Yaşadığımız şehir evimiz gibidir ya da ne bileyim bana öyle geliyor. Tabii ki yaşadığımız ülke de… Biz şimdi biraz bizim küçük evimizden söz edeceğiz. Güzelliklerinden, insana huzur veren hav...

Yaşadığımız şehir evimiz gibidir ya da ne bileyim bana öyle geliyor. Tabii ki yaşadığımız ülke de… Biz şimdi biraz bizim küçük evimizden söz edeceğiz. Güzelliklerinden, insana huzur veren havasından ve denizinden… Demek isterdim tabii ama değil maalesef! Bozuk yollarından, kirlenen akarsularından, yayılan kötü kokusundan, çözülemeyen trafiğinden, otopark derdinden, temizlenemeyen denizinden, çerinden-çöpünden, kirliliğinden ve ah İzmir ah diyerek iç çektiğimiz bizim kara bahtlı nazenin sevgilimizden… Yok yok suçlu aramayacağız! Çünkü aramaya gerek yok, suçlu hepimiziz… Biz bu hale getirdik bu şehri, biz kirlettik akarsularını, biz yaktık, biz yıktık ve biz yaşanmaz hale getirdik… Trafik de bizim suçumuz, otopark eksikliği de… Kirlenen denizimiz de kötü koku da hep ama hep bizim suçumuz… Biz nerede masumuz? Göreve getirdiklerimizin sorumluluk alanlarında gereğini yapmamasında… Burada bırakıyorum. AK Parti – CHP Çekişmesi Şehrimizin çevre ve sosyal alan dertlerinin yanında siyasi çatışmaları da hat safhada. Yerel yönetim CHP-Millet İttifakı bir tarafta başka bir şey söylüyor, İktidar AK Parti-Cumhur İttifakı temsilcileri başka… Tam konuşuyorlar, anlaşacaklar, kredi alınacak yatırımlar yapılacak diyorsunuz bir bakıyorsunuz yine bir kavga… Olan yine İzmir’e, olan yine bize oluyor. Şu güzelim şehri şöyle derleyip toparlayacak herkesi İzmir özelinde aynı hedeflere yöneltecek bir kanaat önderi çıkmadı gitti. Şu bir gerçek ki, AK Parti ve CHP çekişmesi İzmir’in nefes almasını engelliyor. Aslında kırmızı çizgilerimiz belli; Milli Birlik ve Bütünlük… Terör karşıtlığı, Vatan ve Bayrak Sevdası ve Atatürk Çatısı… Şifre sadece bu kadar! Gerisi sadece İzmir’e hizmete ait adımlar… Ne demek istediğimi anlayan anlar. Aziz Kocaoğlu Müdahalesi Uzun süre sessiz kaldı ama şimdi sahada… Sahada diyorum ama görüntü hala net değil. Belli ki İzmir’in durumu O’nu harekete geçirmiş. Belli ki bazı şeylerden rahatsız olmuş. Haklıdır. Yıllarca başkanlık yapan birinden “zeytin yetiştiriciliği” için köşeye çekilmesini bekleyemezsiniz… Tecrübesi var, emeği, bilgisi ve birikimi var. Yok sayamazsınız, konuşacaktır elbette. Eleştirecek, dilek ve beklentilerini dile getirecek dahası yol bile gösterecektir… Ama… Tabii ki durum farklı. İzmir’deki yerleşik gelenek yani “çekişme kültürü” gördüğümüz kadarıyla CHP içerisinde de var. Ekipler, ekoller ve kadrolar… Sayın Kocaoğlu’nun bu son çıkışı nereye oturur, kim destekler, kim önlem alır, kim engel olmaya çalışır ya da kim dikkate değer bulup gündemine alır göreceğiz… Kış Geldi Kış… Hoş geldi sefalar getirdi… Şöyle buyursun efendim… Çay kahve ne arzu edersiniz? Karnınız açsa yemek koyalım, olmadı gevrek ve peynirimiz, boyoz ve kumrumuz da var… Ya da melemen yapalım… Biz kışı böyle İzmir gönlünce ağırlamak istiyoruz inşallah o da bize böyle davranır. Zor mevsim kış. Masrafı fazla. Garibana yüklediği dert çok. Afetleri korkutucu. Allah korusun. En kötüsü de sık ve çok hastalık getirmesi… Lütfen dikkat.