Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kanser dünyada ikinci ölüm nedeni ve her 6 ölümden 1 tanesi kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Yaşam süresini kısaltan ve ağır kayıplara neden olan bu illet ülkemizde de sıklıkla görülüyor. 4 Şubat “Dünya Kanser Günü”nde kanser ile ilgili konuşan Kan Ordusu Kanser Derneği Başkanı Serhat Aytan, amansız hastalığın çok fazla yaygınlaştığının altını çizdi.

HIZLA ARTIYOR!

Uzmanların 2030 senesi için her evde bir kanser hastası olabilir öngörülerini hatırlatan Aytan , “ Gidişat bu öngörüleri gösteriyor. Kanser patlaması var. Türkiye’de çocuklarda lösemi var, yetişkinlerde ise kanser ve türevleri. Bu hastalığın çeşitli türleri var ve yaygınlaştı” diye konuştu.

‘DOĞAL BESLENMİYORUZ’

Bilinenin aksine teknoloji ve termik santral bölgelerinde kanser vakasının arttığı algısına dair konuşan Aytan, “Hasta yakınlarının bulunduğu yerlere çok sık gidiyorum. Genelde baktığınızda sanayisi gelişmiş havası kirli çevresinde termik santral olan yerlerde daha çok kanser gözükür algısı var. Bırakın termik santrali televizyon dışında teknolojinin olmadığı bölgelerde, bahçeden narını dutunu dalından tutup yemiş çocukta kanser oluyor. Bana kalırsa, Çernobil’den sonra ciddi bir artış oldu. O dönemin çocukları bugünün anne babaları ve çoğu kanser. Doğal beslenmiyoruz, genetiğiyle oynanmış tohumlar çok etkili. Kanser haritalarına baktığımda gelişmiş ülkelerde kanser daha az görünüyor. Genetiğiyle oynanmış gıda ve özellikle tavuk etinin zararlı olduğunu düşünüyorum. Fast- food kültürünün yaygınlığı da bir faktör elbette” açıklamalarında bulundu.

‘ORGANİK GIDA POLİTİKASI’

Kanserin önlenebilmesi için organik gıda ve tarım politikasının izlenmesi gerektiğinin altını çizen Aytan, “‘Genele vurduğumuz zaman genetiği oynanmamış gıda politikaları üretilmeli, tüm kanser ve türevlerinin geneli için yapacağımız şey bu. Kırmızı ve beyaz et ürünlerinde ciddi denetimler olmalı. Kişisel olarak ise spor yapılabilir, daha hareketli olunabilir. Ayrıca fast-food yenmemeli, sigaradan uzak durulmalı. Toplumun geneli ile ilgili bir önlem alınması, öz sermaye ve kendi ürünlerimizle devam etmeliyiz. Yurtdışından ürün gelmemeli ve denetimin çok sıkı olduğu bir prosedür olmalı” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber