Hep yazıyorum yine yazacağım. Aslında şu İzmir’de hem de dibine kadar “İzmirce” dikkat çekilecek o kadar çok s...

Hep yazıyorum yine yazacağım. Aslında şu İzmir’de hem de dibine kadar “İzmirce” dikkat çekilecek o kadar çok sorun var ki… Peki ne yok? “Samimiyet” ve “birlik” yok… Şu fıkrayı okuyun: “Cehennemde her kentin bir kazanı varmış. Her kazanın yanında bir zebani durur, elindeki kalın sopayla kazanın içinden kim kafasını uzatırsa vurur, onu kazanın içine itermiş. Ama İzmir isimli kazanın yanı boşmuş. Sormuşlar “neden boş” diye? Derhal cevap gelmiş: “Orası İzmirlilerin kazanı, kim kafasını çıkarırsa, nasıl olsa biri ayağından aşağı çekiyor.”” UNESCO listesi meselesi nedense İzmir’de “gündem” olmadı yeterince. Hatta Kültür Turizm Bakanı’nın İzmir’e gelip “Çeşme projesinin” propagandasını yapacak olması ya da Alsancak’taki eski tekel binalarındaki “esrarengiz” dönüşüm dahi sorgulanmadı. Hani o EGEV’in “başkanlar kurulu başkanları” destek vermişti? Vallahi belge de imzaları da bende duruyor. Mahmut Özgener, Ender Yorgancılar, Işınsu Kestelli, Jak Eskinazi, Yusuf Öztürk, Zekeriya Mutlu, Mehmet Ali Susam, Mustafa Karabağlı, Aydın Buğra İlter, Hasan Küçükkurt, Alp Avni Yelkenbiçer, Mehmet Ali Kasalı, Kemal Zorlu imza atıp “destek çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye kamuoyuna haykırmamışlar mıydı? Bir kararla “İznik bölgesi” geldi, İzmir’e golünü doksandan atıp öne geçti. Peki TARKEM dışında bir Allah’ın kulu, bir milletvekili, bir il başkanı çıkıp iki kelam etti mi şöyle dirayetle, inançla, kararlılıkla? Tepki gösterenlerin tepkileri de biraz “top çevirmek” olmadı mı? Muhterem vekiller sosyal medya mesajı yerine, bakanlığa gidip iki laf neden etmediler? Şimdi Bay Bakan teşrif buyuracak… Eylül’de gelecekti, ne hikmetse “oda borsa seçimleri” ertesinde gelme gereği duydu. Ne iş sizce? Bakanın çantasına kimler dolduruyor “gündem maddelerini”? Yoksa “son başbakan” unvanıyla ortalarda dolaşan milletvekili Binali Bey ve şürekası mı? Hani her kilit noktaya yerleşen “büyük aile”. Konumuzla ilgisi yok ama aklıma geldi, Binali Bey’e sormak lazım, ne oldu şu “protokol camisi”? Hayalet gibi duruyor orada? Ha bir de “otoyoldan” aceleyle “bir yerlere” yol açılıyor söylentisi var ama, neyse bunlar derin ve farklı konular. İzmir’de öyle bir “al gülümü, ver gülünü” oynanıyor ki! Sanıyorlar her şey gizli kalacak… UNESCO listesine büyük destek açıklayan ve kendilerine “Başkanlar Kurulu” diyen muhteremler attıkları ıslak imzayı anlaşılan reddediyorlar. Yoksa “karakolda baskı” falan mı gördüler? Neden biri bile çıkıp “çok turizm az kültür” bakanına laf etmedi? Borsa İstanbul’un İzmirli yöneticisi Işınsu Hanım şöyle parmağını sallayıp “İzmir’in dosyasını yollayın bana çıngar çıkartmayın” dedi mi? Korkarım ki dediğim gibi olacak. Kemeraltı ile Çeşme projesinin birbirine benzer tek yönü olmamasına karşın, Bay Bakan “kükreyecek” kusura bakmayın herkes de “dinleyecek”. Hem nedir şu Çeşme projesi? Gerçekten anladık mı? İzmir’de halkın gerçek bilgilendirilmesinden