Zeytin, bu topraklarda yalnızca bir meyve veya emeğin yalnızca bir tarım ürünü değildir. Barışın, bereketin, emeğin ve doğanın simgesidir. Ege’nin serin rüzgârlarında, Ayvalık’ın kadim tepelerinde binlerce yıldır kök salan bu ağaçlar, bir milletin hafızasında da derin izler taşır. Ancak bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen bir torba yasa teklifiyle bu miras tehdit altındadır.

Ayvalık, Edremit, Burhaniye, Mudanya,Manisa Milas ve Gemlik gibi zeytinle özdeşleşmiş kentlerde halk, “ekmeğimizin kaynağına el uzatılıyor” diyerek ayağa kalktı. Çünkü zeytin yalnızca toprağın değil, geçimin, kültürün ve ortak yaşamın da kalbinde yer alıyor. 13 Haziran 2025 tarihinde Meclis’e sunulan torba yasa teklifinde, 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı Kanunu’ndaki “zeytinlik alanlara 3 km mesafeye kadar sanayi ve enerji yatırımı yapılamaz” hükmünün etkisiz hâle getirilmesi öngörülüyor. Zeytin,sabrın, bereketin ve barışın simgesidir. Ve bu kutsal ağacın en kadim yurtlarından biri Ayvalık’tır. Ayvalık, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli zeytin coğrafyalarından biridir. 2 milyona yakın ağaç varlığı, zeytinyağı üretimindeki kalite üstünlüğü, coğrafi işaretli ürünleri ve yüzlerce yıllık zeytinlikleriyle Ayvalık bir “zeytin başkenti”dir. Ayvalık halkı için zeytin yalnızca geçim değil, yaşamın ta kendisidir. Sabah erken saatlerde zeytinliğe giden üretici, yıl boyunca ağacını budar, gübreler, toplar, sıkıma götürür… Bu döngü, yalnızca bir tarımsal üretim değil; kültürel bir yaşantıdır.

HAYATI KESMEK

Ancak bugün bu kadim geleneği tehdit eden bir yasa teklifi Meclis gündeminde. 13 Haziran 2025 tarihinde TBMM’ye sunulan torba yasa teklifi, zeytinliklerin korunmasını düzenleyen 3573 Sayılı Kanunu aşındırma riski taşıyor. Ayvalık başta olmak üzere tüm Ege’de üreticiler, çevreciler ve halk bu değişikliğe karşı seferber oldu.

*Zeytinlik alanların maden ve enerji yatırımlarına açılmasına yol açabilecek,

*ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde esnekliğe neden olabilecek,

*Koordinatla belirlenmiş özel alanlar üzerinden adrese teslim madencilik faaliyetlerine olanak tanıyabilecek bir içeriğe sahip.

*Zeytin üreticileri, çiftçiler ve çevreciler bu yasa teklifine karşı Meclis önünde nöbet tutarken, Sanayi Komisyonu görüşmelerinde fiziki gerginlikler de yaşandı.

TEKLİFE GÖRE;

*Zeytinlik sahalarına enerji, maden ve sanayi yatırımlarının yapılması önündeki engeller kaldırılıyor.

*Zeytinliklerin etrafındaki 3 kilometrelik koruma alanı kaldırılarak bu alanlar yatırım projelerine açılıyor.

*Zeytin Kanunu’nun 20. maddesinde yer alan yaptırımlar yumuşatılıyor.

*“Kamu yararı” tanımı genişletiliyor; zeytinliklerin kamulaştırılmasına yol açabilecek düzenlemeler getiriliyor.

20. MADDE NE DİYOR?

3573 sayılı Kanun’un 20. maddesi, zeytinliklerin korunmasını şu şekilde tanımlar:

"Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinyağı fabrikası hariç, kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz. Bu hükümlere aykırı olarak yapılan tesisler, hiçbir hüküm alınmasına gerek kalmaksızın ilgili idarelerce derhâl kapatılır."

Bu madde, zeytin üretiminin sağlıklı sürdürülebilmesi için yaşamsal öneme sahiptir. Ancak yeni torba yasa ile bu koruma mekanizması ortadan kaldırılıyor.

 “Bu kanun geçerse, binlerce dönüm zeytinlik maden ve enerji projelerine açılır. Bu sadece çiftçinin değil, tüm Türkiye’nin gıda güvenliğini tehdit eder.”

TBMM’YE ÇAĞRI

*“Zeytin barışın simgesidir, ticaretin temelidir, halkın sofrasındaki berekettir. Bu yasa teklifi geri çekilmelidir.”

*Ayvalık, yalnızca coğrafi bir isim değil; zeytinin, emeğin ve doğanın birlikteliğini temsil eden bir simgedir.

*Bugün Ayvalık halkı, zeytin dalını sadece barışın değil, yaşamın da sembolü olarak görerek bu mücadelede ön saflarda yer alıyor.

*Zeytinime dokunma! diyen binlerce çiftçinin, üreticinin ve yurttaşın sesi, Meclis’te yankı bulana kadar bu mücadele sürecek.

