Enginarıyla, hurma zeytiniyle, mis kokulu çileği, leziz üzümü ve meşhur narenciyesiyle Urla, Yarımada’nın en verimli topraklarını kalbinde barındırıyor… İlçede ürün çeşitliliği ve üreticinin güçlenmesi için çalışmalarını yürüttüklerini belirten Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan, yaşanan gelişmeleri Ege Telgraf’a anlattı. Korona virüs salgınının çiftçiyi de etkilediğini ve üreticinin ekonomik açıdan birtakım sıkıntılar yaşadığını belirten Başkan Uslucan, ilçe tarımının zenginleştirilmesi için ise yapılacak yeni tesislere ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “Tarım olmazsa hayat olmaz” sloganını herkesin aklına kazıması gerektiği vurgusunu yapan Uslucan, “Pandemi bu düşünceyi daha da perçinledi. İnsan sağlığının, özgürlüğümüzün ve en önemlisi üretimin, toprağın, bitkinin, doğal mahsülün kıymetini fazlaca anladığımız bir yılı geride bıraktık. Tüm dünyada hayat durdu ancak tarım durmadı. Bizler de bu nedenle üretmeye devam ettik. Lakin bazı ürünlerde fazla üretilen ürünler maalesef ki pazarlanamadı. Bizler geçen yıl ürettiğimiz enginarlar tarlada kalacak diye çok korkmuştuk fakat internetten üzerinden satışlar yaparak o zorluğun altından kalktı. Özellikle üretici kooperatiflerimiz ve yerel yönetimlerimiz iş birliği yapmasıyla ürünümüzü pazarlama şansı bulduk. İnternet olmasaydı işimiz çok zordu. Ancak yine bu süreçte kargolarda birtakım sıkıntılar yaşadık. Çünkü ürünlerimizi vakumlayarak gönderdiğimizden onların bir an önce tüketiciye ulaştırılması gerekiyordu. Pandemi nedeniyle gönderim süreleri arttığı için ürünün bozulma riski oldu ancak tüm bunlara rağmen bir şekilde sorunlarımızın üstesinden gelmeyi başardık” dedi.

‘ALANLARIMIZ DARALIYOR’

Urla’nın çok bereketli topraklara sahip olduğunun altını çizerek açıklamalarını sürdüren Başkan Uslucan, “Urla’ya ne dikseniz topraktan bereket fışkırıyor. Meşhur bir bamyamız var, Yarımada’ya mahsus olan hurma zeytinimiz var… Zeytin ağaçta yetişiyor, hiç işlem yapmadan sofraya götürüp yiyebiliyorsunuz. Toprak yapısının uygun olması üreticimizi de zeytin ve zeytinyağı üretimine sevk etti. Dediğim gibi özellikle hurma zeytini bize özel bir ürün. Narenciyemiz deseniz o da var. Senenin 365 günü Urla’da tarım yapıyoruz. Fakat birtakım sorunlarımız da var. Ne kadar verimli topraklara sahip olsak da her geçen gün tarım arazilerimiz daralıyor. Bu kadar verimli topraklar beton yığınına dönüşüyor. En büyük üzüntümüz bu. Bunda Urla’nın son yıllarda büyük bir cazibe merkezi olarak görülmesinin de etkisi var. Biz de ilçemizde yaptığımız festivallerle ürünlerimizi tanıtıyor ve bu sorunun önüne geçmeye çalışıyoruz. Bir ara Çeşme Alaçatı’yı keşfetmişlerdi, orasını bitirdiler şimdi sıra Urla’ya geldi. Çiftçilik yaparak Urla’da arazi almak çok mümkün değil. Hal böyle olunca çiftçilikten para kazanamayan insanlar mecburen arazilerini satmak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

‘İŞ HEP PARAYA ÇIKIYOR’

