Mart ayından itibaren uygulanan korona virüs yasaklarının kademeli olarak kaldırılması ve birçok alanda normalleşme sağlanması bekleniyor. Yaklaşık bir yıldır izole hayat yaşayan toplum ve ekonomik açından zorlu günler geçiren üretici ile esnaf cephesi bu habere sevinirken, kritik uyarılar da beraberinde geldi. Pandeminin geldiği nokta ve sağlık sisteminin son durumu hakkında Ege Telgraf'a önemli açıklamalarda bulunan Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak şunları ifade etti: "Sağlık Bakanlığı düşük, orta, yüksek ve çok yüksek risk olarak dört grupta kentleri gruplandırdı. 1 Mart'tan itibaren de normalleşme adımları atılacağı açıklandı. Anladığımız kadarı ile uygulanan kısıtlamalar sadece düşük riskli alanlarda kaldırılacak ve diğer yerlerde aynen uygulanmaya devam edecek. Kademeli ve bölgesel bir geçiş olacak. Şu anda yoğun bakımlarda yatak kapasitesi iyi durumda. Ayrıca yaşlı gruba aşılar yapıldı. İkinci dozlar da yapılmaya başlanacak. Bizim yoğun bakım yataklarımızı dolduran 60 yaş üzeri nüfustu. Onlar aşılandığı için sayıca azalma yaşıyoruz. İzmir'de durum iyi diyebiliriz. Pandemide Kasım ayında yaşadığımız tabloyu önümüzdeki süreçte yaşamayacağız gibi duruyor. Bunu söylüyoruz ama virüsün mutasyonları ve hastalık yayılma hızları da önemli.” ‘ Korona virüs ilk çıktığında çok hızlı yayılmıyordu ama sonra İngiltere ve Brezilya mutasyonları çıkınca daha hızlı yayılma başladı. Tabii ki tedbirleri elden bırakmamak lazım’ uyarısı yapan Koçak, “Yaz aylarında yaşadığımız bir süreç vardı. Tam bir yere vardık derken virüs kontrolden çıkmıştı. İnsanları serbest bıraktığımızda olaylar kontrolden çıkabiliyor. Biraz güneş çıktı mı Kordon'da sahilin hali malum. Halkımız da aslında haklı. Bu süreç herkesi yıprattı. 2-3 nesildir böyle bir şey yaşamadık. Salgın hastalık ne demek, pandemi ne demek, bunlar unutulmuştu. Birden bu durumu yaşayınca psikolojik olarak yıprandık. Bunun bir de ekonomik boyutu var. Evet, devlet elbette yardımda bulundu ama insanlar geçimlerini sağlamakta, esnaf ayakta kalmakta çok zorlandı” dedi.

‘ÇİN İSABETLİ OLDU’

Türkiye'nin aşı tercihini Çin'den yana kullanmasının büyük fayda getirdiğini aktaran Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Koçak, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz asıl yatırımı bu aşıya yaptık. Çin harici aşılara da yatırım yaptık ama ağırlık Sinovac'tan yana oldu. Ve bu Çin'den gelen aşılar virüsün mutasyonları üzerinde oldukça etkin. Bu bir avantajdır. Yüz milyon doz aşı için anlaşma yapıldı bu da bir avantaj. Dünyada 190'ın üzerinde ülke var. Bunun 110 tanesinde daha tek tip aşı yapılmadı. Türkiye'nin aksine bazı ülkelerde normalleşme adımları atılmadı. İngiltere ve Fransa örnek olarak bu tedbirleri artırdı, önlemleri daha da sıkılaştırdı. Kısıtlama yapmayıp doğrudan sürü bağışıklığı yönetimin uygulayanlar da oldu. Türkiye dünyanın küçük bir modeliydi. Mart ayından önce şu unutulmamalı, rehavete kapılırsak, tüm senaryolar bir anda değişebilir. Bu pandeminin ortadan kalkması iki sene civarında sürer diye tahmin ediliyor. Türkiye'nin avantajlı olduğu konulardan bir tanesi etkin olan Çin aşısını tercih etmesi ve alacağı doz sayısı, diğeri de Nisan ayından sonra kendi aşımızı üretecek olmamız. Eğer hedefler tutarsa, bunun uygulanma süreci de Temmuz ayını bulacak. Kendi aşımızı ürettiğimiz takdirde her şey daha rahat olacak. Dünya genelinde bir şeyi gördük, ekonominiz ve parasal gücünüz ne kadar güçlü olursa olsun istediğiniz gibi aşı alamıyorsunuz. Bu açından kendi aşımızı üreteceğimiz için çok şanslıyız. Sağlıkçılar umarız bundan sonraki süreçte bu hedefler tutar da rahat edebilir. Aşılama başlamadan önce sağlıkçılar filyasyon ve virüsün tedavisi ile mücadele ediyordu. Şimdi bunun üzerine aşılamanın yükü eklendi. Eğer olur da korona virüste yeni bir dalga ile karşılaşırsak yükümüz katlanır ve tükenme noktasına geliriz. Bu kez hem aşı, hem filyasyon, hem de tedavi çalışmaları ile uğraşacağız. Yükümüz bir anda üçe katlanır." ERMAN ŞENTÜRK / ÖZEL HABER