Bilindiği üzere asgari ücret, 2020 yılı itibariyle net 2 bin 324 lira 70 kuruş olarak belirlenmişti. Ancak bazı işverenler işçilerin maaşını düşük ödeyebilmek için akla hayale gelmedik yollara başvurduğu iddia ediliyor. İddia edilen kanun dışı yollarndan en çok rastlanan ise bankaya asgari ücreti resmi rakamdan yatırıp, bir kısmını işçiden elden geri almak. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden birçok iş yerinin, çalışanlarına maaşların bankaya tam yatırılacağı ancak belli miktarının elden geri ödenmesi gerektiğini resmi olmayan kanallarla tebliğ ettiği, bazı iş yerlerinin, çalışanın maaşından 300-450 lirayı elden geri talep ederken, bazılarının ise bu rakamı, asgari ücrete uygulanan zammın tamamı olarak belirlendiği ileri sürüldü. Şoka uğrayan çalışanların büyük bir bölümü, ekonomik koşulların iyice ağırlaştığı bir ortamda işlerini kaybetmemek için, bu karara boyun eğmek zorunda kaldığı ifade edildi. İddiaya göre, işverenin talebini kabul etmeyen çalışanlar ise işten çıkarılıyor. İşverenlerin “Asgari ücret kurnazlığı” çalışanların sıklıkla kullandığı sosyal medya ve forum vb. platformlarda da gündem oluyor.

‘KANUNUN ARKASINDAN’

Hukukçulara göre; yürürlükte bulunan İş Kanunu ve Asgari Ücret Yönetmeliği çalışanların haklarını korumak için sayısız düzenlemede bulunmuş ise de burada kanunun lafzı (sözü) ve ruhuna (özü) aykırı davranılmakta. Avukat Mustafa Bilgehan Çalık, asgari ücretin, bir insanın en temel ihtiyaçları, beslenme, barınma, giyim, ısınma, ulaşım gibi ihtiyaçlarını karşılamasına yetecek şekilde düzenlenen, bir çalışana verilebilecek en düşük ücret anlamını taşımakta ve bu hayati kriterler gözetilerek belirlenen bir ücret olduğunu söyledi. Çalık, “Yasal olarak çalışma ücretinin banka yoluyla ödenip, belli bir kısmın daha sonra kayıtsız olarak elden tahsil ederek işçiden geri alınması ve bu durumun zımni kabul olarak değerlendirilmesi kabul edilemez. İşine son verilmesi yahut işe hiç alınmamakla tehdit edilen işçinin, iradesinin sakatlandığı kabul edilmeli, işçinin rızası olmadığı kabul edilmelidir” dedi.

'İŞÇİLER NE YAPMALI?'

Başına bu tür kanunsuzluk gelen işçilerin izleyeceği yol hakkında da bilgi veren Avukat Mustafa Bilgehan Çalık, “Maalesef işverenlerce bu tür uygulamalara sıkça rastlıyoruz. Asgari ücretin 2015 yılından bugüne 1,5 katına yükselmesi ile birlikte bazı işverenlerin maliyetleri illegal yöntemlerle işçi üzerinden tölere etme çabasına giriştiğini görüyoruz. Böyle bir dayatma ve muamele ile karşılaşan çalışanlar sistematik ve çoğulcu hareket etmelidirler. Bu tür davalarda yalnızca tanık deliline dayanarak ispat yükünün yerine getirilmesi çok güçtür. Yargıtay H.D. henüz bu hususta yerleşik içtihatı bulunmamaktadır. Dolayısı ile karar merciinin kanaatini güçlendirecek başkaca delillerin yaratılması ve elde edilmesi ispat yükü yönünden çok önemlidir” ifadelerini kullandı. ‘Öncelikle mağdur edilen çalışanlar çoğulcu ve sistematik hareket etmelidirler’ diyen Avukat Çalık, “Aynı işyerinde birden fazla çalışan aynı muamele ile karşılaşıyor ise, her biri aynı şekilde hareket etmelidir. Örneğin işveren tarafından banka yolu ile maaşlarını aldıkları gün veyahut hemen ertesi günü, banka hesaplarından, işverene iade edecekleri miktar her ne ise, öncelikle o kadar para çekmeleri ve işlem fişini almalıdırlar. Daha sonra kendi nakit ihtiyaçları var ise bu miktarı ayrıca çekmelidirler. Böylece her ay düzenli olarak işçiye iade etmek için bankadan ne kadar para çektikleri belirgin ve açık hale gelecektir. Bunu aynı işyerinden birden fazla işçinin aynı şekilde periyodik olarak yapması, ileride işçi adına açılacak davalarda iddialarını ispatlamaları yönünden kolaylık sağlayacaktır, karar merciinin dikkatini çekecek bir husus olacaktır” şeklinde konuştu. Çalık sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ALO 170 çağrı merkezine bildirimde bulunulabileceği gibi doğrudan yazılı olarak o ildeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmak mümkündür. Müfettişlerce yapılacak ayrıntılı inceleme ve tahkikatlar neticesinde de yapılan hukuksuzluk ortaya çıkacak, açacakları davalarda delil teşkil edecektir.” Mehmet Güçlü Güler / Özel Haber