Sevgili okuyucular, bu gün üç ayrı başlık ile üç yazı kaleme aldım. Üslup eğitimdir, üslup kişiliktir, üslup adam...

Sevgili okuyucular, bu gün üç ayrı başlık ile üç yazı kaleme aldım. Üslup eğitimdir, üslup kişiliktir, üslup adamlıktır. Neden üslup eğitimdir? Yıllardır eğitimden bahsedilir, tarifleri yapılır, sınırları dizayn edilir ama kimse kimsenin tarifini beğenmez. Eğitim doğduğunuzda başlar. Nasıl? Alışkanlıklarla… Sütü nasıl ve neyle içersiniz, yürümeyi nasıl öğrenirsiniz, anneniz babanız size nasıl davranır, nasıl hitap eder, sonra komşularla ilişkiler, komşular nasıl yaşıyor, size nasıl hitap ediyor, çocukları hangi oyunları tercih ediyor, oynarken saygılı mı? Sonra okula başlanır. Öğretmen arkadaş davranışları sizin davranışlarınızla çelişiyor mu, çeliştiğinde sizin için kendi isteklerinden vazgeçen oluyor mu? İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, yüksek lisans, doçentlik, profesörlük, her etapta bir şeyler öğreniyorsunuz. Bir de davranış biçimi öğreniyorsunuz. Öğrendiklerinizi ya kullanıyor veya kullanmıyorsunuz. Hayatınızın bütün bu aşamalarında yollar, kasabalar, iller, memleketler görüyor, gördüklerinizden de bir şeyler öğreniyorsunuz. Yemek, spor derken beşeri ilişkiler sizi görgülü ve münevver insan denilen kalıbın içine alıyor. Özellikle hitabet, belagat ile irade beyanınızı, arz edişi en güzel noktada öğreniyorsunuz. Artık siz eğitimlisiniz. Eğitimli insanlar konuşurken, yani irade beyanını arz ederken belli kurallar olduğunu bilir, nezaket mantığı içinde en güzel şekilde ifade ederler. Peki, cari durum anlattığımız eğitimli konumu aksettiriyor mu? Hayır! İşte vahim olan da bu. İnsanları rahatsız eden de bu durum. Bir örnek vererek anlamaya çalışırsak, bakın ne halde insanlar: Örneğimiz gerçek bir diyalogdan… Hem de gazeteci ve siyasetçi kardeşlerimizden… Şahıs şöyle başlıyor lafa; “Ne kadar alçak varsa…” diyor ve bir siyasinin adını da vererek, “Ben iddia edilen konuda aracı olmuşsam şerefsizim, haysiyetsizim, namussuzum, alçağın tekiyim.” Sonra bu iddiayı gündeme getiren kimse için “İddianızı ispat edemezseniz namussuzsunuz, şerefsizsiniz, onursuzsunuz” diyor. İşte size bir ifade tarzı… Hep aynı sözlerin tekrarı ilmi, ekonomik haber, mütedeyyin tarafı dahi olmayan, kaba saba bir söylem. Peki karşı taraf iddialarında haklı mı? ‘Haklıyım’ iddiası var. Ancak işte belirtildiği gibi inkar da var. İnkar kontrpiyede kaldı. Çünkü, bir gün sonra bu gazeteci kardeşimizin hakkındaki iddiaları doğrulayan videosu yayınlandı. Yazık! Neden yazık; bu kardeşimiz hem siyasi, hem akademisyen, hem gazeteci ve televizyoncu. Ne yazık ki toplumun birçok kesimi bu durumda. Yani bir ömür eğitimsiz kalmışız ve eğitimsiz kalan zümrenin dizayn ettiği kalabalıklarız. Ahaliyiz, halkız, vatandaşız… Kötü olan da bu; her şeye razıyız. Eğitim almış eğitimsiz kurnazlara ‘dur’ deme zamanı geçiyor.