Hükümet ile işçi temsilcileri, salgının yol açtığı olumsuz ekonomik koşullarda asgari ücret pazarlığı için masaya oturmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin en fazla üyesi bulunan konfederasyonu Türk-İş, bu yıl asgari ücret için herhangi bir rakam açıklamayacağını ve mümkün olan en yüksek artışı hedeflediğini belirtti. 2019'da yüzde 26,1, 2020’de yüzde 15 artırılan net asgari ücret şu an 2 bin 324 lira. Hükümet, yüzde 8’lik 2021 enflasyon hedefine göre artırımda bulunursa, asgari ücret 2 bin 510 liraya yükselecek. Ancak Türk-İş’in araştırmasına göre Türkiye’de açlık sınırı 2 bin 482 lira seviyesinde. Asgari ücret, işçiye verilecek en düşük ücret olarak tanımlansa da Türkiye’de işçilerin yüzde 43’ü asgari ücret üzerinden maaş alıyor. Asgari yaşam koşullarını karşılayan bir ücret olduğunu vurgulayan İzmir Vergi Dairesi eski Başkanı Mustafa Bulut, “Asgari yaşam koşullarını karşılayan bir ücretten bahsediyoruz. Barınma, yeme içme, sağlık, giyinme gibi temel ihtiyaç harcamalarını karşılayabilecek derecede bir gelire sahip olmayı anlatıyor asgari ücret. Türk-İş diyor ki 4 kişilik bir ailenin sadece aylık gıda ihtiyacı 2 bin 482 lira” dedi.

‘10 BİN LİRA OLMALI’

Bir ailenin yaşam giderleri için en asgari koşulları tanımlayan ücretin gıda, konut kira, sağlık, eğitim, ulaşım, haberleşme gibi temel harcamalarla şekillendiğini söyleyerek, “Bu gıda harcamaları aile ailenin aylık harcamaları içindeki payı nedir diye baktığımızda TÜİK istatistiklerinde en düşük yüzde 20 gelir dilimindeki aileler için yüzde 22, 30 gibi oranlar görmekteyiz. Bu oranı esas aldığımızda normal bir ailenin 2500 lira gıda harcaması yapabiliyor olması için 10.000 lira gibi bir aylık gelirinin olması gerektiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.

YA DÜNYADA?

‘Asgari ücret ne tadar olmalıdır?’ sorusuna yanıt veren Bulut, “Asgari ücreti açlık sınırın altında yaşamı devam ettirmek için asgari koşulları sağlayan bir gelir olarak ele alarak, bu konuyu Dünya Bankası’nın yoksulluk kriterlerini esas alarak değerlendirmek istiyorum: Dünya Bankası’na göre günlük 1,90 doların altında gelir olan kişiler aşırı yoksuldur. Yani bir bakıma bu değer açlık sınırı gibi düşünülebilir. Bankanın daha ılımlı yoksulluk kriteri günlük 3,20 dolar. Bu rakama göre 4 kişilik bir ailenin günlük 12,8 dolar aylık 384 dolar gelirinin olması gerekir. Bunu Merkez Bankası’nın 2021 dolar kuru beklentisi olan 8,40 TL ile çarptığımızda karşımıza 3.225 lira gibi bir rakam çıkıyor. Asgari ücret için olması gereken minimum seviye bu diyebiliriz” açıklamalarında bulundu.

VERGİ DÜZENLEMESİ

Asgari ücretin Türkiye’deki ekonomik koşullara bakıldığında artması gerektiğini söyleyen Bulut, “Asgari ücret artışı öncelikle işverenler ilave maliyet anlamına geliyor. Tabii bu pandemi sürecinde işverenler de zaten zorda denebilir. Özellikle esnaf düzeyindeki işverenlerin pandemiden çok etkilendiği bir gerçek. Dolayısıyla onların çalıştırdıkları asgari ücretlilerin de ücret düzeyindeki artış şüphesiz ilave zorluklar ve belki de ‘İşini sürdüremem’ anlamına gelebilecektir. Ancak konuya orta ve büyük ölçekli işletmeler yönden baktığımızda, Maliye Bakanlığı’nca açıklanan vergi istatistiklerine baktığımızda şirketlerin 2020 yılındaki geçici kurumlar vergisinde ciddi artış olduğu görülüyor. Buradan orta ve büyük boy şirketlerde 2020 kazançlarının iyi olduğu anlamı çıkıyor. Tabii bu genel bir değerlendirme… Sektör ve şirket bazında farklı durumda olan, zor durumda olan şirketlerin de varlığı bir gerçek. Bu nedenle ben asgari ücretin orta ve büyük ölçekli şirketler bakımından genel olarak sorun olmayacağını düşünüyorum. Esnaf boyutunda işletmeler ile sektör bazlı sorunlu olan büyük işletmeler için de farklı çözümler tasarlanabilir. Bu anlamda ilk akla gelen devlet, asgari ücret üzerinden aldığı bir takım vergilerden daha da azaltıma giderek işveren maliyetlerini azaltabilir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber