Siyasiler sanıyorlar ki, vatandaş sandığa giderken kendilerine sunulan vaatlere göre karar veriyor. Halbuki öyle olsa, her bol keseden dağıtan bir defa olsun iktidar koltuğuna otururdu. Mesela bir z...

Siyasiler sanıyorlar ki, vatandaş sandığa giderken kendilerine sunulan vaatlere göre karar veriyor. Halbuki öyle olsa, her bol keseden dağıtan bir defa olsun iktidar koltuğuna otururdu. Mesela bir zamanlar Prof. Haydar Baş vardı. Rahmetli, katıldığı her seçimde asgari ücretten başlayıp ev-araba vaadine kadar uzanan neler vaat etti neler. Ama ömrü meclise girmeye bile yetmedi. Mazot “1 TL olacak” diye meydanları dolduran Cem Uzan’ın 2002’deki performansı sakın sizi kandırmasın. O’nu popüler kılan da, farklı duruşu ve halkın söyleyemediklerini söylemesiydi. Benim halkım oyunu neye göre belirler biliyor musunuz? Cüzdanına ve mutfağındaki tencereye… Cüzdan boş, tencere kaynamıyorsa bilin ki bunun sorumlusu kimse çiziği yemekten kurtulamaz. Nitekim 2019 yerel seçimlerine damgasını vuran Türkiye gerçeği de buydu. Pahalılık öyle bir hal almıştı ki, halk pazara bile gidemez haldeydi. Her ne kadar hükümet çareyi manavlık yapmaya kadar götürse de sonuç değişmedi. İktidar için hayati önem taşıyan İstanbul, Ankara gibi kaleler bir anda düşüverdi. Yine benzer bir süreçten geçiyoruz. Tencere bomboş… İnsanlar, ucuz ekmek kuyruğunda. Ama elektrik, doğalgaz, akaryakıt fiyatları füze gibi. Kabaran faturalar boş cüzdanı bile yutacak halde. Derken… İlaca yüzde 20 zam gelmez mi! Hadi ekonominin akışında bunu da normal karşılayalım. Ama bu zammın normal olmayan bir boyutu var. Bu memlekette, 3,5 milyondan fazlası şeker hastası olmak üzere 10 milyona yakın kronik hasta var. Ve bu hastaların kullandıkları ilaçlar devlet tarafından karşılanır. Hoş, giderek yükselen ilaç fiyatları sonrasında her bir reçeteye çeşitli başlıklar altında fark çıkmaya başlamıştı ama neyse. Son zamdan sonra raporlu hastalar için durum daha da berbat oldu. Devlet, raporlu hastalar için ödenen katkı paylarını artırmadı. Katkı payı sabit kalıp ilaç fiyatı artınca, araya yüzde 50’ye yaklaşan fark çıktı. Örneğin şeker hastalarının ensülin değerini ölçmek için kullandıkları çubuklar için ödedikleri fark düne kadar en iyi koşullarda 30 TL iken bir anda 45 liraya çıktı. Tabii katkı payları sabit kaldığı için, raporla temin edilen diğer ilaçların hastaya maliyeti tıpkı çubuklar gibi yükselmiş durumda. Günün sonunda sadece bir şeker hastasının kullanmak zorunda kaldığı ilaçlar için cebinden çıkan para en az 300 lira arttı. Hastalığın seyrine göre bütçeden ayrılan para ise 500 lira ve üstü. Ama gelir aynı. Gelen yok, giden çok. Söyledim ya, bu ülkede raporlu şeker hastası sayısı 3,5 milyondan fazla. Sizce bu insanlar sandığa giderken geçmedikleri otoyollara, görmedikleri havaalanlarına göre mi oy verecek, ilaç için ceplerinden çıkan parayı mı düşünecek? Hele hele siz kalkıp bu insanlara, “sağlık sistemi çağ atladı” diyorsanız… Ben artık yorum yapamayacağım. Ama halkın yorumunu sandıkta göreceğimizden yana en küçük bir kuşkum bile yok.