Kendini bildi bileli köylülerle yaşamış. Babasının hep kırsalda görev yapması ona toprağı sevdirmiş. Adı deniz tanrısı Poseidon’dan geliyor. Ege Üniversitesi mezunu. Matematik öğretmeni. Bademler’de g...

Kendini bildi bileli köylülerle yaşamış. Babasının hep kırsalda görev yapması ona toprağı sevdirmiş. Adı deniz tanrısı Poseidon’dan geliyor. Ege Üniversitesi mezunu. Matematik öğretmeni. Bademler’de görev yaptığı yıllarda sadece okulda değil yaşamın her alanında çocuklarla, köylülerle birlikte olmak onu tarıma yönlendirmiş. Neptün Soyer  1971 yılında “Köylünün Örgütlü Gücü” sloganıyla kurulan SS İzmir Tarımsal Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy Koop) İzmir Bölge Birliği Yönetim Kurulu Başkanı. İzmir’i marka yapma yolunda büyük uğraşlar veren Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de eşi. Kendini bildi bileli köylerde yaşamış. Babasının hep kırsalda görev yapması ona köyü sevdirmiş. Adı deniz tanrısı Poseidon’dan geliyor. Ege Üniversitesi mezunu. Matematik öğretmeni. Vakti zamanında Bademler’de görev yaparken sadece okulda değil yaşamın her alanında çocuklarla, köylülerle birlikte olmak onu tarıma yönlendirmiş. Ne turizm, ne eğitim onu en çok tarımla uğraşı mutlu etmiş görünüyor. Tarımda bu aylar ekim zamanı. Böyle bir durumda nasıl iyi tarım yapılacak?” diye başlıyorum sohbete.. “Tarım devam ediyor üretici. Tarlasında çalışıyor ancak üreticinin sorunları çok. Bu mevsim sırasıyla pırasa, bakla, bezelye, bamya toplama zamanıdır. Patates de bir yandan sökülüyor, diğer yandan yeniden ekiliyor. Tarım çok önemli ama insanların ona ulaşabilmesi de bir o kadar önemli. İzmir özelinde Tunç Başkan “Üreticinin ürününü tarlada bırakmayacağız, onları tüketici ile buluşturacağız” dedi ve ekledi “Bu kriz bir şekilde geçecek ama kriz bittikten sonra taş mı yiyeceğiz? Ne yiyeceğiz? Eğer üretici üretmezse, eğer bu üretim devam etmezse, çok karanlık günler bekliyor bizi. Bugünlerde beyaz önlüklü sağlık çalışanlarımızla, ayağı çamurlu, elleri nasırlı çiftçilerimizin kıymetini herkes daha iyi anladı. O nedenle siz yeter ki üretmeye devam edin. Biz de size maksimum desteği vermeye devam edeceğiz." Bu yıl Menemen’de 300, Tire ve Ödemiş’te 100 dönümlük arazilerde karakılçık buğdayı yetiştiriliyor. Hasadın ardından karakılçık buğdayı üreticilerden alınarak bir kısmı tohum olarak saklanacak, kalanından un, daha sonra da ekmek elde edilecek ve halka ulaştırılacak. Seferihisar’da ise sekiz yıldır 300 dönümlük alanda cins buğday üretiliyor. Tarım Bakanımız depoların dolu olduğunu söylüyor ama ben 6 ay sonra ne olacağını sorarım. Silolarımız dolu demek yetmez. Depoları bitireceğiz sonra ne yapacağız? Üretmeye devam etmemiz lazım” ”Yerli üretim seferberliği başlasın’dan kastınız buydu herhalde” “Evet. Anadolu toprakları o kadar bereketli ki. Binlerce yıldır bizi besliyor. Her alanda dışa bağımlılık kötü ama özellikle tarımda daha da kötü. Bu durum  üretimimize de, üretenlerimize de hiç iyi gelmiyor. Bitkisel yağ üretiminde tohumun