Pandeminin gerek sağlıksal, gerekse ekonomik açından olumsuz etkilediği iş hayatında tablo giderek daha da kötüleşiyor. Sağlığı ile geçim derdi arasında sıkışıp kalan işçiler yasaklara rağmen eski düzende çalışmaya devam ederken, artan vaka sayıları başta fabrikalar olmak üzere toplu şekilde çalışılan, kalabalık ortamların bulunduğu işyerlerinde ve iş kollarında durumun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. ‘DURUM ÇOK VAHİM’ İzmir'de çok sayıda işçinin çalıştığı metal sektöründe yaşanan son durumu ve pandemiye ilişkin tabloyu Ege Telgraf ile paylaşan DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası İzmir Şube Başkanı Ali Çeltek, “Son saat kısıtlamalarının ardından bazı fabrikalarda çalışma saatleri erkene çekildi. Ancak bizim örgütlü olduğumuz işyerlerinde vardiyalı çalışma sistemi olduğundan ötürü şimdilik değişen bir şey olmadı. Zaten birçok işyerinde işçiler tıpkı eskisi gibi çalışmaya devam ediyor. Bu yasaklardan etkilenen üyemiz pek yok. Baktığımızda zaten sokağa çıkma yasağı olan hafta sonlarında bile birçok fabrika çalışıyor. İşçiler aynı düzende işe gelip gitmeye devam ediyor. Çarkların dönmesi lazım diye açıklama yapıldı ve geçtiğimiz yaz aylarında ilan edilen normalleşme sürecinden bu yana İzmir'deki tüm fabrikalar neredeyse tam kapasite çalışmaya devam ediyor. Sanki virüs fabrikalara uğramıyor gibi bir durum söz konusu. Hatta bazı işyerlerinde işçiler eskisi gibi yan yana sırt sırta çalışmaya devam ediyor. Bizim örgütlü olduğumuz fabrikalarda maksimumum önlem, maksimumum güvenliğin sağlanması için uğraşıyoruz. Ama sanayi sitelerinde, tekstil atölyelerinde ve benzeri diğer işyerlerinde tabiri caiz ise Allah'a emanet bir çalışma ortamı var. Kimi şirketler çalışanlarına doğru düzgün maske dahi dağıtmıyor. Biz bugüne kadar örgütlü olduğumuz iş yerlerinde metal sektöründeki fabrikalarda gereken tüm tedbirlerin alınması için elimizden geleni yapıyoruz. Gerek yemekhane düzeni, gerek soyunma odaları, gerekse çalışma ortamları sağlıklı bir şekilde ayarlanıyor. Bunun haricinde işçiyi mağdur eden ücretsiz izin uygulamasının hayata geçirilmesini de önlüyoruz. Kısa çalışma ödeneği verilen işyerlerinde de işçilerin tüm sosyal haklarını almalarını sağlamaya çalışıyoruz. Bizim bahsettiğimiz bu önlemler ve sağlanan bu koşullar Türkiye'nin sadece yüzde 7'lik yüzde 8'lik kesimi kapsayan bir durum. Sendikal örgütlenmenin olmadığı birçok yer ve diğer iş kollarında çalışan işçiler patronun iki dudağı arasından çıkacak lafa bakıyor. Ülkemizin yüzde 92'sinde yaşanan durum çok daha vahim” dedi. ‘İŞTEN ÇIKARILIYORLAR’ Çeltek pandemi nedeniyle zorlu günler yaşayan işçilerin sadece sağlık açısından değil, maddi açından da pek çok sıkıntıyla yüzleştiğine vurgu yaparak şunları ekledi: “Konfederasyon ve sendika olarak son dönemde özellikle üzerinde durduğumuz bir konu var. Kod-29 dediğimiz madde üzerinden işten çıkartma yasakları bulunmasına rağmen işçiler tazminatsız şekilde işiten çıkartılıyor. İşveren bunu kullanıyor. Yapılan her yeni uygulama işçilerin haklarını, aldıkları ücretleri geri götürmeye devam ediyor. Üretimin azaldığı yerde patronlar işçisini tek taraflı karar alarak ücretsiz izne gönderiyor. İşçiler 1400 lira ile hayatını idame ettirmeye çalışıyor. 17 Mayıs tarihinde işten çıkartma yasakları da sona erecek. Üretimi azalan fabrikalarda ciddi tedirginlik var. İşçinin hakları için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak fabrikada üretim yoksa son derece sıkıntılı bir süreç bizi bekliyor. Kısa çalışma ödeneği uygulamasının ve işten çıkartma yasaklarının yeniden gündeme getirilerek uzatılması gerekiyor. Açıklanan son tedbirlerde işçiyi ilgilendiren hiçbir şeye rastlayamadık. Sıkıntılarımıza çare olacak, işçileri koruyacak tedbirleri içeren  yeni bir paket yayınlanmalı. Bizleri düşündüren bir diğer konu ise işçi sağlığıdır. Sendikamızın yaptığı son çalışmaya göre, metal iş kolunda fabrikalardaki vaka sayıları son dönemde, yani son iki ay içerisinde yüzde 17 oranında arttı. İşin kötüsü konu sadece fabrikalardan da kaynaklanmıyor. İşçiler işe giderken kimi yerlerde toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Bunun yanı sıra fabrikalardaki işçilerin eşleri ve ailesi de var. Onlar da çalışıyor, işe, okula gidip geliyor. Sonuçta akşam aynı evde bir araya geliyorlar. Düğünler, cenazeler, taziyeler aynen devam ediyor. Sağ olsunlar siyasetçiler yaptıkları lebaleb toplantılar ve kongreler ile topluma çok güzel örnek oldular. Yaşanan sorumsuzluk örnekleri çok. Yani, toplumun genelini kapsayacak, koruyucu ve salgını kontrol altına alacak önlemler alınmadığından ötürü bu durum ister istemez işçiyi de olumsuz etkiliyor. Şimdi önümüzde 1 Mayıs İşçi Bayramı var. 1 Mayıs'ı salgın var diye yasaklarlar ama salgına rağmen işçiler fabrikaya gidip çalışır. Çok fazla çelişkili durumla karşı karşıyayız. Ama diğer yanda, her türlü kongre, siyasi parti etkinliği serbest bırakılır. Halkımız yaşanan bu durumdan sonra hesap sormak zorunda. Ne yazık ki hükümet işçiyi koruyacak önlemler almıyor. Gereken tüm tedbirleri sendika olarak biz kendi çabalarımızla uygulatmak zorunda kalıyoruz. Yani işçiyi koruyan sendikalar oluyor. Hükümet ise, çarklar dönsün de nasıl dönerse dönsün anlayışında.” ERMAN ŞENTÜRK / ÖZEL HABER