DÜNYADAN ÖRNEKLER  

 İtalya

*Toskana ve Puglia bölgelerinde anıt zeytin ağaçları özel yasa ile korunur.

*500 yaş üzerindeki ağaçlara zarar vermek suçtur; yüksek para cezası ve hapis cezası uygulanır.

*“Oliveti Monumentali” listesi oluşturulmuştur: Devlet destekli bakım-onarım yapılır.

İtalya’nın Toskana ve Puglia bölgelerinde, anıt zeytin ağaçları özel koruma altındadır. Kesilmesi ya da yerinin değiştirilmesi ağır yaptırımlara tabidir.

İspanya

*Andalucia bölgesi zeytin üretiminin kalbidir.

*Jaén şehri, UNESCO’ya “zeytin peyzajı” başvurusu yapmış ve adaylık süreci başlamıştır.

*Organik zeytin üretimi için devlet teşvikleri, ihracat için ihracatçıya prim sistemi uygulanmaktadır.

*İspanya’da, Jaén ve Córdoba şehirlerinde zeytinlikler UNESCO Dünya Mirası adaylığına gösterilecek kadar önemsenir.

 Yunanistan

Korfu ve Kalamata’da zeytinlikler turizm ve gastronomi rotalarına entegre edilmiştir.

Geleneksel zeytinyağı sıkımhaneleri kültürel miras listesine alınmıştır.

Bu örnekler, zeytinin yalnızca ekonomik değil; kültürel, tarihi ve çevresel bir değer olduğunu ortaya koymaktadır.

AB Tarım Politikası çerçevesinde, zeytin üreticileri sürdürülebilir uygulamalara teşvik edilmekte; organik üretim destekleri, sulama yatırımları ve pazarlama teşvikleri sağlanmaktadır.

Bu ülkelerde zeytin yalnızca bir üretim aracı değil; kültür, tarih ve turizmin de yapı taşıdır.

EKOSİSTEM ALARM VERİYOR

Zeytin ağacı tarih boyunca kuraklığa dayanıklılığıyla bilinse de, son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak ciddi stres altına girdi. Ayvalık ve çevresi, hassas bir mikroiklim kuşağında yer alıyor. Uzmanlara göre, ani sıcaklık dalgalanmaları, aşırı kuraklık ve düzensiz yağışlar nedeniyle zeytin ağaçları:

*Daha az meyve veriyor,

*Zeytinyağında asit oranı artıyor,

*Zeytin sineği ve benzeri zararlılarla mücadele zorlaşıyor.

Bu şartlarda zeytinlik alanların madencilik ve enerji projelerine açılması, sadece tarımsal değil, iklimsel açıdan da bir kırılma noktası oluşturabilir.

Zeytin ağaçları aynı zamanda karbon yutağıdır. Onları yok etmek, iklim krizine karşı doğrudan savunmasız kalmak anlamına gelir. Torba yasa ile zeytinliklerin “kamu yararı” bahanesiyle sanayiye açılması, hukuk çevrelerinde Anayasa’ya aykırılık tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Öne çıkan maddeler şöyle:

Anayasa Madde 56: “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”

Anayasa Madde 45: “Toprağın korunması ve verimli kullanılması esastır.”

Anayasa Madde 169: “Devlet ormanlarını ve tabii servetleri korumakla yükümlüdür.”

Bu maddeler ışığında, zeytinlikleri maden sahasına çevirmek yalnızca etik değil, hukuki olarak da sakıncalıdır.

Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, daha önce benzer düzenlemeleri iptal etmiştir. Dolayısıyla yasa geçse bile hukuki mücadele kaçınılmazdır.

Turizm ve Zeytin: Ayvalık’ın Çift Kanatlı Ekonomisi

Ayvalık ekonomisi yalnızca zeytine değil; zeytinin getirdiği turizm zenginliğine de bağlıdır.

Zeytinliğin olduğu her yerde agroturizm, gastronomi, doğa yürüyüşü, köy pansiyonculuğu, zeytin rotaları gelişmiştir.

HAFIZA: BU İLK DEĞİL

TBMM’deki bu girişim, zeytinlikleri tehdit eden ilk girişim değil. 2014, 2017, 2021 ve 2022 yıllarında da benzer torba yasa maddeleri gündeme getirildi.

Her seferinde:

*Üretici örgütleri,

*Çevre hareketleri,

*Hukukçular,

*Üniversiteler, birlikte ses yükseltti ve geri adım attırıldı.

Bu “hafıza”, bugünkü mücadeleye deneyim, birikim ve strateji kazandırıyor. Ayvalık bu hafızanın taşıyıcısıdır. Zeytinine sahip çıkan kent, geçmişte olduğu gibi bugün de susmuyor.

 Ayvalık’tan Türkiye’ye Liderlik: Çözüm Öneren Bir Kent

Ayvalık sadece tepki gösteren değil, çözüm üreten, vizyon çizen bir kent olarak da ön plana çıkabilir.

