Konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde büyük bir zirveye de imza atan Herkes İçin Acil Sağlık Derneği (HİASD) Başkanı Ülkümen Rodoplu gelişimle yakın gelecekte hastanelerin dahi ortadan kalkabileceğini, İzmir’in sağlık turizminin başkenti olma hedefinin ise bu şartlarda mümkün olmadığını belirtti. İnsanların geleceği tasarlarken mutlaka konuyu sağlığa getirdiğini hatırlatan Rodoplu, “Ancak bu teknolojik dönüşüm sürecinin hiçbir yerinde biz zirveyi yapana kadar sağlıkçı yoktu. Burada sağlıkçılar ile bu teknolojiyi üreten ve kullananları bir araya getirmeyi amaçlamıştık. Teknolojideki gelişmeyle sağlık alanı arasında da süratli bir kesişme var. Görüntülüme yöntemleri, biyokimya, mikrobiyoloji ve patoloji gibi dallar şu dönemde bu teknolojinin içine hemen hemen tam olarak dahil olmuş durumda. Bir damla kandan yüzlerce tahlil yapabiliyoruz. Ve bu gelişecek teknolojiyle tıp alanın ilişkisi daha da büyüyecek. Bundan 20 yıl sonra belki de robot hemşireler ile doktorlar tedavimizi sağlayacak. Belki bu nedenle pek çok insan işsiz kalacak. Robotik cerrahi var biliyorsunuz. Birçok ameliyat bunlar aracılığıyla gerçekleşiyor günümüzde. Yine hasta verileri artık dijital ortamda. Ben bundan 15 belki 20 yıl sonra bugün bilinen anlamda bir hastane ortamı olmayacağını düşünüyorum. Belki yoğun bakım gibi üniteler için bugün olduğu gibi fiziki bir alan olacak ancak birçok hastalığın tedavisinde, pek çok ameliyatta kişinin kendi evi kullanılacak. Bu noktaya gidiyoruz. Hasta birkaç tuşa basarak kendi tedavisinin teknoloji sayesinde yapılmasını sağlayabilecek. Geldiğimiz noktada Sağlık 4.0 ve getirileri çok hızlı büyüyor” dedi.

"Değişimi yakalayamazsak..."

Sağlık 4.0’ın ‘Gelecek’ anlamı taşıdığını söyleyen Başkan Rodoplu, bir uzmanın meslek hayatı boyunca okuyabildiği toplam MR sonuçlarını yapay zekanın bir dakika da hatasız şekilde okuduğunu aktardı. Hızla devam eden bu dönüşüme Türkiye’nin ne derece uyum sağladığıyla ilgili de konuşan Ülkümen Rodoplu, “Evet teknoloji çok hızlı ilerliyor. Ancak biz ne kadar uyum sağlayabiliyoruz bu tartışılır işte. Biz, bir yandan bu gelişimi sağlarken hastanın hekime, teknolojiye ve tedaviye ulaşımını da zora sokuyoruz. Sade vatandaş hastanelere randevu alamıyor düşünün. Türkiye sağlık anlamında önem arz eden, tercih edilen bir ülke. Ancak teknoloji üretmiyor, bu gidişle de bu düzen bozulmaz. Yüzde 100 dışa bağımlıyız. MR cihazı arızalanıyor, onun dahi teknik servisi yurt dışından geliyor. Şuan ki hızımız, deneyimimiz, eğitimimiz ve maddi, manevi hayat şartlarımızla elimizde yetişen doktor, mühendis ve teknik elemanları koruyamıyoruz. Beyin göçü yaşımız giderek düşüyor, artık lise öğrencilerimizi dahi yurtdışına kaçırıyoruz. Demek ki bu gelişimi de yine bizden çok önde olan başka ülkeler sağlık alanındaki bu gelişimi yürütecek. En azından bir önlem alınamazsa. Biz sağlık alanında hızla süren bu değişimi yakalayamazsak yine dünyanın işçisi konumunda oluruz” ifadelerini kullandı.

"İzmir bu haliyle öncü olamaz"

Bu gelişmelerin İzmir’in sağlık turizmi başkenti olma hedefine ulaşmasında itici bir güç olup olamayacağını da değerlendiren Rodoplu kentin bu haliyle Sağlık 4.0’a öncülük edemeyeceğini savundu. Ülkümen Rodoplu şunları söyledi: “Kentimize, Türkiye’ye birileri sağlık ve tedavi için geliyor. Çünkü fiyatlarımız, tedavi masraflarımız diğer ülkelere göre düşük. Evet sağlık personelimiz becerikli, pratik, uygulamada iyi ve daha sınırlı şartlarda en iyisini yapmaya göre adapte olabiliyor. Ancak az önce de söylediğim gibi teknolojimizin gelişmiş olmasından ve yerli olmasından dolayı maliyetler düşük olduğu için fiyatlarımız düşük değil. Döviz farkından dolayı Arap ülkelerinden ya da İngiltere’den Fransa’dan ve dünyanın diğer ülkelerinden hastalar geliyor. Tıp eğitiminin yüksek olduğu, yeni buluşların yüksek olduğu İsrail veya Finlandiya gibi ülkelerden biri olursak tıp turizminden kentimizde ülkemizde gelir sağlayabilir, belki Sağlık 4.0’a öncü olabilir. Şu şartlarda anlık kazanç sağlayabiliyoruz sadece.” Utkucan Akkaş / Özel Haber