Korona virüs salgınında vaka sayıları hızla artıyor, vatandaş önümüzdeki günlerde tam kapanma olup olmayacağını merak ediyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, uzun süredir tam kapanmanın hayati önemde olduğu vurgusunu yaptıklarını belirterek süreç içinde gelinen tabloyu değerlendirdi. “Kapanma konusunda bizlerin ne düşündüğü değil, Hükümetin nasıl karar alacağı önemli” diyen Başkan Çamlı, “Çünkü biz zaten sürecin başından bu yana ne olması gerektiğini avazımız çıktığı kadar bas bas bağırıyoruz ama dinleyen yok. Sonunda hep haklı çıkıyoruz ama en nihayetinde bizler bağırdığımızla kalıyoruz” dedi. Şu anda Türkiye’de ciddi bir vaka patlaması yaşandığına dikkati çeken Çamlı, “Şubat ayının ikinci haftasından itibaren vaka sayısı artıp günlük olarak 5 binden 8 binlere çıkarken, acilen tedbir alınması gerektiğini söylemiştik. Hatta bazı bilim insanları bu vaka artışları eğer kontrol edilemezse, varyant virüslere de hesaba katılarak mart ayının üçüncü haftasında yeni bir pik yaşanacağını da söyledi. Ancak bu artışlara rağmen yeni tedbirler beklenirken kontrollü açılım yapıldı. Yani bizi dinlemediler. Kontrollü açılım yapıldı ne oldu, örneğin İzmir’de vakalar sekiz katına çıktı. Türkiye’nin şu anda yüzde 90’ından fazlası çok yüksek riskli iller kategorisinde” açıklamalarında bulundu.

‘ONCA UYARIYA RAĞMEN…’

Vaka patlamalarının olduğu dönemlerde acil kapanmanın şart olduğu vurgusunu yapan Çamlı, “En az 28 gün sosyal ve ekonomik destek paketleriyle derhal zorunlu ve hayati sektörler dışında çalışma hayatı durmalıdır. Biz bunları daha önce de söyledik lakin dikkate alınmadı. Kısmi kapanmada ekstradan cumartesi günü yasak getirildi, hafta içinde de yasaklar iki saat öne çekildi. Kafe ve restoranlar da paket servisine geçildi. Bu noktalara gelmiş bir pandeminin bu tedbirlerle durmayacağını artık herkes biliyor. Şu anda 60 binin üzerinde günlük vaka sayısı var ve her gün yaklaşık 350 vatandaşımızı kaybediyoruz. Hükümet bunları görüp de daha radikal tedbirler alacak mı, sanmıyorum… Çünkü niyetleri pandemiyi yönetmek, etkin tedbirler, bilimsel verilerle toplumu kurtarmak değil. Ekonomik kaygılarla günü kurtarmak… Böyle olunca da ben daha radikal tedbirlerin geleceği konusunda kuşkuluyum. Çünkü bu noktaya bilim insanlarının onca uyarısına rağmen gelindi. Bu nokta, kimsenin tahmin etmediği ya da beklemediği bir nokta değildi. Günlük siyaset ve ekonomi ön planda tutuldu ama bunun faturasını bizler toplum olarak çok ağır ödüyoruz” ifadelerini kullandı.

DEPREM ÖRNEĞİ

“Bakın İzmir depreminde 117 vatandaşımızı kaybettik. Tüm Türkiye’nin içi kavruldu…” diyerek konuşmasını sürdüren Başkan Dr. Çamlı, “Şimdi her gün İzmir depreminin üç katı kadar ağır bir yıkım yaşıyoruz. Eğer bilimsel verilere bakacak olurlarsa acilen kapanma kararı almalılar, hatta çoktan almalıydılar… Eğer yine salgını değil algıyı yönetmek istiyorlarsa, yine ufak tefek değişimlerle ‘tedbir aldık’ diyeceklerdir” dedi.

MESLEK HASTALIĞI…

Sürecin sağlık çalışanları açısından da çok zorlu olduğunu hatırlatan Çamlı, “Yönetilmeyen pandeminin bütün yükü sağlık çalışanlarının omuzunda, bütün suçu da 84 milyonun üzerine bırakıldı. Sağlık çalışanlarının bu pandeminin yönetiminde hiç söz hakkı olmadığı gibi yanlış yönetimden dolayı çok ağır bir süreçten geçiyorlar. Öncelikle çok riskli koşullarda çalışıyorlar. Artan vaka sayıları var, onların bakımı giderek zorlaşıyor. Yatak bulmak da her geçen gün çok güç bir hal alıyor. Yoğun bakımlarda ciddi sıkıntılar başladı… Bu ağır çalışmalara karşın izin ve istifa hakları yok, ciddi kaygılar yaşanıyor. Hala Kovid-19 bir meslek hastalığı sayılmıyor. Umuyorum ki yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız bu ayıbı düzeltir. İnsanlar korona virüs hastasına bakım sürecinde gerek teşhis gerekse tedavide yakın çalışma ortamlarından dolayı hastalandılar, 400’ü aşkın sağlık çalışanımızı bu yüzden kaybettik ama hala Kovid-19 meslek hastalığı sayılmıyor. Bu şartlarda sağlık çalışanlarının motivasyonlarını korumaları ve pandemi sürecinde aktif mücadele etmeleri gerçekten çok zor” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber
Editör: TE Bilisim