Yaz sezonunun gelmesi ve havanın ısınması ile birlikte karşımıza su kıtlığı problemi çıkıyor. Özellikle son yıllarda İzmir'in su kıtlığı yaşaması çok olası ve giderek büyüyen bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bir yandan bu sorunun gıda ve enerji sorunu yaratacağı ise aşikar.

Bu anlamda su kıtlığı riskini hatırlatan ve bu riskin pek çok alanda ciddi sorunlar doğurduğunu belirten  Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Prof.Dr.Doğan Yaşar, “ Tekrar soğumaya gidiyoruz yavaş yavaş. Boğaz buz tutmaz belki, ama normalin üzerinde bir kuraklık olacağını söylüyoruz. Bir yerde tarih okurken kıtlık diye bir şey okuduysan bil ki soğuma dönemidir. Soğuma diyoruz ama muhteşem bir yerde yapıyoruz: Anadolu’da! Şu soğuma döneminde verim düşecektir, ama biz cari açığımızı kapatabiliriz. Senin ürettiğin her şey o kadar değerli olacak ki. Yeterki sen suyu güzel kullan. Barajdan suyu kaybetmeden getir" açıklamalarında bulundu.

'İZMİR CİDDEN ETKİLENECEK'

Su problemine dair güncel veriler ışığında olumsuz senaryoları bizlere aktaran Yaşar, "Su problemimiz ciddi rakamlara ulaştı. Şuan daha yüzde 64 doluluk oranında barajlar çok soğuk bir kış geçirmemize rağmen şu anda barajlar Ağustos’ta yüzde 30’larda kalacak gibi geliyor bana. Kurak bir yaz geçireceğimiz ortada. Tarım için büyük bir facia. Yüzde 75’lere düşüyor. İzmir cidden etkilenen illerden biri olacak" ded.

ENERJİ VE GIDA SORUNU

Enerji ve gıda sorununun başlıca nedenlerinden birinin su kıtlığı olduğunu ifade eden Yaşar, özellikle artan fiyatlar nedeniyle ithalatın zorlanacağını sözlerine ekledi. Yaşar, "2008 yılında baraj doluluğumuz yzüde 5 oranına düştü. Bu yılda böyle bir şeye düşeceğimizi düşünüyorum. O zaman kuyular kazıldı hep ağır metaller çıktı ortaya. O zaman Türkiye nüfusu 70 milyon şimdi 105 milyon... Hem tarımda hem enerjide böyle giderse ciddi bir sorun yaşayacağız. Ayrıca gündelik yaşamda yaşanacak su kıtlığı da karşımıza çıkabilir. Türkiye şu an bu günleri yaşayacağı bilinen bir ülkeydi. Bu anlamda yapılabilecekler ortada. Geçen yılın Mart ayı son 20 yılın en soğuk mart ayıydı. Ardından tüm dünya kömür ve doğalgaza saldırdı. İkisininde fiyatları arttı. Tüm dünyada kuraklık var. Kuraklık global bir sorun zaten. Enerji fiyatları fırladı gitti. Diğer yandan tarım konusunda yaşanan sorunlar ortada. Geçen yıl Konya ovasında buğday üretimi 200 kg dekar başına bu yıl rekolte neredeyse yarı yarıya. Bu anlamda doğal olarak gıa fiyatları arttı. Bu noktada görüyoruz ki iklim her şeyi etkiliyor. 15 ay önce petrol 25 dolardı, şuan 110 dolar bandında. Nedeni ise soğuma. Soğuma kuraklığı da karşımıza çıkarıyor. Eskiden paramız var ki ithal ediyoruz diyorduk. Bu şekilde dünyada ithal edilecek kaynak bulamayacağız. Bu anlamda uzun vadeli politikalar oluşturmak zorundayız. Ne İzmir ne Türkiye susuz kalmasın. Bilinçli bir tarım politikası şart. Zararın neresinden dönsek kardır”diye konuştu.

Rana Beyza Öztürk / Özel Haber