"Eskiden daha zordu"
Burada havalar serin olduğu için hayvanların iyi geliştiğini dile getiren Sarıca, yaylada her anlamda rahat ettiklerini anlattı. En büyük sorunlarının ise susuzluk olduğunu vurgulayan Sarıca, şöyle devam etti: "İşimiz zor ama biz bunun daha zorunu gördük. Gençliğimde buraya katırlarla geliyorduk, çadırlar oluyordu veya barakada kalıyorduk ama şimdi kapalı yerimiz, karavan, güneş enerjisi sistemi, televizyon, buzdolabımız var. Hayvan veriminden de memnunuz, çalışan kazanıyor, 'kurtarmıyor' diye bir şey yok, çünkü bu ürünler aranıyor, elinde kalacak diye bir sorunun yok, ne yaparsan peynir gidiyor, oğlak satılıyor, yani dedemin, babamın zamanından eskisinden çok iyi her şey."Kasım ayına kadar buradayız
Yaklaşık 5 nesildir hayvancılık yapan 76 yaşındaki Hamza Tokaç da havalar soğuyunca köye indiklerini, yazın da yaylaya geldiklerini belirterek, en büyük sorunlarının su ve çoban sıkıntısı olduğunu dile getirdi. Keçilerin mera istediğini anlatan Tokaç, şöyle konuştu: "Kasım ayına kadar buradayız. Taşıma suyla hayvanları sulamaya çalışıyoruz, yetkililerden bu konuda destek bekliyoruz, burada havuz yapılabilirse çok iyi olur. Her gün tankerle su taşıyoruz, havalar çok sıcak olunca iki kez su taşıyoruz. Ben biraz yakındayım ama kimileri su için 60 kilometre yol yapıyor. Süt ve süt ürünlerinin fiyatları ise iyi, ondan bir sıkıntı yok. Bizim nasibimizde bu iş çıkmış onu yapıyoruz, her işin kendine göre zorluğu var, terlemeden iş olmaz. Bu işi gücüm yettiğince sürdüreceğim, çocuklar da işi devam ettirir ama torunları bilemem, bu şartlarda biraz zor." Tokaç'ın 38 yaşındaki gelini Halime Tokaç ise evlenmeden önce hayvancılıkla hiç ilgilenmediğini ama eşi ve ailesinin yardımıyla işleri öğrendiğini ifade etti."Siparişlere yetiştiremiyoruz"
Kışın yeni doğan oğlaklarla ilgilendiklerini, şimdi ise yaylada süt işlerini yaptıklarını vurgulayan Tokaç, şunları anlattı: "Eltimle beraber çalışıyoruz, elbirliği yapınca işimiz kolaylaşıyor. Şimdi peynir siparişlerimiz var. İstanbul'dan ve birçok yerden müşterilerimiz arıyor. Bazıları kıştan siparişlerini veriyor. Listemiz dolu. Sabah erkenden kalkıyoruz sağım oluyor, biz de eşlerimize yardım ediyoruz. Sonra sütü mayalıyoruz, lor ve tulum peyniri yapıyoruz. Tüm gün hiç durmadan çalışıyoruz. İşimizi özenle yapıyoruz, ürünlerimiz iyi olduğu için müşteri sayımız artıyor, siparişlere yetiştiremiyoruz, yok dediğimizde insanlar kızıyor. Kimi zaman kendimiz için yaptığımız ürünleri vermek durumunda kalıyoruz. Bu hayatın zorluğu var, sürekli hayvanlarla ilgilenmen gerekiyor ama her şeye rağmen seviyoruz zaten sevmezsek yapamayız." Semra Sarıca da çocukluğundan itibaren bu işin içinde olduğunu söyledi.Göç yolculuğuna birkaç gün önceden hazırlandıklarını dile getiren Sarıca, "Burada hem hayvanlar hem biz rahat ediyoruz. Sabah ezanında kalkıp ardından keçileri sağıyoruz sonrasında peyniri yapıyoruz. Akşam yine hayvanları sağıp aynı işlemleri yapıyoruz." diye konuştu. (AA)
Editör: TE Bilisim