Şu İzmir var ya… Gerçekten çok, ama çok özel bir kent… Bu kent için, “ilklerin şehri” tanımlamasını kim yaptıysa ağzıyla, yüreğiyle bin yaşasın… Bugüne kadar pek çok konuda Türkiye’ye örnekler suna...

Şu İzmir var ya… Gerçekten çok, ama çok özel bir kent… Bu kent için, “ilklerin şehri” tanımlamasını kim yaptıysa ağzıyla, yüreğiyle bin yaşasın… Bugüne kadar pek çok konuda Türkiye’ye örnekler sunan İzmir, yine bir ilke imza atıyor. Öyle bir imza ki, topluma insanlık dersi verecek nitelikte. Ne olduğunu söyleyeyim; Malum siyaseten kutuplaşmanın zirvesinde olduğumuz bir dönem yaşıyoruz. İşte bu dönemde, İzmir’de siyasetin tüm renkleri aynı amaç için birleşmesini bildi. Geçtiğimiz günlerde yaşandı bu güzel tablo. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne Güzelbahçe’de mülkiyeti İBB’ne ait 14 bin metrekarelik bir arazinin Anadolu Otizm Vakfı’na tahsis edilmesini isteyen bir önerge sundu. Normalde bu tür durumlarda diğer partiler “olmazzzz” diye ayaklanır ya. Bu kez tam tersi oldu. Aynı anda, CHP’lisi, AK Partilisi, MHP’lisi, İyi Partilisi “kabul” diye ellerini kaldırdı. Yani 40 yılda bir gerçekleşecek bir şekilde, yani oy birliği ile geçti o meclisten bu iyilik girişimi. Aslında olması gereken de buydu. Baktığınız zaman, o tahsisin yapıldığı 06’nın yapısı da o meclis gibi zaten. Binali Yıldırım’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na, siyasi arenada sürekli birbirlerine gönderme yapan Hamza Dağ’dan Başkan Tunç Soyer’e, Bekir Pakdemirli’den Kamil Okyay Sındır’a pek çok kişi, siyasi kimliklerini bir yana bırakıp o iyilik hareketinin çatısı altına koşmuştu. Bir anlamda Anadolu Otizm Vakfı’nın partiler üstü oluşumu, iyilik söz konusu olduğunda Büyükşehir Belediye Meclisi’ne de yansımıştı… Tabii ki bu dayanışma ruhu tahsisle sınırlı değil. Anadolu Otizm Vakfı, bu alanda yine siyasetin tüm renklerinin de katkısıyla Türkiye’ye örnek olacak bir Otizm Kampusu inşa edecek. Ne hikmetse son dönemlerde otizmli deyince Mucize Doktor dizisinin Doktor Ali Sefa’sı aklımıza geliyor. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Ali Sefa, içinde bulunduğu engel grubu nedeniyle şanslılardan. Üstelik kendisine eğitim verildiği için iki defa şanslı. Ama Ali Sefa’nın durumunda olup da, eğitim alma şansı bulamadığı için heba olup giden o kadar çok otizmli çocuğumuz var ki… Varın bir de annelerinin “Allahım benim canımı çocuğundan önce alma” diye feryat ettikleri çocukları düşünün. Güzelbahçe’de inşa edilecek bu kampus, sadece Ali Sefa gibilere değil, tüm otizmli çocuklara kendi ayakları üzerinde durma, kendi kendilerine yetebilme becerilerini katmak için çalışacak. Bunun eğitimini verecek. Üstelik sadece çocuklara değil, ailelere de. Elbette yer tahsisi bu işin ilk ayağı. Bu cumartesi akşamı imzalanacak protokolün ardından, Otizm Kampusu’nun en kısa sürede hayata geçirilmesi için bir kampanya başlayacak. Bu kampanyanın en büyük destekçilerinden biri sanatçı Haluk Levent. Ünlü sanatçı, Ahbap Grubu ile el ele vererek, bu müthiş projeye katkı koyabilmek için çaba harcayacak. Ama ben biliyorum ki, bu hareket ne Haluk Levent’le, ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi ile sınırlı kalmayacak. Zira İzmirli iyiliğin renginin, dininin, siyasi görüşünün olmadığını iyi bilir. Bu yüzden Türkiye’ye örnek olacak bu kampusun hayata geçmesi için de el ele, omuz omuza verecek.