Kurtuluş zamanı önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 'Bir Türk dünyaya bedeldir' demişti, güvenmişti bizlere, güveni artırmaya çalışmıştı. Şimdi de bu söz futbolumuzda 'Bir Türk takıma bedeldir' daha doğru...

Kurtuluş zamanı önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 'Bir Türk dünyaya bedeldir' demişti, güvenmişti bizlere, güveni artırmaya çalışmıştı. Şimdi de bu söz futbolumuzda 'Bir Türk takıma bedeldir' daha doğrusu 'Bir Türk takıma yeterli', 'Bir Türk takıma çok bile' olarak değişecek, pek yakında. Çok geçmeden yönetmeliklere, 'En fazla 1 Türk futbolcu bulundurma zorunluluğu getirilmiştir' maddesi eklenmezse hiç şaşırmam artık. İş o dereceye geldi ki, bu işin son limiti nereye varacak bilemiyorum. 16 yabancı ne demek yahu, bu nedir Allah aşkına, burası Türkiye, gurbet değil ki. Milli takımımız da etkilenecek bu durumdan haliyle. Her yer yabancı ile doldu. Yazık oluyor gençlerimize, oralara gelecek amatör kümedeki, alt yapıdaki gençlerimiz salgın nedeniyle oynayamıyor, elin yedi kat yabancıları baş tacı oldu. Her takımda bolca mevcutlar. Biliyorum menajerler böyle istiyor diye bunlar yapılıyor, sonumuz hayrola. Adına Türkiye Kupası denen organizasyonumuz var, bari onda tamamen Türk futbolcuları oynasın, yabancılar oynamasın, hem de haftada üç maça çıkıyorlar, çok üzülüyorum onlar için valla. Dağ taş yabancı doldu, hakemler de yabancı olsun, herkes yabancı olsun, biz de kendi ligimize yabancı kalalım. Hakemlere gelelim, 'hakem zeki ve akıllı olmalı' denirdi bize, böyle de öğretilirdi. Zeki ve akıllı derken, cin gibi şeytan gibi olur, zamana, devire, gününe göre davranır anlamında değil tabii ki. Maçı en güzel, en adaletli şekilde nasıl yönetmeli o anlamda, akıllı ve zeki olmalıdır. Ülke genelinde kar yağışı başladı, garip garip uygulamalar da başladı. Kar yağışı olacağı kaç gün öncesinden belli, herkes ona göre tedbirini alsa ya. Hakemlerden bahsedeyim, otelde kalıyorsunuz, cep telefonunuzdan oyun oynayacağınıza, başka maçları izleyeceğinize, boş muhabbet konuşacağınıza, maçınıza konsantrasyonunuzu sağlasanız, sahayı, olabilecekleri düşünseniz. Zordur karlı sahada maç yönetmek kendi özgü kuralları vardır. Bileceksin düşüneceksin, tahmin edeceksin. Şimdi öyle mi ya her türlü imkân var zaten. Bir kere kesinlikle takımlara beyaz forma, beyaz şort, beyaz tozluk, beyaz pazuband, beyaz ayakkabı, beyaz yün eldiven, beyaz kaleci eldiveni girdirmeyeceksin, değiştirteceksin, olanak, seçenek çok zaten. Saha zaten beyaz. Saha çizgileri kırmızı veya siyah çiziliyorsa, ha keza teçhizatları da ona göre hazırlayacaksın, 4.hakem ne iş yapar, asli, birinci görevi de bu zaten. Hakem zeki ve akıllı olmalıdır. Gülmekten koltuktan düşecektim, rahmetli Levent Kırca'nın aklına bile gelmez. Hakem arkadaşın biri, hiç düşünmemiş bile maç öncesi, öylece sahaya çıkmış. Karar verdi VAR'a sormadan, 9 metre 15 santimlik uzaklığı ve topu koyacağı yeri işaretleyecek. Eğildi, tabanca gibi belinde tabanca gibi duran o muhteşem aleti çıkardı, çizgi çekti, işaret koydu bembeyaz karlı kaplı zemini, sıkı durun beyaz renkli köpükle çizdi. Düşünme tembelisiniz bari akıllı ve zeki ol, ayağınla çiz, yeşillik ortaya açıksın. Israrla yazıyorum. Hakem zeki ve akıllı olmalıdır. Tarihi fotoğraflara devam ediyoruz. 1975 yılından, 46 yıl öncesinden bir fotoğraf.  Göztepe Gürsel Aksel Sahası, tribün tarafından sahaya çıkılıyor. Hakem, Osman Cengiz, yardımcıları Atıf Aygün ile Muhsin Karabağ. Üç saygın isim, Osman hocam TEMA Vakfı'na çok emeği geçti T.C. Karayolları'ndan emekli, Atıf Aygün hocam GSİM elemanı. Dönemin İl Müdürü Erdenay Oflaz'dan izin alamadı hakemliğe veda etti, yıllarca mabedimiz Atatürk Stadı'nın müdürlüğünü yaptı, çok maç oynanırdı bir zamanlar hatırlarsınız. Muhsin Karabağ hocam da 16 Mayıs 1981'de oynanan dünyaca ünlü 80 bin seyirci ile rekor kırılan Karşıyaka - Göztepe derbisinin (Halil Atalık, Onur Sorguç (merhum), Muhsin Karabağ)  yardımcı hakemlerinden. Yabancısız kadroyla asıl yerine dönmesini istediğim Altınordu ile en çok Süper Lig'de yer alan dört büyükler dışındakilerden sonra gelen ilk takım olan Altay, bu yıl çıkmalı artık. Fenerbahçe forması da giyen Altay'ın cengaverlerinden Sabahattin Erbuğa'yı unutmadık, ruhu şad olsun. Erbuğa ailesi üç nesil Altay formasını taşıdı, taşıyor, taşıyacak. Baba, dede Sabahattin Erbuğa'nın yanısıra oğul Nevruz Eralp Erbuğa ile onun da oğlu, torun Sabahattin Altay Erbuğa, alt yapı forması giydi. Salgın azaldığında tekrar formasına kavuşacak. Selam olsun işin hakkını layıkıyla yapanlara. Haydi Altınordu haydi Altay.