Yıllarca bir inşaat mühendisi ve sivil toplum kuruluşu başkanı olarak İzmir’de inşaat sektörünün nabzını tutan Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Onursal Başkanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Necip Nasır, yaşanan ekonomik krizin ve inşaat sektörünün geleceğine dair önemli bilgiler paylaştı. İzmir’de yaşanan kentsel dönüşüm ve yapı stoğu konularının çözüme kavuşması gerektiğini ifade eden Necip Nasır, “İzmir’de inşaat süreci itibariyle ciddi bir dönüşüm yaşanmadı. Ciddi bir çalışma yapılmadı. Kentsel dönüşüm adına Belediye Yasası’nın 3. maddesine rağmen az sayıda çalışma yapıldı. Depremin ardından anlıyoruz ki ciddi değişim ve dönüşümlere ihtiyaç var. İzmir’de 800 bin tane dönüşmesi gereken konut var. Bütün aktörlerin harekete geçmesiyle dönüşebileceği aşikar. Depremde bir daha kötü bir sonuç alınmaması için herkesin aktif çözümler bulması gerekiyor. İzmir’de geçen ay Ankara’ya bağlı kentsel dönüşüm daire başkanlığı kuruldu. Bu birim belediyeler ya da vatandaşlar dönüşüm ile ilgili talepleri olduğunda işlerin daha hızlı yürümesi için faaliyet gösterecek. İzmir’in en büyük sorunlarından biri arsa üretilememesinden kaynaklı. Asıl neden ise planlamanın eksik olması. İzmir’de henüz uyumlu olmayan, merkez ilçelerde bile planları yapılmamış yerler var. Burada şehrin bölgesiyle bütüncül planlanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

'SAVAŞ YALNIZCA CEPHEDE DEĞİL'

Deprem gerçeğinin artık göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Nasır, “Kentlerin dönüştürülmesi belediyelerin sorumluluğunda. Uzun yıllardır ifade etmeye çalıştık. Hareket yok. Deprem gerçeği var. Özel sektörün dinamikleri de harekete geçemiyor çünkü paydaşlar ve bileşenler dinamiklerin içerisinde. Yerel yönetimler, hükümet, vatandaşlar ve özel sektör bir arada hareket etmeli ki İzmir’in yapı stoğu değişsin. Bütüncül planlar yapılmalı. Bu planlamalara hükümet gelip, İzmir’in kendi planlamalarına müdahil olamaz” dedi. Ayrıca inşaat sektörüne yönelik yaşanan durgunluğun, hammadde fiyatlarının artışından kaynaklı olduğunu belirten Nasır, “Bu arada ülkemizdeki ekonomik saldırılar ve devamındaki oluşlar; deprem, pandemi ardından hem global anlamda oluşan hem ülkemizde yaşanan fiyat yükselişleri sektörü olumsuz etkilemeye başladı. En basiti örneğin yumurta dahi bir anda 8 kat pahalıya satılmaya başlanan bir durumda. İnşaat demiri 3 bin 800 lira iken 1 yıl içerisinde 14 bin liraya çıktı. Bunun yanında öyle bir algı oluştu ki piyasalarda malzeme bulunmuyormuş gibi. Fırsatçılar var. Tüm bu durum sektörü elbette etkiledi. Çimento, beton 70 liraydı şimdi 600 liralara dayandı. Çimentonun da dolarla alakası yok. Etkilenen enerjinin yansıdığı oranda değil. Demirde de keza aynı durum var. Pandemiden dolayı dünyada en fazla hurdanın geldiği ülke biz olduk. Gemi sökümde rekorlar kırıldı. Bunlar tüm sektörü eksiye sürükledi. İnşaatçıların projeksiyon yapmasını engelledi. Nerede duracağını bilememesinden kaynaklı olumsuzluklar bütün bu olumsuz davranışlar inşaat sektörünü etkilemeye başladı. Dış ticarette artışımız, global pandemi krizinde artışımız, bu yapay ve iç ve dış mihrakların ülke üzerindeki emellerine dahil olmak üzere sonuç alamayacaklar. İhracat ve ithalatta gelinen durum ile birlikte, Mayıs ayında ülkede tüm taşların yerine oturacağını, ekonomik olarak büyük bir ivme kazanarak büyüyeceğini düşünüyorum. Bütün üreticilere, iş dünyasına söylemek isterim ki; savaş cephede değildir, buda ekonomik bir savaştır. Yurtseverlik sadece cephede değil. Ekonomide savaşta da herkesin yurt sever gibi davranmaları gerekir. İstismarcılara ödün verilmemesi gerekir” diye konuştu.