Bilenler mutlaka vardır ama bilmeyenler için bugün bir doktordan çok daha fazlası olan ve yaptıklarıyla göğsümüzü kabartan kadın doğum uzmanı Op. Dr. Banu Çiftçi’nin birkaç sene önce bir konuşmasında...

Bilenler mutlaka vardır ama bilmeyenler için bugün bir doktordan çok daha fazlası olan ve yaptıklarıyla göğsümüzü kabartan kadın doğum uzmanı Op. Dr. Banu Çiftçi’nin birkaç sene önce bir konuşmasında değindiği önemli noktalara dikkat çekeceğim. Lafı fazla uzatmadan hemen konuya girmek istiyorum. Doktor Çiftçi kadın ile ilgili her şeyi tüm detaylarıyla anlattığı konuşmasına Türk Dil Kurumu’ndaki “kadın” tanımı ile başlıyor. “Kadın! Erişkin dişi insan. Erişkin ne demek? 24 yaş ve üzerini yetişkin kabul ediyoruz. 18-24 de genç yetişkin. 25 yaşında bir dişiye kız mı dersiniz kadın mı? İşte burada, toplumda çok ciddi bir anlam karmaşası var. Ama karmaşa kelimede değil, çok daha derinlerde. Bana hemen şunu sorarsınız: evli mi? Aslında orada onu sormak istemiyorsunuz siz. De ötekini de nasıl soracağız şimdi? Değil mi? Evet, merak ettiğimiz şey maalesef cinsel deneyimi. Ona göre kadın veya kız diyeceğiz. Hani erişkin dişiydi? Niye biz bunu medeni duruma veya cinsel öyküye dönüştürdük? Kadın cinsiyet belirten bir kelime sadece, erkek gibi, kadın, erkek. Ama biz cinsiyet belirten bir kelimeyi almışız cinsel öykü belirten bir kelimeye çevirmişiz. Yani, Türk Dil Kurumu erişkin dişi diyor ama biz "cinsel deneyimi olan" dişi diyoruz aslında” Konuşmada altı çizilecek çok nokta var ama hepsini tek tek ele almak istesem köşe yetmeyecek… O yüzden benim en çok dikkatimi çeken ikinci konu anne karnında cinsiyet oluşumu ile devam edelim. “Anne karnında cinsiyet nasıl oluşuyor? Anne rahmine taşınan kromozom Y ise erkek bebek oluyor, X ise kız bebek oluyor. Bu oran yüzde 50. Peki, diyelim ki erkek, Y kromozomu taşıyor, erkek çocuk doğacak. İki bebeğin de 1,5 aylık olana kadar anne karnında, ortak bir yumurtalığı var. Diyor ki o Y kromozomundaki bir bölge: bu çocuk erkek olacak, sen onu testis yap. Sonra başka bir madde diyor ki: testosteron salgıla. Bu hormonun etkisiyle de erkeğin iç üreme organları oluşuyor. Sonra yine enzimsel başka bir basamakla da erkeğin dış organları oluşuyor. Erkek çocuk doğuyor, sıkıntı yok. Peki, kız bebeğe gelelim. Kız bebek ne demek? X taşıyordu Y yok, yani bu bölge yok. Hiçbir hormon vermeseniz de ki anne karnında almıyor direk sağlıklı bir kız bebek doğuyor. Burada söylemek istediğim hiçbir şey vermeseniz de doğa kız yapmaya meyilli. Evet, kadın cinsiyeti yapıyor. Mesela şöyle düşünün, kromozomu Y, testisi var, testosteron üretiyor, işte prostat vesaire iç üreme organları oluşmuş, tam orada bir doğumsal kusur var. Dış üreme organları oluşamıyor. Ama oluşamıyor değil, ne oluyor biliyor musunuz? Kız organları oluşuyor. Yani, takıldığı yerde doğa onu hemen dişiye çeviriyor. Siz orada ne diyorsunuz? "Aaa kızım oldu" demek istediğim şu, doğa kadın yapmaya çalışıyor. Evet, erkek tali bir cinsiyet mi acaba? Bu esprisi tabii... Bir de şu gözle bakarsanız tam tersi, "Erkek olmak ciddi iş" Op. Dr. Banu Çiftçi TEDx Bahçeşehir'de 'Kadın', başlıklı konuşmasında kadın ile ilgili her noktaya öyle güzel değinmiş ki bence kadın erkek fark etmeksizin her insanın mutlaka en az bir kez izlemesi gerekiyor... Yazının başında yaptıklarıyla göğsümüzü kabartan demiştim hemen o konuya da açıklık getireyim; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra uzmanlık eğitimini Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda tamamlayan Banu Çiftçi, gönüllü olarak gittiği Afrika'da hem kadınlara hem de bebeklere yardım ediyor, toplumun yaralarını sarıyor... Yalnızca hastaları iyileştirmekle kalmayan Doktor Hanım; toplumun kanayan yaralarını da sararak toplanan bağışlarla su kuyuları açılmasına, hastane yaptırılmasına, tarım köyleri kurulmasına vesile oluyor. Bir “kadın” olarak; her yönüyle tam bir Cumhuriyet kadını olan Op. Dr. Banu Çiftçi'yi ayakta alkışlıyorum…