Dünya, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmış olan Corona virüsü konuşuyor. Yaşananlarla ilgili gelişmeler devam ederken, yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine yol açan hastalık için Türkiye’de de ‘kırmızı alarm’ verildi. Çin İş Geliştirme Dostluk Derneği Ege Bölge Temsilcisi Salih Ertan, konuyla ilgili Ege Telgraf’a özel açıklamalarda bulundu. Günlerdir hepimiz Çin’de yaşanan ve hızla yayıldığı konuşulan Korona virüsü takip ediyoruz. Siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet, orada bir salgın yaşandı ve maalesef ki insanlar hayatını kaybetti. Yaklaşık 400 kişi hayatını yitirdi... Bu yaşananlar çok üzücü ama bir nebze de olsa abartıldığını düşünüyorum. Soruyorum: Hong Kong gribinde kaç kişi hayatını kaybetti? 1 milyon insan... Peki, Sars virüsü? O dönemlerde bu virüsün Amerika'da üretildiğine dair bir komplo teorisi vardı... Çok da mümkündür, çünkü bir daha hiçbir yerde patlak vermedi ama onun türevi olan virüsler çıktı ortaya... Mesele şu, insanoğlu bu tarz virüslere karşı çok kolay bağışıklık kazanabiliyor. Hong Kong virüsünden artık ölen yok. Birçok insan bu gribi ayakta geçiriyor. 50 yıl önce 1 milyon insanın hayatına mal olan bu virüs şimdilerde insanları yatağa bile düşürmüyor. Wuhan'da ortaya çıktı, biliyorsunuz ki bu yer İzmir'in kardeş kenti. Bu virüsün bir hayvandan geçtiği düşünülüyor... Bu insanlar hayvanlarla çok fazla haşır neşir... Çok kalabalık da yaşıyorlar. Böylesi hastalıkların bir anda yayılması tabi ki de mümkündür. Bunun yanında Çin'de 10 gün içinde kurulan hastaneyi gördünüz mü? 10 yılda kurulacak boyutta bir yapı. Çin gibi büyük bir ülke elbette ki bununla kolaylıkla baş edecektir. Tüm bunların yanında antipropaganda yapılması üzücü... Antipropaganda derken neyi kastediyorsunuz? Komplo teorisyeni değilim ama bu yaşananların tamamen bir kurgu olduğu düşüncesindeyim. Atlantik ötesinde tezgahlanmış bir komplodur. 'Amerika'nın kendi bir yığın sorunu varken neden böyle bir komplolar peşindedir?' diye sorarsanız en büyük neden olarak yeni İpek Yolu Projesi’ni gösterebiliriz. Doların egemenliği ortadan kalkacaktır. Ekonominin ve siyasetin ağırlığı Uzak Asya'ya yani Pasifik Havzası'na doğru ilerliyor. Şu anda Çin bilim üretiyor, patent, teknoloji üretiyor. İşte, korkunun nedeni budur. Şu anda Amerika'nın tehdit algısı, Amerika Birleşik Devletleri değil de Arabistan Birleşik Devletleri ya da bir başka ülke olsaydı bunu umursamazlardı. Dünyanın bütün fosil yakıtlarının büyük çoğunluğunu elinde tutan Arabistan Yarımadası, Suriye, Irak, Kuzey Afrika'nın ulusal geliri Amerika'yı geçmek üzere... Bu coğrafya patent ve bilim üretmediği için Amerika'nın hiç umurunda olmazdı. Orada kazanılan para eninde sonunda Amerika'da ya da Avrupa'da harcanıyor. Bu yüzden de tehdit değil. Tehdit olan ayın arka yüzeyine araç indiriliyor, daha az sayıda öğrenci Amerika'ya ya da Kanada'ya gitmek için başvuruyor, kendi ülkelerinde kaliteli eğitim var, orası zaten 7 bin yıllık kültür, 300 yıllık kültür zaten onun karşısında boy ölçüşemez. İpek Yolu Projesi şu anda Amerika'nın bütün huysuzluğunun nedenidir.

‘MEDYA KAMPANYASI’

Yaşananların tamamen bu nedenlerden ötürü mü olduğunu söylüyorsunuz? Tamamen kasıtlı olarak planlanmış bir medya kampanyası olduğunu düşünüyorum. Almanya 2'nci Dünya Savaşı'nda 80 milyon insanın yaşamına neden oldu. Gücü kadar pazar payı talep etti ve savaş çıkardı. Almanya ile hala barış yapılmadı, işgal statüsündedir. E, Avrupa Birliği'nde kurucu ortak, NATO üyeliği var... Onu aldın yanı başına oturttun, peki İran'la derdin ne? İran, orta koridor üzerinde. Rusya ile yakın, Çin'le de ittifak halinde. İşte, bu yüzden de ona bir fatura kesiliyor. Tıpkı Katar'a kesildiği gibi. Katar neden abluka altında? O Basra Körfezi'nde Katar tarafında çıkan doğalgazla birlikte Çin ile köklü bir anlaşma var. Afganistan ile derdi ne; kendi yarattığı canavarla mücadele ediyor... Çevresinde ne var; Shangay İttifakı! Her şeyi bunlara bağlamak zorundasınız. Sınırları değiştirmek isteyebilirsin ama bunun da bir nedeni olmalı. Orta Doğu'da yaşananların enerji ile de ilgisi yok; Levant'da çıkacak olan doğalgazın Avrupa'ya sevki konuşuluyor... Umuyor ve diliyoruz ki doğalgaz ve petrol gündemden düşmüş olsun...

