Dünya ekonomisinin yüzde 90'ını karşılayan deniz ticareti Asya ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere merkez konumundaki noktaların korona virüs salgınından etkilenmesiyle adeta durma noktasına gelmişti. Taşınacak bir yük olmaması sebebiyle seferlerin iptal edilmesi, limanları atıl kalma tehdidiyle karşı karşıya getirmişti. Son dönemde aşılanma ile birlikte dünya ticaret hacmine paralel, deniz ticareti de canlanmaya başladı. Deniz ticaretinde son durumu değerlendiren İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, “Pandemiyle beraber konteyner problemi yaşanmaya başladı. Avrupa ve ABD'de pandemi olduğu için fabrikalarda kapalı gerekçesiyle konteynerleri boşaltmadı. Üretmiyor. Üretmediği için hammaddeyi kullanmayacak. Bu nedenle üretim yok diyerek konteynerleri içeride tuttular. Ve dünyada konteyner sıkıntısı çıktı. Bizim ülkemizde yaşanan en büyük problemlerden biri budur. Bu dünyada pandeminin getirmiş olduğu bir problem. Konteyner az olunca, doğal olarak armatörler talep var, hangi birinizin malını taşıyacağımız bilemiyorum dedi. Bu anlamda bir piyasa yükselişi gözlemlemeye başladık. Buda ithalat yapan bir ülke olarak bizim soframızda ki pek çok ürüne kadar yansıyan bir fiyat artışına neden oldu” ifadelerini kullandı. Pandemi döneminde deniz taşımacılığı sizce nasıl etkilendi? Navlunlardaki fiyat artışının temel nedeni neydi? ABD’ye doğru pandemi yayılırken, Çin’de fabrikalar yeniden çalışmaya başladı. Aslında ticaret tam anlamıyla asla durmadı. Taşımacılıkta durmadı. Ama ticaret ve taşımacılığın şekli değişti. Zaten var olan hatlar, daha temkinli gitmeye başladılar. ‘Önümüzü görelim, maliyetlerimizi kontrol altına alalım. Hatta iki gemi kalkacağına tek gemide kaldıralım, rekabet edeceğimize aynı havuzda beraber hareket edelim’ mantığı ile hareket edildi. Bu tür hareketlerle hatlar daha da büyüdü. Uzakdoğu’dan Avrupa’ya gelen gemiler, gelmeyi durdurdu. Yükler aksayınca, adeta kartopunun birikmesi gibi taşımacılık hep bir sonraki seferlere kaldığı için birikme gerçekleşti. Var olan yükü hemen limanlardan taşımadık, yeni üretimde geliyor. Doğal olarak konteyner problemi yaşanmaya başladı. Gelen konteyner Avrupa ve ABD’de pandemi olduğu için fabrikalarda kapalı ya, bu sefer kapalı neden konteyneri boşaltsın ki. Üretmiyor. Üretmediği için hammaddeyi kullanmayacak. Konteynerleri içeride tuttular. Özellikle Uzakdoğu’dan Avrupa’ya gelen, yüklerin fiyatları 4 ‘e katlandı. Navlunlar 2 bin dolarken, 8 bin dolara yükseldi. Şimdi birçok insan şunu soruyor; İthalat ile ihracatın ne alakası var? Türkiye gibi bir pazarın, ihracatı yüzde 85 oranında ithalatına bağlı. İthal edip, ihraç yapacak. Maliyet 4 ‘e katlanınca ihracatta sorun yaşandı. Piyasalarda dengenin yeniden oturması tüm faktörler ve mutasyona uğramış virüs ihtimalini de göz önünde bulundurarak ne zaman gerçekleşir? Piyasada denge oturacak ancak pandeminin sonuçları aşıdan dolayı düzeldikçe, gelecek pozitif görüşlerle bu belli bir dönem daha böyle devam edecek. Sonrasında su yolunu bulur fakat bu zaman alır. Bana göre en iyi ihtimalle 2021’in üçüncü çeyreğinde toparlanır, denge sağlanmaya başlar. Eğer kötü bir senaryoya bakacaksak 2021’in sonu. Ben denizciyim. Armatörler, konteyner hatları şu an gelir açısından çok karlı ve mutlular. Dolayısıyla iki ay sonra dengelenecek bir konu biraz uzayabilir. Bir süre daha ekonomilerini toparlamak isteyebilirler... İthalat ve ihracatta büyük yer tutan taşımacılık sektöründeki bu fiyat artışı tüketiciye yansıdı mı? Navlunların yükselmesi, birim maliyete büyük bir etki yaratıyor. Zaten üretim az, zaten az olan üretimde maliyetlerde yüksek olduğunda double bir etki yaratıyor. Bir ay önce aynı mağazaya aynı listeye gittim. Bir ay sonra aynı listeyle tekrar gittim ve büyük bir fark ödedim diyorlar. Enflasyonun gerçek halini buradan gözlemleyebiliyoruz. Her halükarda negatif bir etkisi var. Bizim alım gücümüzde, üretim maliyetlerimizde ...  Türkiye’yi deniz ticaretinde nasıl yorumluyorsunuz? Deniz ticareti dünyada çok önemli bir nokta. Türk denizciliğinin nasıl bir konumda bulunduğunu tartışmak gerekirse, armatörlerin hepsi bizlerden ithalatçı, ihracatçı üzerinden kar elde ediyoruz. Her şeyimiz ithalata bağlı. Bu navlun fiyatları oynarken, istedikleri terminalde taşıyacaklar. Bizde buna izin vereceğiz... Bu 21. yy tarzı değil. Bu konuda sorgulayan ve düşünen bir genç nesil var. Yeni jenerasyon bu konuda ümit vaat ediyor. Türk gençliği sorgulayan bir yapıya sahip oldu. Devletin denizcilik ve lojistik kapsamında, önce gençlere sonra çağı yakalayabilmemiz için gereken desteği vermesi gerekiyor. Bu konu çok önemli bir konu. Türkiye’nin 2023 yılında daha önceden 500 milyar dolar ihracat gibi bir hedefimiz vardı ya, henüz 4’te 1’lerindeyiz. 2023 yılında navlundan kaynaklı o günkü rakamlara göre bütçe açığı 30 milyar dolar bekleniyor Baktığımda 100 milyar dolarlık ihracatta navlunlar 4 katı artınca zarar yine 30 milyara yine yaklaşmış. Yani bu büyük anlamda ekonomimiz için zarar. Türkiye lojistik açıdan kendini geliştirmeli. Maliyet düşürücü her türlü önlemi almalı. Kamyonla taşıdığın zaman zamanı iyi kullanıyorsun ama otobanları mahvediyorsun. Otobanlar yapılırken ülke ekonomisinden büyük bir pay alınıyor, her sene tamir bakım onarım yapılıyor, petrol ürünlerinden karşılanan ekonomiler. Büyük yatırımlar. Otobanlarda gişeler var... Oysa denizde gişe yok. Kimse para istemiyor. Daha fazla yük taşıyabiliyorsunuz. Bin kamyonun malı, küçücük bir gemiyle taşıyabiliyorsun. Bu tür hareketlerle Dünya’daki konjonktüründe navlun çok mu yüksek? O halde navlun harici masrafları minimize edebilecek mekanizmalar yaratılmalı ki nihai kullanıcılar etkilenmesin. Dövizin gitmesin. Sonra Merkez Bankası boşalır. Kurtarıcı olmak gerekiyor, devlet konteyner hatları oluşturmalı. Ya şimdi ya geçmişte devlet destekli hatlar oluşturulmuş. Yeni hatlar yaratmalıyız.

