Bu aralar dilime dolanan bir şarkı var. Her gün, iki günde bir mutlaka dinlerim. Beni neden bu kadar etkilediğini soracak olursanız, o şarkının sözlerinde kendimi bulduğum cevabını alabilirsiniz.

Müziğin insana iyi geldiği su götürmez bir gerçek. Bazı şarkıların insan yüreğinde iz bırakan melodilere sahip olduğu da…
Şarkının kelime anlamına gelecek olursak, “ezgili insan sesleri dizisi, müzik parçası” olduğunu söyleyebiliriz. Hepimiz, zaman zaman kendimizi iyi ya da kötü hissettiğimizde o anki ruh halimizi en iyi yansıttığını düşündüğümüz bir parçaya denk geliriz ve bu dilimize iki-üç gün boyunca dolanır, etkileniriz.  Aslında bu yönüyle şarkılar, insan ruhuna tutulan bir ayna görevi de görürler. Bunu size bir örnekle açıklamak istiyorum:

Yıllar önceydi, ben daha çocuktum. O zamanki çocuk belleğimeyse bir komşumuzun annesi kaybettiğini anlattığı bir anısı kazınmış. Aynen şu ifadeleri kullanmıştı: “Hastaneden yeni çıkmıştım. İçimde annemi kaybetmenin hüznü vardı. Dolmuşa bindim. “Yalan” parçası çalıyordu. Sözleri o kadar içime işledi ki, gözümden yaşlar istemsizce boşaldı, eve gelene kadar başımı dolmuşun penceresine dayayıp hıçkıra hıçkıra ağladım.” “Yalan, başkası yalan. Dünyada ölümden başkası yalan…”
Bu anıdan o kadar etkilenmiş olmalıyım ki, yaşım büyüse de zaman zaman aklıma gelir ve aynı şarkıyı ben de mırıldanırım. Yukarıda da bahsettiğim gibi, bazı şarkılar, insan ruhuna tutulan ayna gibidir. O sözler, ruhumuza o kadar güzel tercümanlık yapar ki, insan ben susayım da müzik devam etsin ister. Ya da sözü olmayan bir melodi o kadar ruhumuza işler ki, insan kendisini müziğin ritmine bırakır ve gözünü kapatıp hayallere dalmaya başlar. Müziğin insan ruhuna iyi gelen, zihnindeki sözcüklerle eşleşen bir yönü vardır. Tıpkı yukarıdaki komşunun yaşadığı örnekte olduğu gibi….

Hatta bazen müzik, bırakın ruha tercümanlık yapmayı, insan ruhundaki yaralara bile iyi gelir. Neşeli bir parça dinlediğimizde, içimizde coşku olur, enerjik oluruz, mutlu oluruz. Öyle ki, kendimizi tutamayıp dans ettiğimiz bile olur. Bir anda, tüm sıkıntılarımızı bir kenara atıveririz. Bedenen ve ruhen rahatladığımızı hissederiz. Neşe dolarız. 

Her şarkı, insanda farklı izler bırakır. Bazen bir şarkı dinlediğimizde, aklımıza vakti zamanında sevdiğimiz insanla yaşadığımız anılar gelir, hüzünleniriz. Bazen de sevdiğimiz insana onu sevdiğimizi bir şarkı yazarak ifade ederiz. Bazen de sevdiğimizle ortak bir şarkımız olur ve bu bizi ona bağlar. Müziğin işte bu şekilde insanları birleştirici bir gücü de vardır. 

Sadece birleştirici gücü olmakla kalmaz, anılarımızı da tazeler. Zaman zaman, dinlediğimiz bir şarkı sayesinde anılarımıza döneriz. Gençliğimize, ilk aşkımıza, çocukluğumuza… Yüreğimizde bir sızı oluşur. Neyin sızısıdır acaba o? Yaşadıklarımızın mı yoksa yaşayamadıklarımızın mı? Hangisi sizce? Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum…