'ÜZERİMİZE DÜŞEBİLECEK HER EŞYAYI SABİTLEMELİYİZ'
İzmirlilerin de depremle ilgili bilince sahip olmadığını vurgulayan Öziçer, depremin unutulduğunu belirterek şöyle konuştu: "Herkes evlerinde yapısal olmayan malzemeleri sabitlemeli. Kolon, kiriş, duvar, döşeme haricinde deprem anında üzerimize düşüp bize zarar verebilecek olan her eşya sabitlenebilir. 1999 depreminde yaklaşık bin vatandaşımız yapısal olmayan malzemelerden dolayı hayatını kaybetti. Ufak aparatlarla eşyaları sabitlediğinizde riski yarı yarıya indirmiş olursunuz. Bir sarsıntı hissedildiğinde evlerde sandık ya da bazası olan bir yatak, çamaşır makinesi belirlenmeli. Bir sonraki sarsıntıda sırtımızı o eşyaya dayayıp cenin pozisyonda hacmimizi küçülterek depremin geçmesini beklemeliyiz. Belediyeler vatandaşlara bununla ilgili paneller düzenleyebilir. Öğrencilere temel afet bilinci eğitimi verilebilir. Afet toplanma alanlarıyla ilgili revize çalışmalar yapılabilir. Her yapılaşmadan önce zemin etütleri yapılarak son deprem yönetmeliği incelenmeli. Denetim olmazsa sahte raporlarla o zemine uygun olmayan parametreler verilerek yanlış bir tasarım yapılabilir. Bunu önlemenin tek çözümü her belediyede jeoloji ve jeofizik mühendisleri istihdam edilmesidir. İzmir bu konuda beklediğimiz öncülükte değil. İzmir ilçelerinde en fazla 5 belediyede jeofizik mühendisi çalışıyor. Bu denetimlerin doğru yapılması için eksikler giderilmeli."'YAPI STOĞU İNCELENMELİ'
İzmir'deki yapı stoku ile ilgili farklı yıllarda oda ve belediyelerle ortak çalışmalar yapıldığını kaydeden Öziçer, binaların eski olduğunu ve o tarihlerdeki yönetmeliğe uygun hazırlandığını dile getirdi. Binaların inşasında kullanılan malzemelerin düşük basınçta ve standartların altında olduğuna dikkat çeken Öziçer, "İzmir'de bir pilot bölge seçerek ilçe ve mahalle bazında binalardan malzemeler alınmalı. Beton kaliteleri ölçülerek çalışılmalı. Sembolik bütçelerle bu çalışmalar yapılabilir. Kentsel dönüşümün doğru biçimde hızlanması ile vatandaşların yaşam kalitesini bozmadan hayatlarına devam etmesi sağlanabilir. Deprem anında binalardan sağlıklı şekilde çıkılsa bile, belli bir birikimle alınan bir evin bir daha oturulamayacak hale gelmesi tüm hayatı etkiler. Bilincin artması, yerel belediyelerdeki denetimin doğru olması gerekir. Biz sivil toplum kuruluşları olarak yapabileceklerimizi yapıyoruz. İstiyoruz ki sorumluluğu olanlar bu görevi yerine getirsin" diye konuştu.'OTURDUĞUM BİNAYLA İLGİLİ TEKNİK BİLGİYE SAHİP DEĞİLİM'
İzmirli vatandaşlar da deprem gerçeğinin farkında olsalar da hazırlı olmadıklarını dile getirdi. Süha Nazlıay, depremlerden sonra bazı küçük önlemler aldıklarını ancak üzerinden zaman geçince bunu unuttuklarını kaydetti. Nazlıay "Evimizde dolapları sabitledik. Deprem çantamızı zaman zaman yeniliyoruz. Küçük bir kızım var öyle bir durumda neler yapılması gerektiğini konuşuyoruz. Ama oturduğum binayla ilgili teknik bilgiye sahip değilim" dedi. Ali Haydar Serinyel de, "Hep endişeleniyoruz. Özellikle son depremde bir hayli sarsıldık. Elimizden geleni yapıyoruz. Çocuklara eğitimler veriyoruz. Deprem anında panikle çocukların kafalarını koruyacak şekilde masanın altına geçiyoruz. Depreme dayanıklı bir evde oturuyoruz. 7 yıl önce evi alırken de deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığına özellikle baktık. Bu yüzden biraz daha içimiz rahat" diye konuştu. Lara Öztürk ise şunları söyledi: "Ben depreme hazırlıklıyım. Evde kapı girişindeki dolapta bir deprem çantamız duruyor. Çünkü son zamanlarda çok deprem oldu. Kitaplığım sabit. Deprem olduğu zaman ya salonun girişindeki sütunun kenarında ya da yatağın kenarına çöküyoruz. Ailemle birlikte bekliyoruz. Son depremde sakindim. Paniklemiyorum. 6. katta oturduğumuz için depremi biraz fazla hissediyoruz. Ama yönetmeliğe uygun olduğu için rahatım." DHA
Editör: TE Bilisim