Korona virüs salgını nedeniyle zora düşmüş yaşamlara gözlerini kapatmadılar… Kendi deyimleriyle ‘Bir paket makarna bir de pirinç’ ile yola çıktılar. Şimdi ise damlaya damlaya göl oldu, gönül köprüleri Karşıyaka’dan başlayıp İzmir’in dört bir yanına kuruldu. Karşıyaka Yardımlaşma Derneği (KARYAD), kendilerine destek olan ‘isimsiz kahramanlar’ ile birlikte zorda olan hayatlara dokunuyor, sevgiyle yaklaştıkları insanların gözlerindeki ışıkla enerjiyle doluyor… KARYAD Başkanı Emine Yorgun Ata, Karşıyaka’nın 25 yıllık esnafı… Pandemi sürecinde geçim sıkıntısı yaşayan esnafı görüp destek olmak için yola çıktıklarını ancak daha sonra bu iyilik hareketinin önünün arkasının kesilmediğini aktaran Ata, “Pandemi döneminde insanların ne kadar zor bir süreç yaşadığını gördük. Esnafımızın çoğu kepenk indirdi, insanlarımız büyük bir geçim sıkıntısı içine düştü. Bunları görüp bir şeyler yapmamak açıkçası beni çok üzdü. Yaşananları düşünürken arkadaşlarımızla birlikte elimizden ne geliyorsa destek olmamız gerektiğini konuştuk. Belki bir makarna, belki bir paket pirinç… Bu sıkıntılı günlerde zorlukla geçinmeye çalışan ailelere ufak da olsa da olsa bir katkıda bulunmak istedik. Ufak ufak başladığımız çalışmalarda bir baktık ki 2 bin koli erzak yardımı yapmışız. Bunun dağıtımı konusunda Karşıyaka Belediyemiz de bize ellerinden gelen desteği sağladı. Gönüllü insanlar bir araya gelince yardımlaşma kaçınılmaz oluyor. Bu sefer de çocuklarımızın yüzlerinde gülümsemeler görmek için çalışmaya başladık. Bayramda yaklaşık 100 çocuğumuzu giydirerek neşeli bir bayram geçirmelerine katkı koyduk” dedi.

‘SADECE 6 AYDA…’

Evlere gidip başka hayatları seyre dalınca ne kadar çok ihtiyaç sahibi insan olduğunun acı gerçeği ile karşı karşıya kaldığını ifade eden Ata, “Eşyalarını değiştirmek isteyen vatandaşlarımıza ulaşarak kullanmadıkları malzemeleri ihtiyaç sahiplerine armağan edip edemeyeceklerini sorduk. Ve bir başladık ki… Öğrenciler, zor durumda olan aileler, yeni evlenip eşyası olmayan insanlar… Giderek daha fazla kişiye ulaşıp gönül köprüleri kurmayı başardık. Nereden baksanız 300 ile 350 eve dokunduk, ihtiyaçlarını gidermek için el ele verdik. Bunların hepsi sadece 6 ayda oldu. Bot ve mont kampanyalarımızla üşüyen bedenlere yüreklerimizle sarıldık, eşyalarla süslediğimiz evlerde hep birlikte yorgunluk çayı içtik. Ben çok insan biriktirmişim. Aslında tek başımaydım, hala da tek başıma bir şeyler yapmaya çalışıyorum ama iyiliğe gönül veren çok da insan var. Pandemi döneminde kuaförlere yardım etmiştik, şimdi onlar bize koliyle erzak gönderiyor. Onlar yardım sever, iyilik de çok bulaşıcı. Gençlerimiz bana gelip ‘Abla bizler pazar günleri evlerin boyanmasına yardım edebiliriz’ dediler. Biz onlara malzemeleri alıyoruz, sonraki ihtiyaç sahiplerini tespit edip hep birlikte ev boyuyoruz. Hepimiz bir olduk. Sonunda gördük ki, koruduğun her kişi senin kardeşindir…” diye konuştu.

DEPREMİN ARDINDAN…

“Daha sonra 30 Ekim’de İzmir’de yaşanan 6,9 şiddetindeki depremde tüm Türkiye gibi bizler de derinden sarsıldık” diyerek açıklamalarını sürdüren Ata, “Gerçekten bu süreçte acıların en büyüğü ile karşı karşıya kaldık. Aileler dağıldı, insanlar evsiz kaldı… Şu anda Karşıyaka’da da birçok ev hasarlı ve yıkılacak evler var. İnsanlar eşyalarını alamaz durumdalar. Elimizden geldiğince bu süreçte ailelerimizin yanında olmaya, onların yaralarını sarmaya çalıştık. Şimdi de yeniden yuva kurmak isteyen ailelerimiz için mobilyalar, eksik olan eşyalarını gidermek için çalışıyoruz. Bu yaşadığımız afette bir kez daha yardımlaşmanın önemini gördük. Evet, belki onların kalplerindeki acıyı hiçbir yardım silemez ancak bizler onlara kol kanat gerip destek olmalıyız. Bir ay sonra belki yeni evlerine yerleşecekler anca acı devam edecek… Bir ömür boyunca dişinden, tırnağından artırıp emek emek işleyip yaptıkları evlerinden oldu o insanlar. Asıl zor zamanlar şimdi başlıyor artık bu yardımlaşma duygusunu hayatımıza entegre etmemiz gerekiyor. Onların yeni bir hayat kurmasına katkımız olursa ne mutlu bize” açıklamalarında bulundu.

‘EĞER İMKAN VERİLİRSE’

“Çalışmalarınızın sonunda neyi başarırsanız ‘İşte, şimdi her şey tamam’ dersiniz?” sorusunu da yanıtlayan Ata, “İmkan verilse tüm Türkiye’ye dokunmak, ihtiyacı olan insanlara yardım etmek isterim… Belki o zaman daha fazla evlerde daha çok insanın yüzü güler. İnanın, ben bir makarna, bir pirinçle damlaya damlaya göl olduğunu gördüm. Birilerinin kullanmayıp sokağa attığı koltuğa altınmış gibi sarılan çok hayat var. Bizler onlar için çok çalışmaya devam edeceğiz… İnanıyorum, bir gün bu birliktelik o kadar çoğalacak ki… İşte, o zaman hayalini kurduğumuz her rüyanın gerçek olduğunu göreceğiz” diye konuştu.

‘Fakirin kedisi köpeği de fakir oluyor’

Sadece insanlara değil can dostlara da destek olduklarını belirten Emine Yorgun Ata, “İnsanlarımızın yaşamlarını kolaylaştırırken sokak hayvanlarına da gözlerimizi kapatmıyoruz. Onlara da mama, barınma gibi desteklerde bulunuyoruz. İnanır mısınız, fakirin kedisi köpeği de fakir oluyor. Onlar kendileri bir şekilde o canları besliyor ama biz de elimizden gelen desteği esirgemiyoruz. Sonuçta onlar da bir can… Biz çalışmalarımızla cana can katmayı amaçlarken onları asla unutamayız” dedi. Yağmur Gülü / Özel Haber