Son dönem adeta dünyanın gündeminde bomba etkisi yaratan Rusya-Ukrayna savaşı,Türkiye'yi yakından ilgilendiriyor. Türkiye’nin Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kurduğu ilişkileri aktaran ve aynı zamanda önemli ticari anlaşmalar olduğunu belirten ve Uluslararası Siyasi Bilimler Derneği (IPSA) Genel Başkanı olarak dernekteki ilk Türk olan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Emeritüs Profesörü Dr. İlter Turan, bir yandan NATO’da olduğumuzu fakat diğer yandan ise daha önce imzalanan Montrö anlaşmasının boğazlarda titizlikle uygulanması gerektiğini ifade etti. Diğer yandan Ekonomist Murat Kartalkaya ise, “Bu süreçte altına ne olacak bilemeyiz. Para hemen güvenli limana kaçtı. Altın ve ABD dolarına alış geldi. Dünyada Dolar egemenliği bitecek diyen hayalperestler bir kez daha üzüldü. ABD tahvillerine alış geldi, faizler düştü ve petrol fiyatları arttı. ‘Türkiye kazançlı çıkacak’ diyenler çıkacak demiştim. Türkiye taraf olamaz, olmamalı ama aynı zamanda buna mecbur. Enerji tüketimimizin neredeyse yüzde 60’ı Rusya'dan. Tek nükleer santralimizi Rusya yapıyor. Arap bataklığında Rusya ile aynı çorbayı kaşıklıyoruz” ifadelerini kullandı. TARİHTE İLİŞKİLER Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra tüm ülkelerle Türkiye’nin iyi ilişkiler kurmak istediğini ifade eden Turan, diğer yandan Ukrayna’nın Sovyetler döneminden başlayarak hava motorlarının geliştiği yer olduğunu ve Türkiye’nin bu alanda işbirliği yapmak istediğini belirtti. İnsansız hava araçları üreticisi konumunda bulunan Türkiye’nin motorları dışarıdan tedarik ettiğini ve bu anlamda Amerikan lisanslı araçları satmada özgür olunmadığını söyleyen Turan, Ukrayna’dan bu nedenle temin edilmek istendiğinin altını çizdi. Turan, “Sovyetler yıkılmadan Türkiye zaten ilişki kurmuştu. Daha Sovyetler’in davasından kısa bir süre sonra Rusya içinde cereyan eden mücadelelerde Rus parlamentosu askeri saldırı sonunda yıkılmıştı. Bir ay içinde Türkiye orayı inşa etti. Doğu Almanya’dan Rusya’ya dönen askerler için ev inşaatını sahiplendi, önemli birkaç ticaret merkezinin inşasında bulundu. Yani Türkiye zaten Sovyetler’in son döneminden itibaren hizmet sektörü ve ihracatçı olarak Rusya’da varlık kurmuştu. Bu ilişki zaman içerisinde gerçekleşti. Diğer yanda Rusya Türkiye için önemli bir enerji üreticisi durumuna geldi. Sadece Türkiye için değil, Türkiye üzerinden ikinci boru hattı sayesinde Güney Avrupa’ya da Türkiye’de İğne Ada yakınlarında söz konusu oldu. Çok sayıda turist geliyor. Kapsamlı iktisadi ilişkilerimiz var. Şimdi hayatımızı kapsayan bir silah boyutu da eklendi. ABD’den Türkiye s-400 füzeleri aldı. Bu füzeleri Rusya’dan alınan içeriklerle monte edip operasyonel hale getirdi. ABD ve diğerleri bu silah alımının doğru bulmadığını ısrarla belirtiyorlar. Fakat Türkiye’de bu füzeleri kendi toprakları dışına çıkartmakta istekli” dedi.UKRAYNA’DAN ALMAK İSTİYORUZ” Rusya’yla olan ilişkileri bizlere açıklamasının ardından Ukrayna ile geliştirilen ilişkilere ışık tutan Turan, “İkinci boyutu Ukrayna ile