vazgeçileli 20 yılı geçti. İzmir’in onca derdi dururken, olması gereken otoyolları bir yana bırakılıp “Çeşme’ye otoyol” yapıldığı gün zaten “dön baba dönelim oynamaya gidelim” başlamıştı. Sahi Çeşme’ye İzmir’in kaynaklarını fütursuzca aktaranlar, yıllarca tamamlanmayan otoyol için ne demişlerdi, hatırlayan var mı? Ticaret Odası’ndan Borsa’ya, Sanayi Odası’na kadar seçim süreci var. Peki gündemde ne var? Baştan yazayım, Özgener’de Yorgancılar da Kestelli de saygın ve sevdiğim insanlar. Lakin eleştirim de haktır. Ticaret ve Sanayi Odası’nda da Borsa’da da egemen olan AKP’dir. Hele Bay Hisarcıklıoğlu’nun, Ender beyi yeniden “adaylığa” ikna etmesinde acaba sebeb-i hikmet neydi? Biz sanıyoruz ki, sanayi odasından hâkim ihtiyarlar varmışmış da onlar Ender Efendi’den vaz geçemiyorlarmışmış… Ender Bey TOBB için ne kadar “önemli” kim bilir? Ya Ticaret Odası? Orası da “kontrol” altında. Üstelik başında popüler bir Mahmut Özgener var… Bazı AKP’lilerin “Büyükşehir Belediye Başkan adayı”! Olur mu? Olur da İzmir yemez? AKP İzmir’i zannetmem ki Ticaret Odası veya Sanayi Odası sansın. Özgener bir dönem daha başkan, diyeyim size. Peki İzmir Ticaret Borsası? Orası da iktidar kontrolünde. Eski başkan Tuğrul Yemişçi AKP milletvekili olmamış mıydı? Ya Bayan Kestelli? Manipülasyon iddiaları hiç kesilmeyen “Borsa İstanbul’un” yönetim kurulu üyesi değil mi? Şimdi elinizi kalbinize koyun, İzmir’in “sermaye odakları” baştan aşağı iktidar kontrolündeyken, o atılan “ıslak imzaların” kıymet-i harbiyesi olur mu? “Az Kültür Çok Turizm” Bakanı İzmir’i sildiyse siler, nasılsa İzmir kabullenir. Yalan mı? Çeşme Projesi’ni “gizlice destekleyen” az mı sanıyorsunuz? Belki “hayır” diyenlerin içinde de vardır? Herkes yıllardır “Kemeraltı” diyor, herkes Semih Girgin ile Tamer muhtarı ziyaret ediyor, fotoğraflar çekiliyor ama UNESCO listesinden Kemeraltı çıkarılıyor, Kemeraltı’nda hala asayiş yerlerde, hala zabıta Salepçioğlu’nda ayaklarını yaya yaya oturuyor, hala kaçak yapılaşma var, hala tarih ve kütür imhası devam ediyor, eski, yıpranmış ve yorgun görünümünden kimse bahsetmiyor. Ama olsun değil mi? Biz fotoğraf çekilelim, iki entelle “konferans” düzenleyelim, ilkçağdan son çağa kadar tarihin her alanında kendini “bay bilen” diye satan biriyle söyleşiler yapalım. Geçen gün bir AKP vekili gitmiş, sormuşlar listeyi, o da sanki kendi sorumluluğu yokmuş gibi “Bakan gelecek sorarsınız” demiş. Biz birlik kurmayalım, facebookta nostaljik İzmir fotoğrafları yayımlayarak vicdanımızı rahatlatmaya uğraşalım. Birbirimizin ayağından çekelim, kendimizi vazgeçilmez saymayı sürdürelim, İzmir’in gerçeklerini zerre bilmeyen parti genel başkanlarının sözleriyle havaya girelim. Şehrimizin itibarı kumar masasında ama ilgilenmeyelim. İstanbul’un kibirli entellerini, kendi dinamiklerimize tercih etmekten de bıkmayalım. Demedi demeyin… Devam edin devam baylar bayanlar, ama unutulmasın ki günü geldiğinde giyilecek kefenin cebi yok! Alem-i Cihanı “ibret” ve “dehşetle” seyreylemeye devam Hasan Tahsin!