Hayatta kimse esir olmak istemez elbet. İnsanlara baktığımda bedenen özgür olsalar da ruhen esir olabiliyorlar. “Onsuz asla yapamam” der bazıları. “Alışveriş yapmadan duramam”, “Kendi başıma yaşayamam...

Hayatta kimse esir olmak istemez elbet. İnsanlara baktığımda bedenen özgür olsalar da ruhen esir olabiliyorlar. “Onsuz asla yapamam” der bazıları. “Alışveriş yapmadan duramam”, “Kendi başıma yaşayamam.” Kendi gücümüzü unuturuz bazen. Yaşamımızı hep bir şeylere bağlayabiliriz. Kontrol başkalarındadır. “Onsuz yapamam”... Kendi başına var olamayan birinin söyleyeceği sözdür. O ancak başka biriyle varlığını hissedebilir. Bedenin esir olsa da ruhun özgür olur bazen... Şartlar el vermez ama ruhun gökyüzünde sana bakarak dans eder… Ya da bedenin özgürdür, ruhun bir kafesin içinde onu fark etmen için her defasında heyecanla bekler. Bazen içinde bulunduğun durum seni esir yapabilir. İstemediğin şeylere maruz kalabilirsin. İstemediğin işte bir süreliğine çalışmak zorunda kalabilirsin. Boşanman uzun sürebilir. Bunlar ruhunu özgürleştirmene, var olmana, kendini keşfetmene engel değildir. Bu sadece geçici bir süreçtir. Sen yine ruhunu özgür tut. Hayatımızda bazı geçişler vardır. Bu geçişler çoğu kez de dönüm noktamız olurlar. Aynı zamanda en büyük sınavlarımızdır. Çaresizlik duygusu kapladığında ruhumuzu o zaman da çaresizliğin bağımlısı oluruz. Kendimize olan inançlarımızın üzerini kara bulutlar kaplar. Bir çok olumlu inancımızda olumsuza doğru yol alır. En zor zamanlarımız aslında bize bir şey söylemeye çalışır. Bir şeyler fark etmemizi ya da iç görü kazanmamızı sağlar. Sadece bir durup kendi duygularımızı, düşüncelerimizi, inançlarımızı ya da bedenimizi dinlemek gerekebilir. Ardından bağımsızlığımız için mücadele yolculuğumuzun rotasını belirlememiz gerekir. Bundan daha anlamlısı var mıdır bu hayatta.. “Kendi bağımsızlığımızı ilan etmek”... Bu yolculuk asla kolay değil. Zorlu bir yolculuk... İnsanlara sınır çizebilmek, “hayır”diyebilmek, kişisel alanlarınıza girmelerini engellemek, duygu sömürülerini dikkate almamak, tehditleri karşısında korkusuzca durabilmek ve pes etmemek, en zayıf yerinizden vurmaya çalıştıklarında aldırmamak, kişiliğinize saldırıda bulunduklarında onlara inanıp olumsuz inanç geliştirmemek, her türlü oyunu yaptıklarında tongaya gelmemek, hedefinizi şaşırtmak istediklerinde yani sizi bağımlı yapacak bir çok cezbedici teklif sunduklarında mücadelenizi hatırlamak hiç de kolay değil… Ama yapabilirsin.. Kendi bağımsızlığını ilan etmek için savaşçı olmaya değer... Sonunda ruhunu özgürleştirmiş ve kendini kendine kazandırmış olacaksın. Bunu yapabilen o kadar az insan var ki bu hayatta.. Her insan esaretten kendini özgürleştirebilme yolculuğuna çıkabilse keşke… “Ben Özgürüm” demekle özgür olunmuyor malesef.. Ruhunu özgürleştirmek, kendini tanımakla, keşfetmekle ya da dinlemekle başlar. Hayat adına yapmak istediklerini belirlemenle devam eder. Belirlemek de yetmez harekete geçmek gerekir. Bunun içinde iyi bir hedef planlaması yapmak da çaba ister. Bazı zor zamanların elbet olacaktır. Dibe de vuracaksın. Düşsen bile dizlerin kanaya kanaya devam etmen gerektiğini hissettiğinde ruhun özgürleşmeye başlamıştır bile... Tüm zorluklar karşısında “elbet bir çözüm yolu bulurum” diye hissettiğinde gör bak dünyan nasıl değişiyor.