Tarımın önemi ne kadar anlaşılmaya başlasa da hala girdilerin çok yüksek olduğunu da belirten Uslucan hal böyle olunca çiftçilik yapmanın her geçen gün zorlaştığını söyledi. “Son 5 ila 6 ay önce 100 lira olan gübrenin fiyatı şimdi 180 lira oldu” diyerek açıklamalarını sürdüren Başkan Uslucan, “Hayvancılıkta kullanılan yemler neredeyse yüzde 100 yükseldi. Bu yaşananlar nedeniyle de vatandaş, tarım ve hayvancılıktan uzaklaşıp toprağını satmak mecburiyetinde kalıyor. Zaten büyük bir rant var. Verimli tarım alanlarımız her geçen gün daralıyor. İş dönüyor, dolaşıyor para kazanmaya giriyor. Girdiler çok olduğu için üreticiler daha çok para kazanmanın yollarını arıyor. Sakız enginarına çok iyi bakarsanız bir kökten en sekiz tane alırsınız. Ancak hibrit öyle değil… Sıradan bir bakımla bir kökten en az 25 enginar alırsınız. Ancak sağlık ve lezzet açısından hibrit enginar sakız ile kıyaslanamaz. Lakin alıcıların büyük bir çoğunluğu ürünler arasındaki farkı bilmediği için bu işi fırsat bilenler hibrit enginarı sakız enginar gibi pazarlıyor. Bunun önüne geçmek için sakız enginarına coğrafi işaret aldık. Kooperatifimiz ve yerel yönetimlerimizle bu işin önüne geçmek için bir fiyat ayarlaması yaptık. İkisinin arasına 50 kuruş fark koyduk. Ayrıca bu sene iklim çok kötüydü; dolu vurdu sonra don ve hortum oldu. Lakin bütün bunlara rağmen enginar çiftçinin umudu oldu” dedi.

‘TARIMIN KURTULUŞU…’

Kooperatifleşme hakkındaki düşüncelerini de anlatan Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan, şu açıklamalarda bulundu: “Uzun yıllardır bunun için çaba gösteriyorum. İlçemizde Kuşçular Tarımsal Kalkınma Kooperatifimiz var ama bir türlü insanları bir araya getiremiyoruz. Ancak tarımın kurtulmasının tek çaresi örgütlenmek; örgütlenmek de kooperatifleşmekten geçiyor. Kesinlikle örgütlenme zorundayız. Üreticilerin bir araya gelmesi için yönetimlerin de bunu desteklemesi lazım. Eğer bizi yönetenler ufak bir destekleme yaparlarsa bütün üreticileri örgütlerler. Tarımın kurtuluşu her daim kooperatifleşmekte…”

“URLA’YA TESİS ŞART!”

Son olarak Urla’da tarımın ve üreticilerin sorunlarının giderilmesi için çağrılarda da bulunan Başkan Uslucan, “İşletme yönünden de birtakım sıkıntılarımız var. İlçemizde işletmemiz az. Öncelikle bir konserve fabrikasına ihtiyacımız var. Bir de enginarı 12 aya yaymak istiyoruz. Bunun için de tesise ihtiyacımız var. Şu anda Urla Ziraat Odası olarak bu tesislerin ilçemize kazandırılması için çaba sarf ediyoruz. Üreticilerimiz sadece sezonda değil, 12 ay para kazansın derdindeyiz. İmkanlarımız kısıtlı olduğu için henüz net bir adım atılamadı ama biz bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Sanayi dallarımız var ama biz sanayi ülkesi değiliz. Havası, toprağı, suyuyla dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz ama tarıma gerekli önemi vermiyoruz. Hala dışarıdan saman ithal ediyoruz. Girdilerimiz düşürür, tarımı desteklersek her şey daha güzel olacaktır. Biz yeşiliyle, doğasıyla, eşsiz lezzetleriyle bir hazine olan Urla’nın ve kıymetli üreticilerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Yeter ki onlar tarımdan ve üretimden asla vazgeçmesinler…” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber