Her orman yangınında yüreğim kanar. Can kaybı yok dense de nice canlar yok oluyor aslında. İçinde yaşayan, söndürmeye çalışan...

Her orman yangınında yüreğim kanar. Can kaybı yok dense de nice canlar yok oluyor aslında. İçinde yaşayan, söndürmeye çalışan insanlar, ormanda yaşayan canlılar, canlı ağaçlar… Canı pahasına yangınla mücadele eden ormanın “Ateş Savaşçılarının” yangında, yangını bir an önce söndürmek için geçirdiği kazalarda şehit olmasını yüreğimde hissederim. Bir ülkenin akciğeri olan ormanın binlerce hektarlık alanının yok olması çok büyük acı. Mangalını söndürmeden ormandan ayrılan, sigara izmaritini rast gele sağa sola savuran cahillerin yol açtığı yangına mı yanayım, rant sağlamak için, kirli emellere hizmet için, adı ne olursa olsun yangını çıkaran veya çıkmasına sebep olan zalimlere mi kızayım. Ormanı yakmayı cinayet ile eşdeğer sayarım. Ormanı yakanlar yangında ölen insanların, ormanda yaşayan canlıların katili bence. Karşıyaka’daki 5 yıllık görev süresinde gönüllerde taht kurduğu için adı “Gönüllerin Kaymakamı” olarak çıkan şimdiki Kuşadası Kaymakamı Sayın Sadettin Yücel ile sık sık görüşürüm. Orman yangınları gündeme geldiğinde Kuşadası’ndaki Milli Park kaygısı aklıma gelir. Yaz aylarında Milli Parka akın akın insanlar gider. Oraya girmek için bazen kilometrelerce araç kuyruğu oluşur. Oradaki ayılar piknikçilerin yiyeceklerine ortak olmaya çalışır. Durum böyle iken Allah korusun olası bir yangında insanları tahliye etmenin zorluğunu, hatta imkansızlığını düşünmek bile beni ürkütüyor. Beni ürküttüğü gibi “Gönüllerin Kaymakamını” da ürkütüyor. Bunun için ve geçişlerin kolaylaştırılması için mutlaka bir iskelenin, deniz ulaşımının sağlanması gerektiğini söyleyip duruyor. Hatta ilgili makamlara da bildirdiğini biliyorum. Kuşadası-İzmir arası deniz ulaşımının da sağlanması için girişimleri olduğunu da. Geçtiğimiz günlerde medyada yer alan Söke deki orman yangını haberi Milli Park’taki projenin önemini bir kez daha aklıma getirdi. Haber aynı şöyle geçiyordu: “Söke’de başlayan yangın, önce rüzgârın etkisiyle zeytinlik alana yayıldı. Rüzgârın şiddetini arttırmasıyla ormanlık alana sıçrayan ve Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırına kadar ulaşan yangın yerleşim yerlerini de tehdit etmeye başladı. İzmir ve Muğla'daki Orman Bölge müdürlüklerine bağlı 5 helikopter, 2 uçak, 30 arazöz, 10 su tankeri ve 4 dozerin yanı sıra Büyükşehir Belediyesi itfaiyesinin müdahale ettiği yangında tedbir amaçlı olarak Yenidoğan bölgesindeki 50 ev boşaltıldı.” Yangının büyüklüğü ve de Milli Park sınırına kadar ulaşan yangın kısmı beni gece boyunca uykusuz bıraktı. Umarım yetkililer Kaymakam Yücel’in ve duyarlı insanların kaygılarını dikkatte alırlar. Ateş savaşçısı bir kardeşimiz ne diyordu; "Orman yangınlarıyla mücadele etmenin en zor yanı, her şey bittiğinde yanan hayvanlarla karşılaşmak. Yangınlarda can kaybı yaşanmadı denilse de birçok hayvan bu yangınlarda canlarını kaybediyor. Lütfen herkes duyarlı olsun." Çevre ve doğa bilinci ilkokulda okuma yazmadan hemen sora verilmeli. Yangınları önleme çalışmalarına önem verilmeli.

*****

Deniz ulaşımından söz ederken Karşıyaka-Konak arasında araba vapuru seferlerinin konması çok mu zor? Çok sevdiğim bir dostumun önerisini yazmak istedim. Bostanlı’da mevcut iskeleden Konak’ta yapılacak ek bir iskeleyle arabalı vapur seferleri düzenlenemez mi? Böylece Buca, Karabağlar ve Gaziemir’e gitmek isteyen araçlar doğrudan Konak Tüneli’ne yönlendirilir, Altınyol ve Karşıyaka çevre yolu trafiği de rahatlatılmış olmaz mı? Bir de Mavişehir’e iskelenin kurulup deniz ulaşımının sağlanması elzem oldu sanırım. SON SÖZ: “Yaşatmak varken, öldürmek niye?”