Son yıllarda yüksek enflasyon, kurların geçmiş dönemlere aykırı değişimleri ve sıkı para politikaları ciddi maliyet baskıları oluşturdu. Bu süreçte en çok etkilenen alanlardan biri de işçilik maliyetleri oldu. İşverenler, artan ücretler ve sosyal güvenlik yükleriyle mücadele ederken, sanayi sektöründeki istihdam azalması dikkat çekici bir boyuta ulaştı. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, finansal sürdürülebilirliklerini koruyabilmek adına istihdamda daralmaya giderken, büyük sanayi kuruluşları da maliyetleri optimize etmek için üretim süreçlerini yeniden şekillendirme yoluna gidiyor ve bu durum, Türkiye’de sanayi istihdamını tehdit eden önemli bir risk unsuru oluyor. Özellikle sanayi sektöründe yaşanan işsizlik artışı, yalnızca ekonomik göstergeleri değil, aynı zamanda toplumsal dengeyi de etkileyecek olup, işsizlik, bireysel gelir seviyelerinin düşmesine ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açan kritik bir sorundur. Üstelik, sanayi istihdamındaki gerileme üretim kapasitesini de zayıflatarak, Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkileyecektir.
2025 Ocak ayı ücretli çalışan istatistiklerine göre: Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,2 arttı. Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; inşaat sektörü yüzde 6,4 ve ticaret-hizmet sektörü yüzde 3,5 artarken, sanayi sektörü yüzde 1,4 azaldı. Aylık bazda ise sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2025 Ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 0,1 arttı. Alt kırılımlarda; inşaat sektöründe yüzde 0,6 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,2 artarken; sanayi sektöründe yüzde 0,4 azaldı.
İşgücü maliyeti endeksine göre, sanayi sektöründe işçilik maliyetleri 2024 yılında yıllık bazda yüzde 75,6 oranında arttı. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler) bu artıştan en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor. Artan işçilik maliyetleri, işsizlik sorununu da derinleştirerek sanayi sektöründeki istihdam üzerinde baskı oluşturuyor. Yatırımların yavaşlamasıyla birlikte, Türkiye'nin sanayi üretimi uzun vadede sürdürülebilir büyüme açısından risk altına giriyor.
İş gücü piyasasındaki daralma dengelenerek istihdam artırabilir. Bu doğrultuda, işsizlikle mücadele politikalarının sadece kısa vadeli çözümler yerine uzun vadeli ve sürdürülebilir büyümeyi hedeflemesi kritik önem taşımaktadır. İşsizlikle mücadelede en etkili stratejilerden biri, yatırım ve girişimcilik faaliyetlerinin desteklenmesidir. Devletin, yeni işletmelerin kurulmasını teşvik eden vergi avantajları ve finansal destek mekanizmaları sunması, girişimcilik ekosisteminin güçlenmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda, mevcut işletmelerin büyümesini teşvik edecek politikalar, istihdam yaratılmasına önemli katkılar sunacaktır. İşgücünün niteliği ise iş piyasasının sürdürülebilirliği açısından kritik bir faktördür. Bu nedenle, eğitim ve mesleki beceri geliştirme programlarının güçlendirilmesi, iş gücünün talebe uygun şekilde yetiştirilmesi için elzemdir. Meslek okulları ve üniversitelerin sektörel ihtiyaçlara göre programlarını güncellemeleri, mezunların istihdam potansiyelini artıracaktır.
İşverenler açısından bakıldığında, artan işçilik maliyetleriyle başa çıkmanın en etkili yollarından biri, operasyonel verimliliğin artırılmasıdır. Teknolojik yatırımlar ve dijital dönüşüm süreçleri, iş akışlarını optimize ederek iş gücünden daha yüksek verim alınmasını sağlayabilir. Bunun yanı sıra, esnek çalışma modellerinin benimsenmesi, işverenlerin maliyetleri azaltmasına ve kaynaklarını daha verimli kullanmasına yardımcı olacaktır.İşletmelerin sürdürülebilir bir finansal yapı oluşturabilmesi için işçilik maliyetlerini etkin bir şekilde yönetmeleri gerekmektedir. Bu kapsamda, düzenli maliyet analizleri yapılarak bütçeleme süreçleri iyileştirilmeli, gereksiz harcamalar minimize edilmelidir. Finansal planlamada proaktif bir yaklaşım benimsenerek, işletmelerin kriz dönemlerinde dirençli olabilmesi sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, işsizlikle mücadelede bütüncül ve uzun vadeli politikalar benimsenmeli, işletmelerin işçilik maliyetlerini kontrol altına alabilecekleri stratejiler desteklenmelidir. Hem işverenlerin finansal sürdürülebilirliğini koruyacak hem de iş gücü piyasasını canlandıracak politikaların hayata geçirilmesi, ekonomik istikrarın sağlanmasına katkı sunacaktır.
Ekonomik veri takvimi
24Mart 2025, Pazartesi Japonya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24Mart 2025, Pazartesi Almanya İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
24Mart 2025, Pazartesi Euro Bölgesi İmalat/Hizmet PMI (Öncü)
25 Mart 2025, Salı Türkiye Kapasite Kullanım Oranı
26 Mart 2025, Çarşamba İngiltere TÜFE(Aylık-Yıllık)
27 Mart 2025, Perşembe Türkiye İşsizlik Oranı
27 Mart 2025, Perşembe Türkiye Dış Ticaret Dengesi
27 Mart 2025, Perşembe ABD GSYH (Final)
27 Mart 2025, Perşembe ABD Kişisel Tüketim Harcamaları
28 Mart Cuma Japonya TÜFE(Aylık-Yıllık)
28 Mart Cuma İngiltere Dış Ticaret Dengesi
28 Mart Cuma Almanya İşsizlik Oranı
28 Mart Cuma Çin Cari İşlemler Dengesi
28 Mart Cuma Euro Bölgesi Ekonomik Görünüm Endeksi
Ekonomi ve Finans Sözlüğü
Birim işgücü maliyeti: Saatlik ücretlerin işgücü verimliliğine oranı olarak da ifade edilebilir. Saatlik ücretlerdeki artış birim ücreti artırırken, verimlilikteki artış azaltmaktadır. Firma açısından birim ücret artışı kârlılığı azaltan, rekabet gücünü zayıflatan bir unsurdur (TCMB).
Mevsim ve takvim etkisinden arındırma: Her yılın aynı dönemlerinde tekrar eden periyodik hareketler mevsimsellik olarak adlandırılabilir. Takvim etkisi ise bir dönemdeki çalışılan gün sayısı değişimi gibi etkiler nedeniyle oluşabilecek hareketleri içermektedir. Verilerdeki eğilimleri daha iyi değerlendirebilmek ve ardışık dönemleri karşılaştırabilmek için istatistiki yöntemlerle seriler mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmaktadır (TCMB).