Küresel anlamda çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine neden olan korona virüsünün yok edilmesindeki en büyük umut, virüse karşı başarılı bir aşı geliştirilmesi olarak görünüyor. Türkiye’nin de dahil olduğu pek çok ülke aşı ile ilgili önemli çalışmalar yaparken, uzmanlar aşının virüsü bertaraf edebilmesi için gerekli olan şartlara dikkat çekiyor. Pandemiye karşı dünyada bilinen önemli yöntemin koruyucu yöntemler olduğunu vurgulayan Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Serhan Sakarya, günümüzde koruyucu yöntemlerin başarılı bir şekilde uygulanmadığını söyleyerek, “Diğer bir yöntem elbette izolasyon önlemlerini çok iyi alabilmektir. Hasta olanların, olmayanlardan ayırt edilmesi gerekiyor. Bir diğer yöntem ise aşıdır. Ben pandemiden 2021 yılı sonuna kadar çıkabilme şansımız olduğunu düşünmüyorum” dedi. Sürdürülen aşı çalışmalarında başarılı bir aşı çalışması yapılmış olsa da aşı karşıtlarının kritik bir rol üstlendiğini vurgulayan Prof. Dr. Sakarya, “Bizim aşı karşıtlarına karşı olmamızın sebepleri var. En önemli sebebi, kişi kendisini korumak istemeyebilir. Enfekte olmak da istiyor olabilirsin. Ya da inançların gereği aşıyı uygun bulmayabilirsin; ama şöyle bir şey var. Aşı olmayan kişiler, toplumun yüzde 30’unu oluşturup enfekte olduklarında, aşı olan yüzde 60’lık kesim, aşı olmayan yüzde 30’luk kesimin mikrop yükünden kurtulamıyor. Yani aşı olmuş olsalar bile hasta oluyorlar. Yani aşı, kişiyi korumamaya başlıyor” diye konuştu.

En az yüzde 75'in bağışık olması şart

Aşının koruyucu olması için toplumun yüzde 75’in üzerinde virüse karşı bağışıklığının gelişmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Bu durumda, toplumun yüzde 75’i enfekte olmadığı için geri kalan yüzde 25’i hasta olmaması için koruyor; çünkü virüs, 100 kişiden 75’inde barınmıyor ve hastalık yapabilecek çoğunluğa ulaşamıyor. Hasta olan kişiler yüzde 30’un üzerine çıktığı an aşı yaptıranları da enfekte etmeye başlıyor. Söylediğim gibi pandeminin sona ermesi için toplumun yüzde 75’inin bağışık olması gerekiyor. Kişi ya hastalığı geçirerek bağışık olacak ki bu da tartışılır. Ya da aşı olarak bağışık olacak. Bu da ikinci bir yöntem. Başka da bir yolu yok” şeklinde konuştu. Covid-19 aşısı ile ilgili 23 adet faz çalışmalarının sonuna gelindiğini, içinde Türkiye’den 4 grubun da bulunduğu 119 aşı çalışması olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Serhan Sakarya, “Bu çalışmalardan 4 tanesi RNA ve 4 tanesi de DNA aşısı olup aşı teknolojisinde ilk kez kullanılan aşılardır. Diğerleri günümüzde kullanılmakta olan ve bilimsel çalışmalar ile kanıtlanmış teknolojiler ile üretilmektedir. Yapılan ilk çalışmalar RNA aşılarına karşı gelişen bağışıklığın daha güçlü olduğunu gösterse de son günlerde yapılan yayınlarda klasik yöntemler ile üretilen aşıların da genom aşılarına yakın bağışıklık sağladığını göstermektedir. Aşıların piyasaya sürülmesi ile birlikte Covid-19 aşıları uzun süre konuşulacağı tartışmasız bir gerçektir” dedi. (İHA)