ilişkili. Çünkü Rusya’nın dağılmasından sonra Ukrayna ile yakın ilişkiler kuruldu. Bunun nedeni Kırım’dan sürülmüş olan Tatarların Kırım’a geri gelmesiydi. Türkiye orada bir yüksekokul açtı. Tatarlara öğretmen yetiştirmek üzere ki toplu konut inşaatlarına yöneldi. Döndüklerinde kalacak yerleri olsun diye. Hatta Camii inşaatı dahi yapıldı. Bu şekilde ilişkiler yürürken Türkiye açısından kabul edemediği bir gelişme oldu. Bu gelişmelerden biri Kırım’ın Rusya’yı geri alması Karadeniz’e ulaşması açısından da çok önemli oldu. Kendi donanması için kullandı. Azark Denizi’nin kontrolü büyük ölçüde Rusya’ya geçti. Bir köprü inşa ederek yarım adanın iki ayağını birbirine bağladı. Dolayısıyla şimdi Azak Denizi’ndeki Ukrayna için yola çıkan gemiler netice itibarıyla Rusya’nın denetlediği boğazdan geçmek zorunda kalıyorlar. Bu arada Türkiye Ukrayna ile ilişkilerini geliştirirken, Ukrayna Sovyetler döneminden başlayarak hava motorlarının geliştiği yer. Türkiye bu alanda işbirliği yapmak istiyor çünkü Türkiye atak helikopterlerinin üretimi yapıyor. Motorlarını ise dışarıdan tedarik ediyor. Amerikan lisanslı araçlar için bu araçların ‘Şuna satamazsın satarsan motoru vermem’ gibi durumlar oluşuyor. Türkiye bunlardan kurtulmak istiyor. Türkiye bu insansız hava araçları alanında önemli bir mesafe kat etti ve önde gelen imalatçısı oldu. Fakat motorlar yurt dışından geldiği için bu motorları Ukrayna’dan sağlamak istiyorlar. Savaş uçağını yapmak istiyor. Burada bir motor meselesi var. Ya İngiltere, Amerika’dan alacaksınız ya da Ukrayna gibi size şartlar koşmayacak bir yerden alacaksınız. Karşılığında Türkiye yakın süre önce insansız hava aracı satışlarına başladı. Ukrayna’da bunların üretilmesi için bir fabrika kurma anlaşması bulunuyor. Rusya gibi Türkiye'ye turist gönderen, ürün ithal eden bir ülke. Ayrıca Türkiye’nin hem Rusya’da hem Ukrayna’da yatırımları var. Türkiye bir yandan pek çok alanda Kafkaslar’da hem beraberiz hem rekabet ediyoruz, Suriye’de buna benzer bir durum var. Bütün bu çerçevede düşüldüğü zaman Türkiye Ukrayna ve Rusya ile ilişkisini dengelemeye çalışıyor” dedi.NATO’DAYIZ AMA MONTRÖ’DE VAR’ Türkiye’nin dengeli ilişkiler kurması gerektiğini belirten Turan, “NATO’da olmasına rağmen NATO’nun belirleyeceği tutumun dışında yol izleyecek gibi görünüyor. NATO bağlantısı da ilişkisini dengeleyecek bağlantılardan biridir. İki çok yakın ilişkide bulunduğu ülke birbiriyle anlaşmazlık içerisindeler. Üye olduğumuz NATO bu çatışmada Ukrayna tarafında Türkiye bunun dışına çıkamaz. ABD ilişkilerinin daha düzenli hale gelmesi için çalışan bir ülke. Sakal bir kafa bir diye bir söz vardır. Türkiye şu anda mümkün olduğu kadar savaş çıkmasın diye gayret göstermeye çalıştı. Karşısında sadece Ukrayna’yı görmüyor ABD VE NATO’yu görüyor. O bakımdan muhatap alacağı kurumlar Ukrayna’dan ibaret değil. Kendi iyi niyetini ifade eden sembolik girişimlerde bulundu” diye konuştu. BOĞAZLARA DİKKAT! Rusya ile ilişkilerimizin Batıya karşı bir denge oluşturduğunu ifade eden Turan, “Batıya karşı bir denge