Renkleri, kültürleri ve sevgi dolu kalpleriyle toplumu güzelleştirseler de yaşadıkları sorunlarla her geçen gün kanayan bir yara haline gelen Romanlar, ‘Onurlu yaşam’ mücadelesini sürdürüyor. Türkiye’nin genel ve yerel seçime hazırlandığı süreçte, Romanlar’ın yaşadığı sorunları ve siyaset ilişkisini değerlendiren İzmir Romanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (İZROMDER) Başkanı Abdullah Cıstır, dikkatleri çekecek açıklamalarda bulundu. Başkan Cıstır, “Tüm parametrelerin bir araya gelip sorunların çözümü için çalışması lazım” mesajı verdi. “Şu andaki iklimden göreceli olarak memnunuz” ifadeleriyle açıklamalarına başlayan Başkan Cıstır, “Roman Eylem Planları, uzun zamandır aldığımız mesafenin somut belgeleridir. Ancak bu eylem planlarının altı ne kadar doldu, tartışılır. Konak’ta farkındalık adına ne kadar mesafe kaydettiysek de Torbalı’da aynı başarıyı yakaladığımızı söyleyemem... Bugün İstanbul’da, Çanakkale’de, Manisa’da, Muğla’da, Aydın’da Roman meclis üyeleri yoksa, siyasi partilerin durup biraz düşünmesi gerek. Demografik yapımızın sayısal verilerini ele alıp siyasetin de insanla yapıldığını varsayarsak; haklarımızın karşılığını yeterince almadığımız ortaya çıkıyor. Fakat halihazırda tavşan adımlarla da olsa dünden daha fazla siyasetin odağındayız. Bu konuda toplumumuzu da sorgulamak gerekiyor; talepler olgunlaşmaya başladı ama siyasi temsiliyet konusunda katılımcılık da yeterli değil. Açıkçası bugün daha çok kadın ve genç rol modelimiz olmasını isterdik. Siyaset çok kaygan bir zemin; seçime beş kala siyasetçilerin bizimle ilgilenmesini yetersiz buluyoruz. Eğer siyaset insanla yapılıyorsa, Türkiye’de 8 milyon aralığında bir Roman vatandaş var. Kimlikler üzerinden gittiğimizde, İzmir’de birçok belediye başkanımız Alevi; birçok siyasetçinin ve iş insanının Kürt kökenli olduğunu biliyoruz. Bizim en büyük eksikliğimiz eğitimsizlik olabilir ama siyasetin de kapsayıcı bir tutum sergilemesi lazım. Yani Romanlar’ın bugün lütuf gibi gösterilen iki milletvekilinden çok daha fazlasıyla temsil edilmesi şart” dedi. ‘NE YAPTILAR?’ “Dünden bugüne toplum içinde Roman vatandaş konusunda farkındalık mı oluştu yoksa her geçen gün toplum bir asimilasyona mı uğruyor?” sorusunu da yanıtlayan Cıstır, şu ifadeleri kullandı: “Olumsuz bir örnek dahi olsa ne yazık ki asimilasyona uğrama oranı daha yüksek. Sosyal entegrasyonu konuşan oteritelere ‘Önce kapsayıcılığı ve kucaklayıcılığı konuşmamız gerekiyor’ diyoruz. Avrupa Birliği’nde de 2012-2020 seneleri arasında ‘sosyal entegrasyon’ ana başlıklardandı. Tüm bunlara rağmen eğitimsizlik, ayrımcılık, önyargı ve hatta zaman zaman da nefret söylemlerinden halihazırda dikey disiplin ve otoritelerin Romanlarla yüzleşme konusunda hala sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Örneğin, ticaret odaları Romanlar ile ilgili ne yaptı? Sanayi odaları, esnaf odaları ne yaptı? Herkes sosyal projelerden bahsediyor ancak pozitif ayrımcılık temelinde İzmir’de 300 bin, diğer illerde 5 ila 8 milyon Roman için ne yaptılar? Bu sadece hükümetin ya da belediyelerin sorumluluğunda olan bir konu değil; tüm parametrelerin bir araya gelip çalışması lazım. Çünkü biz artık her şeyin ‘en’i olduk. Fakirlikte ‘en’iz, yoksullukta ‘en’iz, işsizlikte ‘en’iz... Pandemi ve beraberinde gelen ekonomik süreçlere de baktığımızda günlük çalışan Romanlar, bu süreçten en çok etkilenen kesim oldu.” ‘KAN DEĞİŞİKLİĞİNE...’ İzmir’de Meclis’te Romanları temsil eden iki milletvekilinin çalışmalarını da değerlendiren Dernek Başkanı Abdullah Cıstır, “Bu konuda kimseyi değersizleştirmek istemem ama bir kan değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. En azından bu konuda mevcut bir zemin varsa üzerine daha fazlasını koyabilecek arkadaşlarımız da var sahada. ‘Metal yorgunluğu’ deniliyor ya biraz da siyaset yorgunluğu gibi... Biraz daha vatandaşımızın önü açılmalı lakin bugüne kadar yeterince ön açmadıklarını düşünüyoruz. ‘Ayağınızı taşa vursanız bize müracaat edin’ dediklerinde bir bakıyorsunuz ki sorunlar orada kilitli kalıyor. Meclis’teki temsiliyet çok kıymetli ama vekillerimiz olmadan ben bir sivil toplum temsilcisi olarak yerel yönetimlerimizle çok daha fazla iletişim kuruyorum. ‘Vekilinizle görüşün’ diyerek topu taca atan siyasi otoriterler de var. Parmak işe yarıyor ama tırnağın da görevi var, el de kolu güçlendiriyor. O yüzden bu sistemi daha da güçlendirmemiz lazım” dedi. Son olarak, “Artık toplumun gerçekleriyle yüzleşmemiz gerekiyor” ifadelerini kullanan Cıstır, “Hem kendimizle hem de bizim için karar veren otoritelerle yüzleşelim. Bu yüzleşmeyi erteliyorlar. Artık ihtiyacımıza cevap veren çözümlerle karşımıza çıksınlar” diye konuştu. ‘Artık bizim yerimize mülteciler çalışıyor’ Mülteci politikalarının getirdiği yükün altında da yine ilk önce Roman vatandaşın ezildiğinin altını çizerek açıklamalarını sürdüren Cıstır, “Suriyeliler, Afganlar ve Afrikalılar ülkemize geldiğinde ilk olarak Roman mahallelerine yerleştiler. ‘Ucuz işçilik’ denilen geri dönüşüm, ayakkabıcılık, tekstil gibi daha önceden bizim çalıştığımız alanlarda şimdi onlar çalışıyor. Konuyu sosyal yardımlar boyutundan da ele aldığımızda, insan odaklı bakmak isterim ama, mültecilerin bizden çok daha fazla desteklendiğini görüyoruz. Dolayısıyla burada siyasi otoritenin kendi vatandaşına, başta Romanlar olmak üzere tüm dezavantajlı gruplara, kucaklayıcı bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Siyaset mekanizmasının ‘Ben sizin içinizde büyüdüm’ söylemleri artık bize cazip gelmiyor. Artık adımların somutlaşması, fiziki şartların olgunlaşması şart” açıklamalarında bulundu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER