- Maddesinde koordinasyonsuzluk söz konusu ediliyor,
- Maddesinde “Su Kanunu”ndan bahsediliyor. Zaten su kanunu taslağı var. Koordinasyonsuzluğu da giderecek Su Kanunu Taslağı üzerinde çalışmalar tamamlanmış olup yasalaşma sürecinde olduğu ifade edilmektedir. Fakat şu anki durumda belediyelerin neden şikâyet ettiği de ifade edilmiyor. Su Kanunu meselesi ve kurumsal koordinasyon meselesi uzun zamandır Milliyetçi Hareket Partisi’nin gündeminde olup çözüm önerilerimizi sunduğumuz da kamuoyunca bilinmektedir. Bu önerileri, başkanı hangi partiden seçildiğine bakmadan belediyeler ve tüm ülkede önlem alınabilsin diye dile getirdik.
- Maddesinde havza yönetiminden bahsediliyor. Anlaşılan konuyu bilmiyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın planlaması zaten bu şekildedir.
- Maddesinde Paris İklim Anlaşması’nın hemen imzalanması gerektiği söyleniyor. Sanki bu anlaşmayı imzalayınca sularımız miktar olarak çoğalacak ve iklim değişikliğinden etkilenmeyeceğiz. Şunu iyi bilin ki ülke olarak tüm tedbirleri almamız iklim değişikliğini sonlandırmaz. Ülkemizin değişime karşı önlem alması gerekmektedir. Bir de İklim Değişikliği Kanun Tasarısı üzerinde yoğunlaşmalı türünden ifadeler kullanılmış. Fakat mecliste iklim değişikliği, su kaynakları ve kuraklığa karşı alınacak önlemlerle ilgili komisyonun kurulduğundan ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlanan Su Şurasından haberleri yok.
- Maddesinde kuruyan göller arasında Salda ve Burdur Gölüne de yer verilmiş. Bu göller Türkiye’nin en derin gölleri arasındadır ve su çekilmesinin varlığına rağmen kuruma tehdidinden bahsedilemez. Ayrıca ülkemizdeki tüm göllerle ilgili eylem planları hazırlanmaya devam etmekte ve bazıları tamamlanmış ve yer yer uygulama planları yapılmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Nehir Havza Yönetim Planları ile de göllerin su bütçeleri ve su kalite durumları değerlendirilmektedir.
- Maddesinde su havzalarında tüm noktasal ve yayılı kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması gerektiğinden bahsedilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Nehir Havza Yönetim Planları ile bu çalışmalar 2013 yılında başlatılmıştır. Nehir Havza Yönetim Planları kapsamında havzaların kirlilik durumları belirlenmiş ve kirletici kaynakları tespit ederek noktasal kirletici kaynaklar için deşarj standartları da ortaya konularak uygulamaya başlanmıştır. Yayılı kirletici kaynaklar için ise İyi Tarım Uygulama Kodları önerilmiştir.
- Maddede Belediye Başkanlarının önerileri 11. Kalkınma Planında MHP’nin önerisiyle zaten yer almaktadır.
- Maddede de bilindik İstanbul Kanalı Projesi. Bu konuya değinmeye bile gerek yok. Kamuoyunda oldukça fazla tartışılmıştır.
- Maddede su ve kanalizasyon idaresi mevzuatının yeniden düzenlenmesi talep edilmekte fakat mesela İzmir ilinde kanalizasyona bağlı olmayan 87 binden fazla fosseptik çukurun nasıl sisteme bağlanacağı, arıtma tesisinden çıkan suların neden alıcı ortamda kirletici olduğundan bahsedilmemektedir!!! Nedense bu ve benzeri durumlarda mevzuatın hangi yönüyle belediyelerin çalışmasını engellediğinden de söz edilmemiş!!.
- Maddede kamu işletmeciliğinden bahsedilmiş fakat şehirlerde neler yapılacağı konusu burada gündeme dahi gelmemiştir.
MHP'li Kalyoncu'dan CHP'nin "Su Manifestosu"na tepki
Prof. Dr. Hasan Kalyoncu'nun açıklamaları şöyle;
Güzel İzmir’imizde CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları ve 11 il belediye başkanı yine durumdan vazife çıkararak bir araya gelmiş, kendilerini hükümetin yerine koyarak manifesto yayınlamıştır. Fakat manifesto dedikleri metni okuduğunuzda hükümetin yaptığı ve gelecekte planladığı çalışmaları bilmeksizin kaleme alınan bir metin olduğu görülmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve Dışişleri Bakanlığı’nın görevleri ile ilgili kararlar alıp Mecliste ne yapılması gerektiğinden tutun da hangi bakanlığın kurulacağına, hangi kanunun çıkarılması gerektiğine kadar tüm işleri halletmişler. Bu belediye başkanlarının işleri ne acaba? Belediyelerin yapması gerekenleri değil de hükümetin ne yapması gerektiğini konuşur olmuşlar.
Şimdi diyeceksiniz ki belediye başkanları ülkenin sorunlarını tartışıp öneri getiremez mi? Tabi ki haklarıdır.
Fakat 22 kadar zevat buluşup ve konuyu tartışıp, önce belediye olarak almaları gereken önlemlerden bahsetselerdi ve manifesto denen metinde bunlara yer verselerdi dikkate alınabilirdi. Ayrıca konu bir de iklim değişikliği ve su olunca en büyük su tüketicisi belediyelerdir. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek alanlar da şehirlerdir. Toplantının veya etkinliğin adı da “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi” olunca biz de manifesto denen şeyi merak ettik. Fakat manifesto kısmından hayal kırıklığı ve rol kapma çabası çıkmıştır.
Ayrıca ülkede ne olup bittiği araştırılmadan; DSİ, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın neler yaptığı bilinmeden manifesto denen şey yazılırsa cahillik olmaz mı?
“Manifesto” dedikleri metni ele alırsak;
Bunlar da ilginizi çekebilir