oluşturmamız. Batı’nın ambargolarına karşı kullandığımız kaynak. Rusya Türkiye ilişkilerini bozmaması için Türk Boğazlarından geçişi tamamen Montrö kuralları çerçevesinde uygulanması lazım. ABD Rusya’yı Karadeniz’de kuşatmayı arzuluyor. Fakat Montrö anlaşmasının koyduğu kayıtlar var. Yabancı gemilerin boğazlardan geçişlerine ilişkin kayıplar var Üç haftadan fazla kalamıyor bir yabancı savaş gemisi. Türkiye’nin bunu sıkı sıkı uygulaması lazım. Bizim Rusya’nın daha az güvende hissetmesine yol açabilecek davranışlara araç olmamamız lazım. Buna karşın NATO ile birlikte hareket etmemiz lazım. Montrö gibi NATO’dan daha önce imzalanmış bir anlaşmaya sadık olması o bakımdan Montrö kuralları titizlikle uygulanmalı ve müttefik donanmalarının Rusya’yı tehdit eder konuma gelmemesi lazım” dedi.FİYATLAR ARTACAKTIR’ Diğer yandan konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Ekonomist Murat Kartalkaya, “Türkiye berbat bir dönemde yakalandı. Kasa tam takır. Rusya ile hiç olmadığımız kadar yakın ilişkiler içindeyiz. Dış İşlerinde Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, ‘makara, bakarıcılar diplomat. Arap bataklığında Rusya ile beraber hareket ediyoruz. ABD sert yaparsa Arap ülkeleri, Rusya sert yaparsa Türki cumhuriyetleri bizi yalnız bırakır. Ne Körfez ne Türki cumhuriyetlerden kaynak gelir ne swap. Allah insanlığı korusun yoksa insanlık kendini koruyamayacak belli. ABD dünya ticaret merkezi vurulduğunda bazı aklı evveller " Bu durum Türkiye'ye çok şey kazandıracak" demişlerdi. Bugüne kadar geçen sürede ne kazandık Allah aşkına. Şimdi de benzer aklı evveller çıkıp "bu savaş Türkiye'ye çok şey kazandırır" diyecektir. Buğday sıkıntısı yaşayacağız" söylemi hızla artar şimdi. Ben sanmıyorum. Türkiye’ nin kendi ihtiyacı buğdayın yüzde 90 nını kendi üretiyor. Fiyat artışı olur tabi ama buğday alamamızdan değil enerji fiyatlarındaki aşırı atıştan olacaktır. Altın ne olur diye soruyorlar. Konu savaş ise altının nereye gideceğini sadece kahinler bilir. TÜİK verileri "Toplam buğdayda yeterliliğimiz yüzde 89.2, ekmeklik buğdayda ise yüzde 82 olarak açıklandıYani üretimimiz 20 milyon ton olduğuna göre, toplam buğdayda (yüzde 10) 2 milyon, ekmeklik buğdayda (yüzde 18) 3.6 milyon ton açığımızın olduğu ortaya çıkıyor. Türkiye'nin buğday İthalat rakamları yüksek çünkü Türkiye dünyanın en büyük un ihracatçısı. Kendine yetmeyen unu nasıl ihraç ediyor. Uzun süredir sıcak temasın piyasalar üzerine etkisini anlatıyorum. Birebir çalıştı. Para hemen güvenli limana kaçtı. Altın ve ABD dolarına alış geldi. Dünyada Dolar egemenliği bitecek diyen hayalperestler bir kez daha morardı. ABD tahvillerine alış geldi, faizler düştü. Ve petrol fiyatları arttı. 'Türkiye kazançlı çıkacak' diyenler çıkacak demiştim. TV lerde başta bazı proflar bu türküye başladı bile. Türkiye taraf olamaz, olmamalı ama aynı zamanda buna mecbur. Enerji tüketimimizin neredeyse yüzde 60'ı Rusya'dan. Tek nükleer santralimizi Rusya yapıyor. Arap bataklığında Rusya ile aynı çorbayı kaşıklıyoruz” diye konuştu. RANA BEYZA ÖZTÜRK / ÖZEL HABER