Korona virüs salgını ile mücadele eden dünya, uzmanlara göre yakın gelecekte çok daha büyük bir sorunla yüzleşecek. Sorun, küresel iklim krizi... Yaşanan süreçte gıdaya olan ihtiyaç çok daha artmış durumda. Uzmanların son tarih olarak 2030’u işaret ettiği çevre felaketinin en fazla etkilendiği ve etkileyeceği alan birçok rapora göre tarım olacak. Ülkelerin bu alanda izlediği politikalar iklim krizini etkiliyor, çünkü tarım, orman, mera ve sulak alanlarda yapılan yanlış uygulamalar iklim değişimlerine neden oluyor. Bu değişimin en çok tarımı etkileyeceğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk, “Tarım bu krizden etkileniyor. Ürünlerin biyolojisi, verimi düşerken fiyatı yükseliyor ve gıda güvenliği tehdit altına giriyor” dedi.

ÜRÜNLER RİSK ALTINDA

Susuzluk ve buna bağlı olarak kuraklık ise Türkiye’de kendini iyiden iyiye hissettiriyor. Yerel yönetimlerin büyük dikkatle gündemlerine aldığı susuzluk, tarımı ve dolayısıyla da gıdayı en çok tehdit eden unsurlardan biri. İzmir’de zeytinden incire, pamuktan üzüme tüm ürünler risk altında. Bu riskin ortadan kalkabilmesi için sürdürülebilir tarımın önemine değinen Başkan Tevfik Türk, “Türkiye’de 2005 yılından bugüne arazi kullanım planlaması yapılmadı. Toprak Koruma Kanunu var. Bu görev Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait. Buna bağlı olarak ardından bir ürün planlaması yapılması gerekiyor. Bu planlamanın önemi ise gıda kıtlığı açısından çok önemli” diye konuştu.

NE YAPILMALI?

Gıda kıtlığının önüne geçilmesinin ‘sürdürülebilir tarım’ olduğunu dile getiren Türk, “Gıda planlaması yapılmalı. Ülkede ne kadar patates ekilmeli, ne kadar ürün yetiştirilmeli, bunları hesaplamalıyız. Aksi koşulda zaten ürünler çiftçinin elinde kalıyor. Bu şekilde gidersek bu kuraklık ve su problemiyle birlikte büyük bir çıkmaza sürüklenebiliriz” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda sürdürülebilir tarımın kuraklığa göre şekillendirilmesi gerektiğini savunan Türk, “Yağışlar yok, kuraklık ortada. Suyu çok seven bitkiler var, böyle giderse su verilemeyecek onlara. Bu durumda rekolte düşecek. Bu hem toprağı hem gıda ürünleri açısından sektörü olumsuz etkileyecek. Bu nedenle tarım ürünlerinin planlanması ve sürdürülebilir tarım artık şart. Nerelerde tarım yapılır, nerelerde kentleşme olmalı, artık bunun üzerine durmalıyız. Biyokütle enerji tesisleri oluşturmalıyız. Önceliğimiz, bu anlamda yaşamın geleceği için hemen sürdürülebilir tarım aşamalarına başlamak olmalı” değerlendirmesinde bulundu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber