Bern, İsviçre başkenti ve dördüncü büyük şehri. Oldukça etkileyici bir tarihi geçmişe sahip Bern, eşsiz sarayları, yemyeşil park ve bahçeleri, tarihi yapıları ve yalnızca yaya trafiğine açık caddeleri ile zamanda yolculuk hissini yaşayabileceğiniz bir Avrupa kenti. Bern, Avrupa’nın en iyi korunmuş Orta Çağ yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor ve UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesi’nde koruma altında bulunuyor. Görsel açıdan muazzam bir şehir olan Bern’de yer alan Aare Nehri, şehrin en önemli doğal güzelliği. Birçok gezilecek yerin yakınında bulunduğu Aare Nehri, muhteşem bir atmosfer yaratabilmek için tüm hünerlerini kullanmış görünüyor. İster bilim ister sanat, isterseniz de doğa aşığı biri olun, Bern’de dilediğiniz her şeyi fazlasıyla bulacağınıza emin olun. Bern, İsviçre'nin başkenti ve ülkenin dördüncü en büyük şehri. İsmine ilk kez 1208 tarihli belgede rastlanan Bern'in isminin kaynağı günümüze dek anlaşılmasa da isim hakkında farklı efsaneler bulunuyor. Bern isminin kökeniyle ilgili en bilinen efsane ise Justinger'in kroniğine dayanıyor. Konrad Justinger'e göre Bern 1191'de Berchthold V. von Zähringen tarafından kuruldu. Şehrin kurulma hikâyesine göre Zähringen kurduğu şehrin adını ilk avladığı hayvanın adını vermeyi karar vermişti. Bu hayvan bir ayı olmuştu ve ayının Almanca ismi olan 'bär'dan dolayı şehrin ismi Bern oldu. Günümüzde şehrin flamalarında ayı resmi kullanılıyor. Altstadt: Altstadt, Bern’in tarihi merkezi olan ve tüm İsviçre’nin tartışmasız en büyüleyici yeri Taş kaldırımları, kireç taşından yapılmış yan yana evleri ve huzurlu atmosferi 500 yıldır neredeyse hiç değişmedi. Üç tarafından Aare Nehri ile sarmalanan Altstadt, doğal bir sınır ile çizilmiş gibi. Bern, Avrupa'da orta çağ romantizmine tanık olabileceğiniz en iyi korunmuş şehirlerden biri olarak kabul ediliyor. Eski binalar, kiliseler ve görülecek tarihi anıtların bulunduğu bu Orta Çağ kasabasının her yerinde 16. yüzyıldan kalma çeşmeler ve 15. yüzyıldan kalma kemerler görmek mümkün. Her ne kadar en güzel çeşmelerin ve heykellerin bulunduğu bölgelerden tramvay geçiyor olsa da kesinlikle burayı yürüyerek gezin. Zytglogge: Zytglogge, İsviçre denildiğinde akla ilk gelen şeylerden biri. 13. yüzyıla ait, Bern’in kalbinde yer alan saat kulesi Zytglogge, size saati söylemekten çok daha fazlasını yapıyor. Saat başı olmadan birkaç dakika önce, içinden çıkan bir soytarı davulunu çalmaya başlıyor ve ardından müzik geliyor. Ve tam saat başı olduğunda da kral ve ayıları temsil eden karakterler çıkıp aşağıdan kendilerini izleyen kalabalığa harika bir şov sunuyorlar. Genellikle çocukların çok hoşuna giden bu saati gören yetişkinler de hem eğleniyor hem de saatin tarihi geçmişinden fazlasıyla etkileniyorlar. Saatin üzerine dikkatli baktığınızda ayları ve o an bulunduğu zamanın içinde olduğu burç sembolünü de görmeniz mümkün. Bern Minster Katedrali: Bern Minster Ketedrali'nin yapımına 1421'de başlansa da katedralin yapımı ancak 1893 yılında tamamlanmış. Bern Minster Katedrali, şehrin ve ülkenin en yüksek katedrali olma özelliğine sahip. Gotik mimari ile tasarlanan katedralin gökyüzüne uzanan inanılmaz bir kubbesi var. Tartışmasız şekilde Bern Minster’ın en etkileyici yeri ise üzerinde kıyamet gününün tasvirinin bulunduğu nefes kesici kapısı. Katedrali yakından ve içinden görmek çok güzel olsa da dışarıdan görebileceğiniz en iyi yer kesinlikle Kirchenfeldbruecke adındaki köprü. Katedral, İsviçre ulusal kültürünün en önemli sembollerinden biri olarak kabul ediliyor. Rosengarten: Rosengarten, Bern'in tarihi kent merkezinde yer alan yemyeşil bir kaçış rotası. Küçük bir park olan Rosengarten, ufak bir tepenin üzerinde muhteşem bir şehir manzarasına sahip. Bahçenin içinde rhododendron cinsi güllerin de bulunduğu 200’den fazla gül çeşidi yer alıyor. Çocuklar için de küçük bir oyun parkının bulunduğu Rosengarten’de, yetişkinler için de hafif yemekler yiyip güzel bir kahve içebilecekleri çok tatlı bir restoran yer alıyor. Şehrin karmaşasından biraz uzaklaşmak için birebir. Federal Saray: İsviçre Federal Sarayı; İsviçre Federal Yönetimi ve Federal Yüksek Divanı Bundeshaus olarak da bilinen ülkenin en önemli binası. 19. yüzyılda inşa edilen Bundeshaus, dünyanın ilk modern demokrasisine ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşıyor. Parlamento’nun çalışmadığı vakitlerde içerisini turla gezmek mümkün. Hemen Bundeshaus’un önünde yer alan çeşme ise yakınlardaki en ilgi çekici turistik noktalardan biri. Turlar, parlamentonun çalışma takvimine göre değişkenlik gösterdiğinden danışma ofisinden daha detaylı bilgi almanız mümkün. Ayı İni: Ayı İni, Bern'in isminin kökeniyle ilgili bir efsaneye dayanıyor. Yerel bir efsaneye göre Bern ismi ‘bear’ İngilizce ayı kelimesinden türemiş. Şehrin tarihi ve kültüründe çok önemli yer edinen ayı figürü ise zamanla kentin sembolü haline gelmiş. Günümüzde sayıları giderek çoğalan ve artık Ayı İni’nde (Bear Pit) saklanmayan ayıları, rahatlıkla Aare Nehri’nde yüzerken görebilirsiniz. 16. yüzyıldan kalma olan bu inlerde bir zamanlar yaşayan ayıları görmek için ziyarete gelenler arasında, Einstein’dan Lenin’e kadar birçok ünlü isim yer alıyordu. Halen çok önemli bir kültür olan ayılara verilen değer ve önem eskisine nazaran günümüzde çok daha iyi bir konumda. Albert Einstein Evi: Albert Einstein Evi, Bern'de en çok ziyaret edilen müzelerden biri. Bern’de 1903 ile 1905 yılları arasında, eşi Milevna ve oğlu Hans ile Kramgasse No. 49 adresinde yaşayan Albert Einstein, günümüz fiziğinin temellerini oluşturan Annus Mirabilis’i bu evde yazdı. 1905’teki evine bağlı kalınarak tasarlanan Albert Einstein Evi’ni (Einsteinhaus) gezebilir, üst katında Einstein’ın Bern ve İsviçre ile olan bağlarının tüm tarihini detaylarıyla öğrenebilirsiniz. Gurten: Gurten Tepesi, Bernlilerin güneşlenmek, dinlenmek ve piknik yapmak için en çok tercih ettiği mesire alanlarından. Tepe, şehrin hemen dışında bulunan tepenin manzarası inanılmaz bir güzelliğe sahip. Bir taraftan şehri tepeden izlerken, diğer taraftan da Alpleri görebiliyorsunuz. Akşam muhteşem bir yemek yemeden önce bölgedeki yürüyüş yollarında uzun bir yolculuğa çıkmayı ihmal etmeyin. Tren istasyonundan yürüyerek de ulaşabileceğiniz tepeye 5 dakikalık panaromik bir tren olan Gurtenbahn ile de gelebilirsiniz. A. Buğra Tokmakoğlu / Özel Haber