yüzde 70’ini ithal ediyoruz. Tarımda ithalata bağlı kalırsak bizi zor günler bekliyor. Şimdi sınırlar kapandı. Ne kadar süreceği belirsiz bir dönemdeyiz. Bugün kendi üretimimizi yapmazsak yarın sıkıntılar daha da büyüyecek. Tarım bu ülkenin en önemli ekonomik kaynağı. Yakında buğdayın hasadı gelecek. Mazot çok pahalı. Tarım üreticisi bazı konularda ileriyi görmekte zorlanıyor. Devlet gerekirse değil her koşulda üreticinin ürününü almalı, destek vermeli. Saman ithal edilmemeli, mazot, gübre daha ucuza alınabilmeli. Biz yerli ve milli üretime dönmek, yerli üreticimizi korumak zorundayız. Kentlinin sofrasını boş bırakmamak için üretmeye, toprağımızı çapalamaya devam etmeliyiz. Çiftçiler kentlinin sofrasını donatan insanlardır. Kırsalda yaşam devam ederse kentli de mutlu olur” İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer geçtiğimiz günlerde tarım paydaşları ile bir araya geldi. Ziraat Odası başta olmak üzere odalar, borsa, kooperatifler, üretici birlikleri temsilcilerinin yer aldığı bu toplantıda Neptün Soyer tarım ve gıda konusunda bir danışma kurulunun kurulması gerekliliğini önerdi. Hem kriz döneminde,  hem de sonrasında. Öneri oy birliğiyle kabul edildi. Bu kez “Bugüne kadar ihmal edilen kooperatifçilik her alanda yaşama geçseydi bu sıkıntılı dönem daha kolay atlatılır mıydı?” diye soruyorum.. “Daha atlatmadık. Evde kalmanın sıkıntıları sürüyor. Hastalığın aşısı bulunmadı. Nasıl bulaştığı, ne kadar süreceği belirsiz. Kooperatifçilik dayanışma demek. Kooperatifçilik çok önemli. Kooperatifçilik bir arada üretmek demek, adil bölüşmek demek. Dayanışmadan, adil bölüşmeden o kadar uzaklaştık ki. Korona günlerinde insanlar bunları hatırladılar ve unutmayacaklar” Neptün Soyer yorgunluk yaşamayanlardan. Yorgunluğuna seyahatler iyi geliyor. Kitap ve televizyonda polisiye tercihi. Soyerlerin iki kızları var. Duygu yoga eğitmeni, Defne hukukçu. Eşiyle mutluluğunun sırrı farklılıkları. Adeta farklılıkların senfonisi. Başkan bisiklete biner, kendisi araba kullanmayı sever. Başkanın fotoğraf merakı yok. O ise kameraya düşkün. Fotoğraf çekmede usta. Başkan sıkıntısını içine atıyor, O dışarı vurur. Neptün Soyer kitap ayracı koleksiyonu yapıyor. Yemek ve dekorasyon programlarını da seviyor. Zaten oldum olası mutfağa çok meraklı. Evlerde kaldığımız bugünlerde sosyal medyada mutfağından canlı yayınlar yapıyor. Ninelerimizin, annelerimizin tariflerini, geleneklerimizi, evde olan malzemeyle karın doyurmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlatıyor. Yoklukta aç kalınmayacağını belirtiyor. Anadolu toprağının ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Tunç Başkan’ın yemekte tercihi ne oluyor ki acaba? “Onu pişir bunu pişir demez, o konuda kanaatkârdır. Her şeyi yer, her şeyi sever ama en çok köfte sever” “Zeytinyağı üretme planınız vardı” “Devam ediyorum. Zeytinliğim var, bu sene ürünü topladık. Kendi markam da var “Kocakarı Zeytinyağları”. Yoğunluğumdan pazarlamasına giremedim ama çok yakında sofralarınızda olacak”