‘KONTEYNIR ÜRETMELİYİZ’

Diğer bir eksik ise konteyner üretmemiz gerekir. İzmir’de bir konteyner fabrikası vardı. 2010 senesinde kapandı. Dünyada nüfus artıyor, düşmüyor. Nüfus artıyorsa ihtiyaç bitmiyor dolayısıyla taşımacılıkta artacak. Şimdiki popüler yollar konteynerse, buna yönelmeliyiz. Şimdi o fabrika açık olsaydı büyük bir katkı sağlayabilirdi. Biz ülkemiz de saç üretiyoruz, bu saçı dönüştürmeli. Bazı sektörler birbirini desteklemeli. Bugün Güney Kore, topladı tüm sektör paydaşlarını, birleşmelerini istedi. Ülke ekonomisi açısından doğru bir hamleydi. Bizim ülkemizin bir gerekçesi de var. Birlikte organize edilmesinin önü açılmalı. Sektörler birbirini destekleyebilmeli, bu birliği oluşturmaz isek pamuğu ithal ederiz. Konteynere para veririz, üretimi kaybederiz...

Son olarak denizlerimizde balık popülasyonunun büyük bir azalma içerisinde olduğu aşikar. Bu konuda fikirleriniz nelerdir?

Bu konuda en büyük problemimiz kaçak avcılık. Devlet eskiden ceza keserdi şimdi tekneye el koyuyor. Ama seneler öncesinde yapılması lazımdı. Bizim denizlerimizde bazı ürünler çok değil. Az olan ürünleri avlamayı bırakmalıyız. Balon balığına teşvik verilsin deniyor. Her balon balığı getirene para verilsin isteniyor. Ekosistemi bitiriyor. Küçük balığı yiyor, ortamı bozuyor. İnsanlar balığı tutup yenmez diyor geri atıyor. Faydası var ama buna rağmen topluyor satıyoruz. Deniz patlıcanında da aynı olay karşımıza çıkıyor. Büyük bir bilinçsizlik var. Bu konuda çözüm farkındalık ile gerçekleşebilir. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber