginç bir biçimde sadece ekonomik ve finansal anlamda değil. Birçok anlamda ayrışma yaşıyoruz. İçinde bulunduğunuz her dönemin kıymetini bilmelisiniz. Bol keseden bir şey harcamayacaksın. Özellikle zamanı…
Ayrışmadan Türkiye acaba kendine fayda getirecek bir çıkış bulabilir mi?
Bu noktada çıkış kurlarda değil. Artık kur ve faizin bizi bozmasına müsaade etmeyelim. Televizyonu açınca motivasyon düşüyor. Esas bu dönemlerde çalışmayı bırakmamalıyız. İlk etapta yapılacak şey kur ve faize bakarak ekonomi ve finansı değerlendirmemek olmalı. Muazzam bir servetin üzerinde oturuyoruz. Kur ve faiz saplantısından kurtulmalıyız. Krize doğru gidiyoruz. Birçok ülke krize gidiyor. Tansiyonu olan, şeker hastası olan nasıl korona virüsten daha çok etkileniyor diyoruz fakat gençler ve çocuklarda ölüyor. Demek ki dayanıklılık denen şey farklı bir şey. Dayanıklı olabilmek lazım.
Bu perspektiften bakıldığında Türkiye dayanıklı bir ülke mi?
Türkiye kriz bağışıklığı olan ve dirençli bir ülke. Kendi kendine kriz çıkarmada da başarılıyız. 2000 Kasım- 2001 Şubat krizi bize ait kendi yarattığımız krizlerden. 94 krizi de kendi kendimize yaptığımız krizdi. Bu nedenle dürüst olup hem nalına hem mıhına vuracağız.
Bunlar da ilginizi çekebilir