Biriz Aydinç Öztüzemen’in senaryosunu yazıp yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini Gizem Erman Soysaldı ve Kadri Özcan’ın paylaştığı, 2021 yapımı ilk kısa filmi “Yağmur Yağacak Gibi” Toronto Uluslararası Kadın Film Festivali’nde resmi seçkiye kaldı. Başrollerini Gizem Erman Soysaldı ve Kadri Özcan’ın paylaştığı, uygulayıcı yapımcılığını Emre Doğan’ın, görüntü yönetmenliğini ise Bulut Bardak’ın üstlendiği “Yağmur Yağacak Gibi” festival sürecine Toronto Uluslararası Kadın Filmi Festivali ile başladı. Arafta kalmış, bir karar verme aşamasında olan Yağmur karakterinin on iki saatlik zaman dilimine ışık tutan filmde, bir yandan da insan olmanın değerleri sorgulanıyor. Seçkiye kalmayı başararak Toronto Film Channel platformu üzerinden gösterime de hak kazanan “Yağmur Yağacak Gibi” filmine; kamera arkası, filmden kareler ve afiş gibi detaylarla haber bülteni şeklinde Toronto Film Magazine’de yer verilecek. Dünyanın her yerinden yetenekli kadın film yönetmenlerini ödüllendiren bu festivale ayrıca erkek yönetmenler de, toplumdaki kadınları ilgilendiren toplumsal meseleler üzerine yaptıkları filmlerle katılabiliyor. Toplumda yaşanan pek çok eşitsizliğin ardından gerçekçi ve güçlü bir kadın karakterini ele alan yönetmen, film üretiminde bulunurken aslında diğer yandan ise yıllar sonra hayallerinin peşinden koşuyor. Çocukluktan bu yana bir tutku olarak sinemayla ilgilenen Biruz Aydinç Öztüzemen bir kadın yönetmen olarak hem film, hem sektörde kadınların konumu üzerine sorularımızı yanıtlarken diğer yandan, “Kadınlar daha görünür olsun” diyor. Öncelikle biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? 1970 İzmir doğumluyum. Peyzaj mimarıyım aslında. 20 senedir belediyede proje tasarım grubunda yer alıyorum. Sinemaya olan aşkım çocukluğa dayanıyor. Klişe ama öyle. Çocukluğumdan beri film izlerim. Üniversite hayatım öyle geçti. Yaklaşık 3 yıl önce bunu profesyonel bir tabana taşımak istedim ve sınava girdim. Uzaktan eğitim TV radyo ve sinemayı kazandım. Şu an sinema okuyorum 3. sınıf öğrencisiyim. Hep yazıyordum. Basıma hazır romanımın iki sayfasını kısa film olarak uyarladım. Kariyerimde ilk kısa filmimi yaptım. Kenarından köşesinden başlayayım diye düşündüm aslında. Senaristliğini, yapımcılığını yaptım. Kısa filmlerde yapımcı bulmak çok zor sektörde. Kendim finanse ettim ve yapımcılığı da yaptım. Toronto’ya başvurdum ve inanamayacağım güzel bir haber aldım. Kitap üzerinden uyarlanmış bir senaryo sanıyorum… Bizlere kitap ve senaryodan bahseder misiniz? ‘Yağmur yağacak gibi’ büyük bir hikaye. Yaklaşık 1500 sayfa bir kitabım var. Kitabı üçe böldüm. İlk 570 sayfası basılacak. Psikolojik dram tarzında. Sırayla ikinci ve üçüncü kitap çıkacak. Yağmur karakterine odaklandığım bir hikaye bu. Evli ve iki çocuk sahibi Yağmur’un bir seyahatte tanıştığı Kaya ile ilişkisi ve hayatını irdelediğim bir roman bu. Kadının, kadın dostlarının arasındaki ilişkileri çevresiyle ilişkileri irdelediğim bir roman. Uzun senaryo haline de getirdim. İçinde olduğum bir hikaye olduğu için hem roman hem dizi olsun istedim. Kısa filmini de çektim zaten. Peki başroldeki nasıl bir karakter? Bizlere biraz anlatır mısınız? Karakter