İşte bu mücadeleyi geleceğe taşıyacak bazı öneriler:

Zeytin ve İklim Çalıştayı: Ayvalık merkezli düzenlenecek ulusal bir çalıştayda, akademisyenler, üreticiler ve hukukçular buluşturulmalı.

Zeytin Diplomasisi: İtalya, İspanya, Tunus gibi zeytin ülkeleriyle ortak kültürel projeler geliştirilmeli.

Zeytinli Kentler Ağı: Türkiye’deki zeytin kentleri (Ayvalık, Edremit, Gemlik, Milas, Nizip) ortak bildiri yayımlamalı.

Avrupa ile Dayanışma: AB’deki “Oliveti Monumentali” benzeri uygulamalar Türkiye’ye uyarlanmalı.

Ayvalık, bu önerilerle “zeytin başkenti” kimliğinden, “zeytin diplomasisinin merkezi” kimliğine geçebilir.

Alınması gereken tedbirler

*Zeytin Kanunu korunmalı, güçlendirilmeli: 3 km koruma sınırı kaldırılmamalı, daha da genişletilmeli.

*Zeytinlik alanlar tarımsal SİT alanı ilan edilmeli: Tıpkı tarihî alanlarda olduğu gibi, bu alanlar özel koruma kapsamına alınmalı.

*Zeytin üreticisi desteklenmeli: Zeytinyağı üretimi için kooperatifçilik, markalaşma ve ihracat destekleri sağlanmalı. Yerel yönetimlere yetki verilmeli: Belediyeler ve ziraat odaları, bölgesel zeytin politikalarında söz sahibi olmalı. Eğitim ve farkındalık artırılmalı: Okullarda “Zeytin Haftası” gibi bilinçlendirme etkinlikleri yaygınlaştırılmalı.

 Yasa teklifinin arka planı ve gerekçesi

Teklif sahipleri, yasa değişikliğini “enerji ve maden yatırımlarının önündeki engellerin kaldırılması” gerekçesiyle savunuyor. Özellikle linyit rezervleri ve jeotermal alanlar açısından “stratejik öncelik” vurgusu yapılmakta. Ancak uzmanlar bu gerekçenin sürdürülebilir kalkınma ve iklim kriziyle mücadele ilkeleriyle çeliştiğini belirtiyor.

Zeytinliklerin yok edilmesi kısa vadeli ekonomik kazançlar sağlasa da uzun vadede:

*Gıda güvenliğini,

*Tarımsal istihdamı,

*Kültürel mirası tehlikeye atacaktır.

Yasa teklifinde "kamu yararı" gerekçesi öne çıkarılıyor. Enerji yatırımları, linyit sahaları ve sanayi bölgeleri için “engel oluşturan” zeytinliklerin kaldırılması gerektiği savunuluyor.

Zeytinliklerin ortadan kalkması demek:

*Karbon yutak alanlarının yok olması,

*Gıda egemenliğinin riske girmesi,

*Kırsal istihdamın darbe alması,

*Bölgesel göçlerin artması, anlamına gelir.

Zeytinliklerin yok edilmesiyle, Türkiye yalnızca ağaçlarını değil; bir yaşam biçimini, bir kültürü, bir ekonomik yapıyı da kaybedecektir.

 Ayvalık’ın Önerdiği Tedbirler

*Zeytin Kanunu’nun Güçlendirilmesi

Koruma sınırı 3 kilometreden 5 kilometreye çıkarılmalı. Zeytinlik alanların bulunduğu bölgelerde ÇED süreçleri zorlaştırılmalı.

*Tarım Sit Alanı Uygulaması

Tarihi zeytinlikler, “tarımsal SİT alanı” statüsü almalı. Kesin yapılaşma yasağı getirilmeli.

*Yerel İnisiyatif Güçlendirilmeli

Belediyeler, ziraat odaları ve STK’lara karar süreçlerinde söz hakkı verilmeli.

*Zeytin Kooperatifleri Desteklenmeli

Küçük üreticiler birleşmeli, yerel zeytinyağı markaları güçlendirilmeli, destek fonları sağlanmalı.

*Uluslararası Dayanışma ve Diplomasi

İtalya ve İspanya’daki koruma mod: elleri incelenerek Avrupa ile ortak eylem planı oluşturulmalı.

* Son Söz  :  Zeytin Dalı Yere Düşmesin

Ayvalık, zeytinle yoğrulmuş bir kimliktir. Bu kimlik, yalnızca ekonomik değil, vicdani bir duruşun da ifadesidir.

Bugün TBMM’de görüşülen yasa teklifi, bir ağaca değil; bin yıllık bir kültüre müdahaledir.

Ayvalık halkı, zeytini yalnızca bir ürün olarak değil; barışın, emeğin ve doğanın sembolü olarak görmektedir.

“Zeytinime dokunma!”

Bu ses yalnızca Ege’nin değil; Anadolu’nun dört bir yanındaki üreticilerin, annelerin, çocukların, doğaseverlerin, barış yanlılarının sesidir.

Ve bu ses Meclis’e ulaşana kadar yükselecektir.