‘YENİ DÜNYA DÜZENİ’

Ülkeler arasındaki rekabetin değil de birlikte kalkınma ve birlikte gelişme sürecini ele alıyor. Gelecekte, ülkelerin ekonomik işbirliği kadar kültürel anlaşmaları da önemli olacak. Bunu yaptığınızda da yeni dünya düzeni kurulmuş olacak. Bu formül Avrupa ülkeleri için de bir kurtuluştur. Amerika da İpek Yolu'na girdiğinde tamamen huzuru buluruz.   Yaşananların ardından herkeste, Çinliler ve orada üretilen ürünler konusunda bir korkutucu bir algı baş gösterdi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Virüsün bir eşyanın üzerinde konakladığı vakit yaşama şansı yok ki… Önce bunu herkes öğrenmeli. Oradan ülkemize gelmiş ürünler zaten emin olun ki aylar öncesinden gelmiştir. Şimdi sipariş ettiğiniz ürünlere de bakıldığında, dediğim gibi o kadar uzaktaki bir virüsün yaşaması için canlı bir hücreye tutunmuş olması gerekiyor. Taşıyıcının bir insan olması lazım. İşin uzmanı değilim ama uzmanların da böyle görüş verdiğini araştırmış ve öğrenmiş bir kişiyim. Dünya Sağlık Örgütü bunu söylüyor. Çin’den yeni gelmiş bir insanla el sıkışmanız tabi ki de risk. Ancak onun size gönderdiği hediyeyi almanızda herhangi bir tehdit yok. Çin’den buraya ciddi bir yolcu transiti var. Zaten o ülke kendi içinde de karantina gibi bir takım önlemler almış durumda. Kişilerin kendi önlemlerini alması aslında kötü bir fikir değil; ancak neye inanıp neye inanmayacağı konusunda iyi bir araştırma yapılması şart. Şimdi biraz önceki Amerika gerçeğine dönelim. Ne dedik, bu haberlerin biraz da bu tarz ülkelerin ekonomi hamleleri içinde yer aldığını belirttik, değil mi? Şimdi buna karşılık bizim de Amerika’da duş alırken ya da yemek yerken boğulan kişilerin sayısına bakmak lazım. Ölü sayısı bu konuda bir haber değeri taşıyorsa, dünyanın bunları da haberleştirmesinde yarar var. Bu yapılanların hepsi algı yönetimidir. Çin’e karşı duyulan ürkekliği kışkırtmaktır. Amerika’nın gözü ve gözlüğü ile dünyayı görmekten vazgeçmeliyiz. İşte bu yüzden ülkeler arasında kültürel ilişkileri geliştirmek bu yüzden önemli. 2018 yılı Çin’de Türkiye turizm yılıydı. En son Çin, İzmir Enternasyonal Fuarı’nda onur konuğu ülkeydi. Yani iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için son yıllarda önemli adımlar atıldı. Şimdi böyle bir felaketin ardından yardım eli uzatmak… Sizce nasıl bir fikir? Kesinlikle çok doğru. İnsani dayanışma konusunda Türkiye örnek bir ülke konumunda. İlişkileri geliştirmek için de çok yararlı bir adım olabilir. Elazığ depreminde kalkıp herhangi bir ülkeden gönüllü bir ekip gelseydi, bu ilişkileri ne kadar olumlu etkilerdi değil mi? Böylesi felaketlerin ardından korku imparatorlukları kurmak yerine nasıl yardım eli uzatabiliriz konusunu konuşmalıyız. Neticede küçücük bir dünyada yaşıyoruz ve Çin bize tahminimizden çok daha yakın. Aramızda tarihsel bağlar da var… Bunlar mesafeleri ortadan kaldıran beraberlikler… Geleceğin de düşünülmesi ve öyle adımlar atılması gerekiyor değil mi? Sizde ifade ettiniz Çin gerçek anlamda dünya devlerinden biri… Avrupa Birliği’nden bize gelecekte de yatırım falan olmaz. Türkiye’nin artık yeni müttefik ve ittifaklara ihtiyacı var. Bunlardan biri Rusya… Onlarla Karadeniz’de işbirliği yapmak zorundasın. Bir diğer müttefikin de Çin olmalı. Sen yine Avrupa Birliği’ne girme hedefini yine bir yerde tut ama İpek Yolu Projesi’nin kilit noktası ülkelerinden biri olduğunu unutma. İzmir’in de bu anlamda önemli bir rolü var. İzmir, İpek Yolu’nun Batı’daki kapısı. Üç yolun kavuştuğu yegane yer; Kara İpek Yolu, Deniz İpek Yolu ve Tahran-İzmir demiryolu inşa edilirse Pasifik’i Akdeniz’e iki haftadan kısa sürede bağlayacak olan demiryolunun da son noktası. O yüzden bizim de bu konuda dikkatli adımlar atmamız şart. Son olarak, konuyla ilgili bir mesajınız var mı? Bu virüsün ortaya çıkması kısa zamanda halledilecek. Sosyal medya üzerinde büyütüldükçe büyütüldü. Hatta daha da büyütülecek, şekillendirilmeye çalışılacaktır. Bizim daha ileriyi düşünmemiz lazım. Küresel ısınma gittikçe hızlanıyor. İleride, son buz devrinde uykuya yatmış hastalıklarla tekrar yüzleşeceğiz. Bunlara karşı hiçbir bağışıklık sistemimiz yok. Çin’de olanlar bizim dikkatimizi buraya yöneltmeli. Bunun dışında internet üzerinde her gördüğünüz haberi de gerçek kabul etmemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Yağmur Gülü / Özel Haber