çok dik durmasını bilen bir kadın. Hayatında ne olursa olsun. Ne kadar dibe vurursa vursun çökmeyen ve gerçekçi. Hiç arkasına bakmadan gidebilen bir kadın karakteri tasvir ettim. Bu kadın karakterle birlikte toplumsal bir takım başlıklara dikkat çekmeye çalıştım. Çok gerçekçi çok dikine gidebilen kadınlar az. Günümüzde toplumda eşitsizlikleri kadına yönelik cinsiyetçi ayrımların kaynağı ataerkil yapı. Bunun kırılmasına katkıda bulunduğum bir hikaye bu. Beni en mutlu eden ve motive eden yanı bu. Erkek egemen sinemada kadın hep erkek bilinci açısından temsil edildi. Kadının bakış açısı payı hep bir düşük kaldı. Yüzde 10’larda yüzde 15’lerde. Bütün dünyada bakıyoruz yarışmalara 8 erkek varsa 2 kadının filmi var. Edebiyatta da aynı şekilde. Daha önce kadınlar erkek ismiyle yayınlıyorlardı. Kadının bakış açısını sinema gibi bir sanata taşınması çok önemli. Perdeye doğal ve gerçekçi yağmur karakteriyle gerçekçi ve güçlü bir kadınlık durumunu yansıttım. Toronto Film Festivali ve seçkiden biraz bilgi aktarabilir misiniz? Yurtiçinde bir iki festivale başvurdum. Daha sonuçları açıklanmadı. Ocak ortasında Toronto Film Festivali’ne başvuru yaptım. Toronto Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde seçkiye kaldı. Ben ve ekibim için çok büyük bir başarı oldu. Toronto gibi bir yerden seçki iyi bir sonuç oldu. İnanamadık ve çok mutlu olduk. Uluslararası yarışmalara, Uzakdoğu’da yarışmalara elimden geldiğince katılmak istiyorum. Ödül almak ve seçkiye kalmak değil, sesimizi duyurmak için. Erkeklerin katılabildiği bir festival bu festival. Ama o yüzden önemli. Tüm festivallere katılıp bende buradayım demek istiyorum. Her yere katılmayı kadın olarak daha görünür olmayı düşünüyorum.  Peki filmin ardından sizlere nasıl dönüşler oldu? Aslında film açılmadı tabi sadece festivallerde gösterime açık. Çok merak eden arkadaşlarım vardı. Çok iyi dönüşler aldım. Dobra kişiler gerçekçi kişilerden aldığım dönüşler beni çok motive etti. Hayallerimin peşinden gittim. ‘Bu yaştan sonra bu işe atıldın büyük bir örneksin’ dendiğinde çok gururlandım. Herkes bizde işe gidiyoruz, onun dışında kendimizi gerçekleştirecek bir şey yapmıyoruz. Bu anlamda  örnek olmak çok hoşuma gitti. Kadınlarında var olduğunu ortaya sereceğim bir şeyler yapacağım gibi dönüşler çok hoşuma gidiyor. Çocuklarımız kızlarımıza iyi örnek olduğumuzu düşünüyorum. Böyle örneklerin olmasını ve daima artmasını temenni ediyorum  Kadınların sinema sektöründeki konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ülkemizde git gide artıyor kadın yönetmenler. Çok sevindirici bir gelişme. Gerçek kadınlara ait tecrübelerin filmlerde yer alması, ataerkil düzende çatlaklara yol açacak. Bu yönde gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte büyük bir kırılmaya yol açacaktır. Bu nedenle en ufak dokunuşlar dahi çok ama çok önemli. Kadınlara nasıl bir tavsiye verirdiniz? Biraz silkinmelerini isterim. Çünkü biraz evvel dediğim gibi. Kadınlar bu baskıyla biraz sinmiş durumda. Silkinerek biraz ayağa kalkmalarını isterim. Görünür olmalarını isterim. Görünür olabilmek için ellerinden ne geliyorsa yapmalarını isterim. Ben hikayemi yazdım. Herkes kendi hikayesini yazabilir.